Haberin İngilizcesi için tıklayın
Çorlu'da 8 Temmuz 2018'de yedi çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren katliamıyla ilgili davanın üçüncü duruşması Çorlu 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde bugün devam ediyor.
Davanın ikinci duruşması dün (10 Eylül) görülmüştü. Bugünkü duruşmada mahkeme aileleri dinleyecek.
Duruşma için Çorlu Halk Eğitim Merkezi’nde 600 kişilik salon hazırlandı.
Davanın dünkü duruşmasında TCDD personeli sanık Turgut Kurt, " Kazadan sonra da eski usüllerle her şey devam ediyor. Benim altımdakilerin ihmali yok, üstümdekilerin var" derken, Çerkezköy Yol Bakım Şefliği'nde görevli Yol Bakım ve Onarım Şefi Özkan Polat ise “Kazadan önceki hat bakım kontrolleri halen aynı usulle devam ediyor” demişti.
Dün görülen duruşmada yine Yol Bakım Şefliği'nde Hat Bakım ve Onarım Memuru olarak çalışan Celaleddin Çabuk ile Köprüler Şefi Çetin Yıldırım dinlenmişti.
TIKLAYIN - Sanık Avukatı: İddianame Asıl Suçluyu Saklıyor
Bugün görülen duruşmada mağdur ailelerin konuşmalarıyla başladı:
Anne Köse: Sinyalizasyon var dediler ama yokmuş
Sena Köse'nin annesi Aysun Köse: Bu olay olmasaydı hiç mahkeme salonalarına girmeden ölecektik. İlk hafta içinde bir doktor bir görevli ve TCDD'den bir yetkili geldi. Yol bekçilerinin işten çıkarıldığını belirttim. Maaşlarını mı ödeyemediniz dedim. TCDD yetkilisi de bana artık sinyalizasyon var onlara gerek yok dedi.
Ben sonra araştırdım bizim orada 2020'nin başında yapılacağı belirtiliyordu. Bizim orada sinyalizasyon yoktu. En başından aldatıldım, yanlış yere yönlendirdim. AFAD bana çocuklarınız taburucu oldu dedi. AFAD beni yanlış bilgilendirdi. Hastaneye giremedik. Sağlık Bakanlığı'ndan şikayetçiyim. Belki ben kalp krizinden gidecektim. Ölüm yok yaralılar var dediler. Her kurumdan şikayetçiyim.
Gereğinin yapılmasını istiyorum. İmza yetkisi olan personelden en üste kadar herkesin cezalandırılmasını istiyorum.
Baba Köse: En çok zorumuza giden bize yalan söylemeleri oldu
Sena Köse'nin babası Gürkan Köse: Heyetinize güvenmek istiyoruz. Kazayı öğrendik bir saat içinde oraya vardık. Ulaşım yoktu, bir eziyet içinde oraya vardık. Çorlu Devlet Hastanesi'ne vardık. Herkes yaşıyor dediler. En çok zorumuza giden bu yalan haberler oldu. Sabaha kadar orada bekledik. Eşime söylenen laflar zoruma gitti. Eşime "daha gençsiniz" dediler. A'dan Z'ye herkesten şikayetçiyim.
Dikmen: Ayakta yolcu vardı
Yurdagül ve Günce Dikmen'in annesi Funda Dikmen: Ben olayı yaşadım. Trendeydim. Cumartesi sabahı düğüne gittik. Uzun süre yolcu treni yoktu. Onlar meraklandı. Büyük kızım "Tren hızlı gidiyormuş" dedi. Yola çıktık, tren sarılar tarafında yavaşladı, Muratlı'da yavaşladı. Ayakta yolcu çok fazlaydı. 360 yolcudan fazla insan vardı.
Ben devrilen ikinci vagondaydım. Camlar zangırdamaya başladı. Sonra patlama gibi bir şey oldu. Kızımı orada kaybettim. Bayılmışım, ayıldığımda etrafıma baktım ama kızlarım yoktu. Kendi imkanlarımızla Tekirdağ Devlet Hastanesi'ne gittik. Daha sonra Çorlu Devlet Hastanesi'ne gittik, sabah kadar bekledik.
Ben Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nden şikayetçiyim. Soruyorum hak ettikleri için mi yoksa selamla sabahla mı oralara geldiler. Hepsinden şikayetçiyim.
Laçin: En büyük suç üsttekilerin
Yağmur Laçin'in babası mağdur Cabbar Laçin: Televizyondan öğrendim. Kardeşimle beraberdik. Ona telefon açtılar. Yağmur Laçin'i kaybettik diğerini bulamıyoruz dediler. O an bayıldım. Bitkisel hayata girdim. Ne olduğunu bilmiyorum. Burada ihmal çok büyük. Bu bir cinayet. TCDD devletin bir kurumu. Devletin baştan aşağıya kadar suçu var. En büyük suç üsttekilerin.
Ben bittim. Sizin kızınız çocuğunuz ölseydi ne yapardınız? Gerçek bir adalet istiyorum. TCDD'den bana bir yazı geldi. Gelin tazminatınızı alın dediler. Ben dilenirim yine o parayı almam. Önce bir geçmiş olsun. Aç kalsam bile ekmeğe muhtaç kalsam bile almam o parayı. Bir devlet görevlisi gelmedi yanıma. AKP İlçe Başkanı beni arıyor. Neyin ne olduğunu çok biliyorum. Hepsinden şikayetçiyim.
Tuna: Muratlı'dan binenler biletsiz öldü
Melek Tuna'nın eşi Ekrem Tuna: Her bir vagonda 10 - 15 kişi fazlaydı. Bizim vagonda 40 kişi fazlaydı. Bir vagonda 80 koltuk var ancak emniyet kemeri yok. Tren doldu taştı insanlar artık nefes alamaz hale geldi. Muratlı'ya geldiğimizde insanlar trenin üstüne çıkacak durumdaydı. Kondoktür kalabalık nedeniyle bilet kesemedi. Muratlı'dan binenler biletsiz öldü.
"Ben o üsttekileri istiyorum"
Sarılar Köyü'nü geçtik, tak tak diye vagondan ses geldi. Eşim "Ne oldu ölüyoruz" dedi. Vagon devrildi, uçtuk gittik. Eşimi kaybettim. Tuvaletin üstünde yüzü koyun yatıyordum. Vagonun içine girdik, aradık bulamadık. Çok fazla ölü vardı, 25 kişi değil bu sayı. Allaha emanet yaşıyoruz. Hepsi yalan söylüyor. Ulaştırma Bakanı, Mustafa Karaşahin, Sıddık Binboğa, İsa Apaydın, Bölge Müdürü. Hızlı tren gelecek diye ağaçları kestiler. Sekiz yıl sürdü. 25 kişinin hayatını kaybetmesi 100-150 kişinin yaralanması için mi sekiz yıl sürdü? O mimarları ve mühendisleri karşımda görmek istiyorum. Benim bu garibanlarla işim yok. Ben o üsttekileri istiyorum.
Can: Sağlık Bakanı gelecek diye üzerimi yıkadılar
Ömer Alperen Can'ın annesi Melike Can: Uzunköprü'den ben, kızım, kayınvalidem ve oğlum bindik. Kızım ve kayınvalidem çıktı, oğlum çıkamadı. Kimse bize yardım etmedi. Çamur içinde kalmıştık. Tanınmayacak haldeydim. Çocuklarımı göremediğim için ayağa kalktım. Yaklaşık bir buçuk saat sonra yardım geldi. Sağlık görevlileri gelin size sakinleştirici vuralım dedi.
Bu devletin iki saat içinde gönderebileceği bir helikopteri yok mu? Sağlık Bakanı gelecek diye üzerimi yıkadılar. Bana ameliyat giysisi giydirdiler. Ben o saate kadar çamur içindeydim. Şikayetçiyim.
Kocaağa: Kendi imkanlarımla ameliyat oldum
Faciadan yaralı kurtulan Emre Kocaağa: Asıl suçluların ceza çekmesini istiyorum. Beni hiç aramadılar. Nerdesiniz demediler. Karşımıza dört kişiyi getirdiler ancak ben asıl üsttekileri istiyorum. Ankara'ya gidip kendi imkanlarımla ameliyat oldum. Halen tedavi görüyorum.
Duman: Makinistler ambulansı arıyacaklarına amirlerini aradı
Emel Duman'ın eşi Erkan Duman: Bir meleğin insan şeklini almış olan eşimi kaybettim. Evladım yaralandı. İki ay yoğun bakımda kaldı. Yüzünde ömrü boyunca taşıyacağı izler kaldı. Kendi imkanlarımla cerrahlara gittim.
Saat 17.10 gibi kazayı duydum, Çorlu istasyonundaydım. Önümüzden giden ambulans ve itfaiyeciler olay yerini bulamadı. Makinistler ambulansa haber vereceğine amirine haber veriyor. Olay yerine 25 dakika sonra 17.40 gibi vardım. Polis ve jandarma yoktu.
Oğlumu buldum annen nerde diye sordum. "Annem öldü" dedi. Oğlumu sağlık çalışanlarına teslim etmek istedim. Önce almak istemediler, zorlayınca aldılar. Efe 5-10 dakika geç kalsaydı o da bugün ölmüş olacaktı. Eşimi bulamadım. Ceset torbalarının fermuarlarını açıp baktım ancak bulamadım.
"Para bizim giden canlarımızdan daha değerli"
Olay yerinden insanları kasıtlı olarak uzaklaştırdılar çünkü hemen çalışmaya başlayacaklardı. Niye yabancı ülkelere para ödememek için. Herhalde bu para bizim giden canlarımızdan daha değerli. İnsanlar orada can çekişe çekişe öldü. Acil eylem planımız yok. Ambulans ve itfaiye olay yerini bulamadı. Biz asıl suçluların kim olduğunu biliyoruz.
"Biz şu an yaşayan ölüleriz"
Rapor tutmuşsun, ama bunun üzerinde durmamışsın demek. Ben de bazen üstlerime rapor yazıyorum, yapmayınca yine gidip söylüyorum. Onun da öyle yapması lazım. Hayallerimiz yarım kaldı. Biz şu an yaşayan ölüleriz. Hayallerimiz kalmadı. İster buradakiler ister üsttekiler olsun ben suçluların cezalarını çeksin istiyorum. Hastaneye siyasilerden çok gelen giden oldu ancak TCDD'den hiç kimse gelmedi. Hayatımız komple değişti. Çoçuğum arabaya uçağa binemiyor. Tatile gidecekti gitmek istemedi. Sadece benim aracımla seyahat edebiliyor. Herkesten tüm sorumlulardan tüm kurumlardan şikayetçiyim. Oraya kendi imkanlarımla ulaşmış olmasaydım bugün oğlumu da kaybedecektim.
Kurtuluş: TCDD burada olmalı
Eşi Derya ve kızı Beren Kurtuluş'u kaybeden Melih Kurtuluş: 6 aylık kızımı kaybettim. Burada TCDD'nin olmaması, böyle bir iddianamenin olması çok ayıp. Burada sadece dört kişinin yargılanıyor olması ve TCDD'nin bu davanın dışında tutuluyor olmasını kabul etmiyorum. Acaba ihaleyi istedikleri kimsele alamadığı için mi iptal ettiler? Bunun da araştırılmasını istiyorum. Burada TCDD olmadığı sürece buradaki dört kişiye bir şey demek istemiyorum. TCDD burada olmalı.
Bilgin: Pamukova katliamında gerçek adalet yerini bulsaydı bunlar olmazdı
Bihter Bilgin'i annesi Zeliha Bilgin: O sorunlu menfezin yapılması için benim kızımı kaybetmem mi gerekiyordu? 25 can gitti, 25 acılı aile gitti. Ben hayatımı kaybettim. İhmaller yüzünden kızımı kaybettim. O garibanı niye getirdiler önümüze. Kendileri gelecekti. İddianameyi ve o TCDD ile ilişkileri olan kişilerin hazırladığı bilirkişi raporunu kabul etmiyorum. Pamukova katliamında gerçek adalet yerini bulsaydı, Çorlu katliamı Ankara'daki katliamı olmayacaktı. TCDD Genel Müdürü'nü istiyorum. Ben onları ihmal yüzünden ölsünler diye büyütmedim. Adalete güveniyorum. Benim gibi anneler bir daha yanmasın.
Kartal: Dosyanın aklanması için ellerinden geleni yaptılar
Anne ve babasını kaybeden İsmail Kartal: Kız kardeşim bana saat 6 gibi olayı haber verdi. Sarılar Köyü'ne geldim hızlıca. Yolun kesik olduğunu ve daha fazla gidişin olmadığını jandarma söyledi. Oraya geldiğimde katliamı gördüm. Kurtarma çalışması adı altında bir kargaşa vardı. Vincin zincirlerini doğru düzgün bağlayamadıkları için halatlar koptu. Biz insanlara elimizi uzatmaya çalışıyorduk ama ekiplerse bizi uzaklaştırmaya çalışıyordu.
Kurtarma çalışmalarının doğru düzgün yürütülmediğini düşünüyorum. Devlette liyakatsız kişiler var. Bu olaydan İsa Apaydın nasıl sorumlu tutulamaz. Türkiye Cumhuriyeti adı altında işletilen bir kurum bu kadar mı kötü yönetilir? 44 yıllık babamı tanıyamadım. Tonlarca bir ağırlığın altında kalan birini nasıl tanıyabilirsiniz ki? Onlar ölmediler. Acı çekerek can verdiler.
Asıl sorumlular gerçek suçular ortaya çıkarılıncaya kadar bu yargılama yapılmalıdır. O gece helikopterle getirilen bilirkişiler dışında başka kimse yok muydu? Bu dosyanın aklanması için ellerinden geleni yaptılar. Yağışa bağladılar. Savcının iddianamesine itiraz ediyorum. Dönemin genel müdürü ve altındakilerinden şikayetçiyim. İhaleyi alanlardan şikayetçiyim. Mustafa Karaşahin dahil olmak üzere hepsinden şikayetçiyim.
Sel: Jandarma geçmeme izin vermedi
Oğuz Arda Sel'in annesi Mısra Öz Sel: Tam bir senedir bugünü bekliyorum. Üzerimde görmüş olduğunuz evladım gözümün nuru onu eline çöp batmadan büyüttüm. Tatilden dönmüştük. Babasıyla trene binecekti. Sadece trene binmek istiyordu. Hep arabayla giderdik. Oradan geçtiğimizde bir gün trenle gideriz diye düşünüyorduk. Ne yazık güvendiğim hatta pırıl pırıl çocuğumu bıraktım. Oğlum eve bir daha dönemedi.
Akşam bir tren kazası olduğunu öğrendim. Ben yoldayken yayın yasağı geldi. Haberlerde 10 ölü olduğu söyleniyordu. Olayın olduğu gün jandarma izin vermedi geçmeme. Su taşıyan aracın içine su taşıyacağımı belirterek bindim. Araçtakiler bu araç batar oraya gidemez diyordu. Diğeri ise biri diğerine dört çarpı dörtler var ama kim izin verecek onlara. Daha sonra başka bir traktöre bindim. Olay yerine vardığımda olay yeri karmaşa içindeydi. Pizza kutuları içinde pizza yiyen kurtarma ekipleri gördüm.
Polise çocuğumun nerde olduğunu sordum, listeyi göstermedi, uzaklaştırdılar beni oradan. AFAD'tan bir yetkili "Kimi arıyorsunuz?" diye sordu. Kıyafetlerini tarif ettim. Babam oğlumu teşhis etmişti. Ben fenalaşacağım için beni oradan uzaklaştırmak için hastaneye gönderdiler. Bize telefon geliyordu. Oğuz Arda çok tanındığı için hastanelerde nöbet tutan insanlar vardı. Bana gelen telefon herkese geliyordu. Bizi olay yerinden uzaklaştırmaya çalışıyorlardı.
"Bir yıl boyunca bekledik"
Çorlu devlet hastanesine geldim. Orası da bir karmaşaydı. Gece 11.30 gibi oğlumu kaybettiğimi öğrendim ve baygınlık geçirdim. Bu olayla ilgili hiç kimse beni aramadı. TCDD yetkilisi aramadı. Savcı başsağlığı diledi ve neye dayanarak 25 kişiden daha fazla ölen olduğunu iddia ediyorsunuz dedi. Ben de orada ölü poşetlerinin daha fazla olduğunu anlattım. Bir yıl boyunca bekledik.
Bilirkişiler Ulaştırma Bakanlığı ve TCDD ile bağı olup da o dosyaya atandılar. Bu iki bilirkişi hakkında şikayetçiyim. Ben bu iddianameyi kabul etmiyorum. Ben 35 yaşında oğlumu kaybetmek için doğurmadım. 25 yaşında doğum yaptım. Ben bir daha evlenmeyeceğim. Bir annenin oğlunu poşet içinde görmesi kadar kötü bir şey yok.
"Ulaştırma Bakanı'na beni engelledi"
Sosyal medya üzerinden Ulaştırma Bakanı'na soru sorduğum için beni engelledi. İsa Apaydın da beni engelledi. Ben sesimi duyurmak istiyorum ve duyuruyorum. Duyuracağım da. Ulaştırma Bakanı, TCDD Genel müdürü ve altındakilerin hepsinden şikayetçiyim.
Avukat Atalay: Mahkeme suç duyurusunda bulunmalıdır
Ailelerin beyanlarının ardından avukatlar taleplerini sıraladı. Ailelerin avukatlarından Can Atalay sanık ve ailelerin anlatımlarından suçluların kim olduğuna dair yeni dediller ortaya çıktığını belirterek mahkeme heyetinin suç duyusunda bulunması gerektiğini söyledi.
Savcı baronun katılım taleplebinin reddini istedi
Savcılık mağdur ve müştekilerin katılma kabulünü, Tekirdağ Barosu ve TCDD Taşımacılık A.Ş. Genel Müdürlüğü'nün katılma talebinin reddini, bilirkişi raporu için teknik üniversitelerden isim istenmesini, rapordan sonra suç duyurusu istemenin görüşülmesini, tarafların bildirdikleri Mümin Karasu, Tevfik Baran ve Levent Kaytan gibi tanıkların dinlenmesini, delillerin toplanmasını, sanık Turgut Kurt'un yeniden adli kontrol altına alınmasını, diğer sanıklar Çetin Yıldırım, Özkan Polat hakkındaki adli kontrolün devamını, sanık Celaleddin Çabuk hakkındaki adli kontrolün kaldırılmasını talep etti.
Bir sonraki duruşma 10 Aralık'ta
Kararını açıklayan mahkeme heyeti, mağdur ve müştekilerin davaya katılma talebinin kabulüne, Çorlu Cumhuriyet başsavcılığına müzekkere yazılarak soruşturma hakkında bilgi istenmesine, bilirkişiler hakkında suç duyurusu yapılıp yapılmadığı hakkında bilgi istenmesine, TCDD'ye yazı yazılarak organizasyon şemasının istenmesine, yine TCDD'ye yazı yazılarak son 50 yıllık bakım onarım işlemlerinin istenmesine, bilirkişi keşfi yapılmasının kabulüne, suç duyurusu talebinin deliller toplandıktan ve keşif raporunun ayrıntılı incelenmesinden sonra görüşülmesine, sanık Celaleddin Çabuk'un adlı kontrolünün kaldırılmasına TCDD Tasimacilik A.Ş'nin davaya katılma talebinin reddine karar verdi.
Bir sonraki duruşma 10 Aralık'ta görülecek.