"Sanıkların dinlendiği ilk günde Köprüler Şefi Çetin Yıldırım, facianın yaşandığı menfezin hatalı olduğunu, buna benzer 400 kadar daha menfez olduğunu söyledi. Rapor tutmalarına rağmen menfezlerle ilgili hiçbir işlem yapılmadığını söyledi. Bundan daha kötü menfezler olmasına rağmen hiçbir düzenleme yapılmamış. İnanabiliyor musunuz?
"Herhangi bir sosyal devlette bu beyandan sonra ortalığın ayağa kalkması gerekirdi. Ulaştırma Bakanı'nın istifa etmesi, TCDD yönetiminin istifa etmesi gerekirdi. Ama sanki mahkemede böyle bir beyan verilmemiş gibi devam ettiler."
Sosyal Haklar Derneği'nden avukat Evren İşler, Çorlu tren katliamına ilişkin 10 - 11 Eylül'de yapılan duruşmadaki izlenimlerini bu sözlerle özetliyor.
Çorlu'da 8 Temmuz 2018'de yedi çocuk 25 kişinin hayatını kaybettiği, 340 kişinin yaralandığı tren katliamıyla ilgili davanın iki oturumda tamamlanan duruşmasını ve yeni bilirkişi atanması yönündeki mahkemenin ara kararını İşler, bianet'e şöyle değerlendirdi:
TIKLAYIN - Sanık Avukatı: İddianame Asıl Suçluyu Saklıyor
TIKLAYIN - Mısra Öz Sel: Ulaştırma Bakanı Beni Engelledi
"Daha fazla umutluyuz"
"Eskiye oranla bir parça daha fazla umutluyuz. Ara karar bütün sorumluların yargı önüne getirileceğini garanti altına almıyor ama TCDD üst yönetiminin mahkemeye getirilmesinin önünün açıldığını gösteriyor.
"Devletin engelleme çalışmasına şahit olduk"
"İlk gün (10 Eylül) polis kapıda kimlik kontrolü yaparak aileleri salona almak istedi. Fakat bu hukuki değildi ve itiraz ettik. Sonuç olarak uzlaşma sağlandı. Kimlik tespiti yapılmadan tüm mağdur aileler içeriye alındı. Salonun fiziki koşulları yeterliydi.
"İkinci gün polis yine kimlik tespiti yapmaya teşebbüs etti. Burada devletin engelleme çalışmasına şahit olduk. Devletin o kadar büyük bir kusuru var ki, kamuoyunun engellenmesi bu davada o kadar büyük bir öneme sahip ki onlar için, kolluk kuvveti de bunu yapmaya çalıştı.
"Ulaşım hakkı ihlalinden kaynaklanan sosyal bir cinayet bu. TCDD’nin çok ciddi kusuru var ve bu kusur katliamın öncesinden başlayarak devam ediyor. Devlet de kamuoyunun gündemine gelmesini engellemek istiyor.
"Demiryolunun sandığımızdan daha fazla kusuru varmış"
"Mağdur ailelerin isimleri iddianamede eksikti, kimileri yer almıyordu. Duruşmanın başlamasıyla bu sorunu da aştık.
"Mahkemenin üç avukat sınırlaması vardı. Bu engeli de kaldırdık. Sanıkların ve ailelerin duruşmada konuşmasıyla şunu daha iyi gördük. Demiryolunun sandığımızdan daha fazla kusuru varmış.
"Bilirkişi sorumluları akladı"
"Beyanlarla birlikte bu faciadaki sorumluluğun sadece TCDD’de çalışan dört alt düzey memura, işçiye yüklenemeyeceği gün yüzüne çıktı. Esas suçlu olanların TCDD üst yönetimi olduğu ortaya çıktı. İki kişi tarafından hazırlanan bilirkişi raporunun aslında sorumluluk kapatıcı taraflılığı ortaya çıktı.
"Mahkemenin bu bilirkişi raporuyla yargılama yapmasının imkansız olduğu anlaşıldı. Çünkü bilirkişilerden Mustafa Karaşahin’in 2004’teki Pamukova tren kazasını akladığı, TCDD’ye danışmanlık yaptığı, Çorlu faciasının meydana geldiği hattın yenilenme projesinin danışmanlığını yaptığı ortaya çıktı.
"Diğer bilirkişi Sıddık Binboğa Yarman’ın ise hattın sinyalizasyon ihalesini alan şirkette yönetim kurulu üyesi olduğu ortaya çıktı.
"Sanık olması gereken kişiler bilirkişi oldu"
"Bunlar daha önce biliniyordu. Daha önce de haberleri yapıldı fakat ilk defa mahkemede bunlar söylendi. Sanık olması gereken kişilerin bilirkişi olduğu, TCDD’yle bağlantılı oldukları ifade edildi.
"Bu insanlar bilime aykırı şekilde TCDD’nin kusuru yoktur diye rapor sundular. Ve bunu o kadar çarpıcı şekilde yaptılar ki, önce facianın yaşanmasında etkili olan tespitleri yapıp daha sonra bu kişilerin kusurları yoktur dediler.
"Bu raporun zaten ilk baştan kaile alınması bir hataydı. Mahkeme ara kararında bu hatadan dönmüş oldu ve üniversitelerden bilirkişi listesi istedi.
"Bu siyasi bir davadır"
"Ama yine de çok umutlanamıyoruz. Çünkü siyasi gibi değilmiş gibi görünen ama siyasi olan bir davadır bu. Aileler bunu dün mahkemeye çok naif bir şekilde söylediler. Mahkemenin üzerinde siyasi baskı gördüklerini heyete ilettiler. Ama bunun yanında mahkemeye ve heyete olan güvenlerinden de bahsettiler.
"Ara karar bütün sorumluların yargı önüne getirileceğini garanti altına almıyor ama bir nebze de olsa sorumluların mahkemeye çıkabilmesinin önünün açıldığını gösteriyor. Eğer toplum bu davaya daha fazla sahip çıkarsa gerçek sorumlular yargılanabilir." (HA)