Kuzey Ormanlarında 3 ayda 196 tehdit ve tahrip tespiti
Kuzey Ormanları Araştırma Derneği'ninTemmuz, Ağustos ve Eylül aylarını kapsayan 3 aylık izleme raporuna göre, Kuzey Ormanlarında yangınlar, maden ocakları, mega projeler gibi eylemleri kapsayan 196 tehdit ve tahrip tespit edildi.
Kuzey Ormanları Araştırma Derneği, Kuzey Ormanları Savunması’nın faaliyetlerine katkı vermek ve Avrupa orman kuşağı kollarından biri olan Kuzey Ormanları’nı koruma çalışmalarının parçası olmak amacıyla Nisan 2020’debaşladığı çalışmaları kapsamında ilk raporunu yayımladı.
Dernek, Kuzey Ormanları (Edirne, Kırklareli, Tekirdağ, İstanbul, Kocaeli, Yalova, Sakarya, Düzce illerinin içinde ve Bursa, Balıkesir ile Çanakkale illerinin kuzeyinde yer alan ormanlar) coğrafyasında, flora ve faunasında, yaban hayatında, içinde ve çevresinde yer alan insan yerleşmelerinde, ekosistemi tehdit ve tahrip eden insan faaliyetlerini izleyerek raporlaştırmayı hedefliyor.
3 aylık periyotlarla kamuoyuyla paylaşılacak raporların ilki Temmuz-Ağustos-Eylül aylarını içerdi. Bu süreçte Kuzey Ormanlarında yangın, maden ocağı gibi 196 tehdit ve tahrip tespit edildi.
Yangınlar
Rapora göre, üç aylık izleme süresince en çok rastlanan haber orman yangını haberleri oldu. Temmuzda 11, Ağustosta 23, Eylülde ise 13 olmak üzere toplam 47 yangın gözlendi.
Raporda yangınların bu aylar içerisindeki artışın en önemli nedenler iklim koşullarının orman yangınları için elverişli olması ve şiddetli rüzgarlar, iklim krizi ile Kuzey Ormanları’nda yaşanan yoğun tahribin birleşmesi olarak sıralandı.
Orman yangınlarının içerikleri incelendiğinde; 23 yangında Kuzey Ormanları’nın 550 hektarlık kesiminin yandığı, 24 yangında da yangın sebebinin açıklanmadığı görüldü.
Maden ocakları
İkinci yoğun izleme konusu, toplamda 29 haber ile maden ocakları oldu. Haberlerin içeriği ise; altın madeni, kapasite artışı, kömür ocağı, kuvarsit ocağı, maden sahası ihale, maden sahası kurma – ÇED şeklinde oldu.
Kanal İstanbul
Maden ocaklarını, 25 haber ile Kanal İstanbul projesi izledi. Projeyle ilgili haberlerin detayları basın açıklaması, bilimsel yayın, örgütlenme, plan itiraz, plan askı, sosyal medya çalışması ve STK görüş - radyo programı şeklinde oldu.
Raporda “Marmara bölgesinin son kalan tarım, orman ve su kaynaklarını ranta ve yağmaya açmayı hedefleyen bu mega proje en önemli doğa-kırım tehditlerinden biri olmaya devam etmektedir” denildi.
Rapora göre, tabiat alanlarının işlevlerinin değiştirilerek arsaya dönüştürülme çabaları ve İBB’nin, meslek odaları ve 250 bileşenli Ya Kanal Ya İstanbul Platformu ve yurttaşların bu projeye karşı çabaları da bu süreçte devam etti.
Yaban hayatı ve sanayi
Kuzey Ormanları’nın yaban hayatına yönelik ve sanayinin yarattığı tahrip haberleri dördüncü ve beşinci sırada yer aldı.
Tüm bu tahrip haberlerinin yanı sıra orman yangınlarının, orman ve itfaiye ekiplerince söndürüldüğü, maden ocakları, sanayi ve tüm tahrip projelerine karşı Kuzey Ormanları köylülerinin ve doğa savunucuların harekete geçtiği, OGM ve DKMP ekiplerinin yaban hayatına dönük çalışmalarında, yaralanan yaban hayvanlarını tedavi ederek yaban hayatını savunmaya çalıştığı izlendi.
Tehdit, tahrip, savunma
Derneğin 3 aylık periyotta tehdit, tahrip ve savunma nitelikleri ile yapılan izlemelerde elde ettiği veriler şöyle:
* Maden ocağı konusunda yapılan izlemelerin yüzde 24’ü ve Kanal İstanbul projesi konusunda yapılan izlemelerin yüzde 21’i tehdit niteliği taşıyor.
* Orman yangınları konusunda yapılan izlemelerin yüzde 31’i, maden ocağı konusunda yapılan izlemelerin yüzde 15’i tahrip niteliği taşıyor.
* Orman yangınları konusunda yapılan izlemelerin yüzde 29’u, Kanal İstanbul ve maden ocağı konusunda yapılan izlemelerin yüzde 15’i savunma niteliği taşıyor.
Bolu Kartalkaya Kayak Merkezi'ndeki 12 katlı "Grand Kartal Otel"de çıkan yangın, yaklaşık 10 saat süren müdahaleyle kontrol altına alındı.
Anadolu Ajansı'nın haberine göre, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy ve AFAD Başkanı Okay Memiş, Bolu Valisi Abdulaziz Aydın, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan ve ilgili birimlerin amirleriyle bölgedeki bir otelde gelişmelere ilişkin toplantı gerçekleştirdi.
Yerlikaya, toplantının ardından saat 15.15'te basın mensuplarına yaptığı açıklamada, 238 kayıtlı misafirin bulunduğu otelde çıkan yangında hayatını kaybedenlerin sayısının 66'ya, yaralı sayısının 51'e yükseldiğini bildirdi.
Sağlık Bakanı Memişoğlu ise yangında yaralanan 51 kişiden birinin yoğun bakımda tedavi gördüğünü, 17 kişinin ise taburcu edildiğini açıkladı.
Bakan Yerlikaya, saat 21.55'te bölgede basın mensuplarına yaptığı yeni açıklamada, yangında hayatını kaybedenlerin sayısının 76'ya yükseldiğini, olaya ilişkin 9 kişinin gözaltına alındığını bildirdi.
Milli yas ilan edildi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yangın faciası nedeniyle 1 günlük milli yas ilan edildiğini açıkladı.
Yerlikaya: Şu an için gözaltı yok
Bakan Yerlikaya, bir basın mensubunun “Gözaltı emri var mı?” sorusunu şöyle yanıtladı:
“Şu an için yok ama çalışıyor arkadaşlarımız, başsavcımız da burada. İdari soruşturmayı İçişleri Bakanlığı olarak biz yapıyoruz. Mülkiye müfettişi görevlendirdik, bütün süreçlerle ilk etapta ruhsat sürecinden iskân sürecine ve diğer tüm süreçlere varıncaya kadar bunların tamamı ama tamamı incelenecek. Sayın Cumhurbaşkanı'mızın da ifade ettiği gibi kimse, kimlerse eğer bizim canımızın yanmasına vesile olan bir kusur, hata, ihmal ne varsa bilin ki hem adli hem de idari mutlaka ama mutlaka bunların gereği yapılacaktır.”
Köroğlu Dağları'nın zirvesinde yer alan merkezdeki bir otelde henüz belirlenemeyen nedenle çıkan yangını söndürmek için Bolu, Düzce, Kocaeli, Sakarya, Karabük, Zonguldak, Bartın ve Ankara'dan sevk edilen çok sayıda ekip alevlere müdahale etti.
Söndürme çalışmalarına itfaiye, sağlık, AFAD, UMKE, jandarma komanda ve orman bölge müdürlüklerine bağlı ekip ve araçlar katıldı. İtfaiye erlerinin merdivenli sepetli araçlarla ulaştığı 12 katlı oteldeki çalışmalar üst katlarda yoğunlaştı.
Bazı tatilcilerin yangın esnasında kaçmak için çarşafları birbirine bağlayarak camlardan sarkıttığı görüldü.
Yangınla ilgili dört başmüfettiş görevlendirildi
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Bolu’da Kartalkaya Kayak Merkezi’ndeki bir otelde meydana gelen yangında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı, yaralanan vatandaşlara şifalar diledi.
Işıkhan, “Yaşanan elim olayı araştırmak üzere 4 başmüfettiş görevlendirilmiştir. Müfettişlerimiz gerekli incelemeleri yapacaktır. Bakanlık olarak süreci yakından takip ediyoruz” ifadesini kullandı.
Bakan Tunç: Soruşturma titizlikle sürdürülüyor
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, şunları kaydetti:
“Bolu Kartalkaya’daki bir otelde çıkan yangın hepimizi derinden üzmüştür. Yangınla ilgili Bolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından adli soruşturma başlatılmış olup, 6 Cumhuriyet savcısı görevlendirilmiştir. Ayrıca 5 kişilik bilirkişi heyeti oluşturulmuştur. Soruşturma titizlikle sürdürülmektedir. Yangında hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, yaralanan vatandaşlarımıza acil şifalar diliyorum.”
“Yangın alarmı olsaydı daha hızlı harekete geçebilirdik”
Yangından sağ kurtulan Eylem Şentürk, AA muhabirine yaptığı açıklamada, yangını ilk etapta fark etmediğini, çatıdan kar düştüğünü zannettiğini söyledi.
Yangın sesinin giderek şiddetlendiğini ve koridorlardan “yardım edin” seslerinin yükseldiğini anlatan Şentürk, “O zamana kadar herhangi bir duman görmedik, bir koku almadık. Yangın olduğu hiç aklıma gelmedi.” dedi.
Şentürk, odanın kapısını açtıklarında koridorun tamamen dumanla kaplandığını gördüğünü ifade ederek, şunları kaydetti:
“Hızlı bir şekilde hazırlanarak aşağıya inmeye çalıştık. Duman nefes almamızı engelleyecek yoğunluktaydı. Kızımla ezbere merdivenlerle dolanarak kapıya koştuk. Eşim, bizden hemen sonra çıkmasına rağmen duman yoğunluğu nedeniyle aşağıya inememiş. Pencereden alttaki sundurmaya atlayıp o kattakilerle birlikte beklemişler. Daha sonra arabanın üzerine atlayarak kurtulmuşlar.”
“Göz göre göre bir felaket yaşandı”
Yangın sırasında binanın durumunun çok kötü olduğunu söyleyen Şentürk, “İnsanlar pencerede kurtulmayı bekledi. Yangın alarmı biz dışarı çıkıncaya kadar hiç çalmadı. Eşim yangın merdivenini bulamadığı için sundurmadan aşağıya atlamak zorunda kaldı. Kurtulduğumuz için çok şanslıyız” ifadelerini kullandı.
Şentürk, yaşanan süreçte ihmaller zincirinin bulunduğuna dikkati çekerek, şu ifadeleri kullandı:
“Yangının üst katlarda çıkmadığını söyleyebilirim. Çünkü duman aşağıda yoğundu. Bizim sonradan duyduğumuz yangının restoranda çıktığı yönündeydi. O otele ilk kez gitmiyorum. Yangın merdiveni hiç dikkatimi çekmedi. Yangın alarmı olsaydı daha hızlı harekete geçebilirdik. Göz göre göre bir felaket yaşandı. Yangın alarmının ve yangın merdiveninin olmayışı insanları orada mahsur bıraktı. Bu kadar can kaybının fazla olması, yangın alarmının olmamasıdır. Eğer yangın alarmı olsaydı daha erken harekete geçilebilirdi. Biz çıkıncaya kadar yangın alarmı çalmadı.”
“İtfaiye gelmeden üst kısım yanmaya başladı”
Görgü tanığı Barış Salgür, AA muhabirine, yandaki otelde çalıştığını, mesaisi bittikten sonra odasına geldiğini, sesler üzerine dışarı çıktığında herkesin pencereden “imdat” diye bağırdığını gördüğünü söyledi.
Telaşlandıklarını, otelin üst tarafında dumanları gördüğünü aktaran Salgür, “İp, yastık, yorgan getirdik. İtfaiye bekliyorduk, herkes orada bağırıyordu. 2 saat falan sürdü. İtfaiye gelmeden üst kısım yanmaya başladı. Orada 2 kadın vardı. Direkt kendilerini attılar. İtfaiye geldiği zaman bizi geri çektiler, itfaiye müdahale etti. Biz ipi atabildiğimiz kadar ileriye atmaya çalıştık. Orada yaşlı adam vardı, o bağladı. Tutunmaya çalıştı ama eli kaydı düştü, ayağı kırıldı. Ona yardımcı olmaya çalıştık” diye konuştu.
Yardıma gelenlerden İdris Bilgin de sabah saat 06.00 sıralarında bölgeye vardığını, cenazelerin çıkarılmasına yardımcı olduğunu anlattı.
Yandaki otellerden battaniye alarak bölgeye getirdiğini ifade eden Bilgin, “Geldiğimde otel yanıyordu. Ekipler yangını söndürmeye çalışıyordu. Elimizden geldiği kadar yardımcı olmaya çalıştık.” dedi.
“Yataklarla insanların sert zemine düşmesinin önüne geçmeye çalıştık”
Bölgedeki otellerden birinde konaklayan Ali Atmaca da insanların sesine kalktıklarını, yardım çığlıklarını duyunca aşağıya indiklerini söyledi.
İnsanların yangının dehşetiyle camlardan atladığını aktaran Atmaca, yardımcı olmak için yatak getirerek yere koyduklarını kaydetti.
Sözcü: Yazarımız da aynı otelde
Ayrıca, yaralıların tedavi edilmesi için sahra hastanesinin kurulacağı öğrenildi. Sözcü'nün haberine göre gazetenin yazarı Nedim Türkmen de yangının meydana geldiği oteldeydi. Ailesiyle birlikte otelde olan Türkmen'e sabahtan bu yana ulaşılamadığı belirtildi.
İstanbul: Son 48 saatte sahte içkiden ölümler 23'e yükseldi
İstanbul'da iki gündür süren sahte alkol zehirlenmesinden kaynaklanan ölümler, ikinci gün yüzde yüzden çok artış gösterdi. Ölenler arasında yabancıların sayısının da artması, sahte içki kullanımının evlerde değil turistik ve içkili mekanlarda yoğunlaştığına işaret ediyor.
İstanbul'da son 48 saatte 66 alkol zehirlenmesi vakasında 23 kişi öldü.
İstanbul Valiliğinden yapılan açıklamada, 13 Ocak Pazartesi gününden bu yana kentte sahte alkol kullanımına bağlı zehirlenme vakalarında ciddi oranda artışmeydana geldiği duyuruldu. Valiliğin açıklamasına göre, "Son 48 saatte toplam 66 alkol zehirlenmesi vakası meydana gel[di]. [Bunlardan] 23’ü hayatını kaybet[ti]. [Solunum aygıtına bağlanan] 32 hastanın tedavileri [...] yoğun bakım servislerinde [sürüyor]."
3 kişinin tedavisi tamamlanarak taburcu edilirken, 8 hasta da kliniklerde tedavi altında.
Ölenlerin arasından Orta Asya kökenli Otabek Primov, Ravşan Sayitniyozov, Talypjan Durdyyev, Mehdi Alhasan'ın otopsi işlemlerinin Adli Tıp Kurumunda sürdüğü bildirildi.
Dün İstanbul’un çeşitli ilçelerinde sahta alkol zehirlenmesinden dolayı hastaneye başvurararak tedavi altına alınanların 11'i tüm müdahalelere karşın kurtarılamamıştı.
İstanbul'da 1 Ocak'tan bu yana sahte alkol kullanımını nedeniyle 34 kişinin hayatını kaybettiği vurgulanan valilik açıklamasında piyasada "sahte içki"ye yönelik talebin yükselmesi ve sahte içki üretiminin tırmanması "Maddi menfaatleri uğruna halkımızın hayatına kasteden alçaklarla" ilişkilendirildi.
Güvenlik önlemleri artarken sahte içkiden ölümler azalmıyor
Valilik, artan can kayıplarını önlemeye yönelik olarak da idari ve polisiye önlemlerin aralıksız sürdürülmesine ağırlık verileceğini açıkladı: "Emniyet, belediye ve tarım müdürlüklerimizin denetim ekipleri denetim çalışmalarını aralıksız devam ettirmektedir. Emniyet birimlerimiz bu kapsamda İstanbul genelinde birçok adrese operasyon düzenlemiş, operasyonlarda piyasaya büyük miktarda sahte alkol sürdüğü tespit edilen 6 şahıs gözaltına alınmıştır. Şahıslardan 2’si çıkarıldıkları mahkeme tarafından 'kasten adam öldürme' suçundan tutuklanarak cezaevine gönderilmiştir. Şahıslardan 4’ünün ise emniyet işlemleri devam etmektedir."
İstanbul Valisi Davut Gül, dün ölüm haberlerinin duyulmasının ardından yaptığı açıklamada kentte sahte içki satan 63 işletmenin ruhsatlarının iptal edilerek kapatıldığını açıklamıştı.
Vali Gül, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, "Sahte içki satan 63 işletmenin ruhsatları iptal edilerek kapatılmıştır. Sahte/kaçak içki satarak ölüme sebep olan herkes tespit edilerek adalete teslim edilmektedir. Lütfen dikkat! Ölüm vakaları artıyor" ifadelerini kullanmıştı.
Uzmanlar ne diyor?
İçişleri Bakanlığı ve valiliklerin her yıl artan sahte içki ölümlerini durdurmaya yönelik olarak daha çok polisiye ve idari önlem önermelerine karşılık, sahte içkiden kaynaklanan ölüm sayıları polisiye tedbirlerin artışına paralel olarak artmaya devam ediyor.
Hekimler, mühendisler ve iktisatçıların önerileriyse tüketicilerin "sahte içki"ye yönelişlerinin sonuçlarına değil nedenlerine dönük.
Türk Tabipleri Birliği (TBB), Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB), Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve Sağlık Bakanlığının yayınlarında idari ve polisiye önlemlerin ötesinde ileri sürülen bütüncül önerilerin derlenmesinden ortaya çıkan yaklaşımlar aşağıda özetleniyor:
Bu öneriler, genellikle halk sağlığı, yasal düzenlemeler, eğitim, ve teknik önlemleri kapsıyor. Özellikle hekimler ve toksikologlar, metanol zehirlenmesinin ölümcül sonuçlara yol açabileceğini ve erken müdahalenin hayati önem taşıdığını vurguluyor. Gıda mühendisleri sahte alkol üretiminin teknik olarak engellenmesi için alkol üretim süreçlerinin daha sıkı denetlenmesini ve takip edilmesini öneriyor. İktisatçılar ise ÖTV uygulamalarının içki fiyatlarını ekonomi dışı baskılarla artırması sonucunda piyasanın sahte içkiye ardına kadar açılmasına neden olduğu tespitiyle alkollü içkilere uygulanan ÖTV matrahlarının aşağı çekilmesini istiyor.
Halk sağlığı ve tüketici farkındalığı
Eğitim Kampanyaları: Yurttaşların sahte içki ve metanol zehirlenmesi hakkında bilinçlendirilmesi. Alkolün güvenilir olmayan kaynaklardan alınmaması gerektiğine dair kamu spotları ve eğitim programları.
Sağlık Bakanlığı ve medya işbirliği: Sahte içkinin riskleri ve belirtilerini kamuya anlatan, hızlı müdahale ve tedavi yollarını açıklayan bilgilendirme kampanyaları.
Ürün tanıma rehberi: Özgün ve sahte alkol ürünlerinin ayırt edilmesine yardımcı olacak rehberlerin yayımlanması.
Teknik ve bilimsel öneriler
Metanol test kitleri: Gıda mühendisleri ve kimyagerler, piyasada kolayca erişilebilir ve ucuz metanol test kitlerinin geliştirilmesini öneriyor.
Güvenlik teknolojileri: Alkollü içkilerin üzerine QR kod veya hologram gibi sahteciliği önleyici işaretler yerleştirilmesi.
Hukuki ve düzenleyici öneriler
Kaçak üretimle mücadele: Kolluk kuvvetlerinin sahte içki üretim merkezlerini tespit etme ve imha etme yeteneklerinin artırılması.
Vergi düzenlemeleri: Yüksek alkol vergileri nedeniyle kaçak içkiye yönelimi azaltmak için uygun vergi düzenlemelerinin yapılması.
Tedarik zinciri kontrolü: Üretimden satış noktasına kadar içki ürünlerinin kayıt altına alınmasını zorunlu kılan bir izlenebilirlik sistemi.
Sağlık hizmetleri ve zehirlenmeye müdahale
Acil Servis kapasitesinin artırılması: Özellikle yoğun sahte içki vakalarının görüldüğü bölgelerde, acil servislerin metanol zehirlenmesi tedavisinde uzmanlaşması.
Fomepizol ve etanol temini: Sahte içki zehirlenmelerinde kullanılan antidotların (fomepizol veya etanol) stoklarının artırılması ve kolay erişilebilir hale getirilmesi.
Erken uyarı sistemleri: Zehirlenme vakalarının yoğun olduğu bölgelerde hızlı müdahaleye olanak tanıyan erken uyarı sistemleri kurulması.
Ekonomik ve sosyolojik öneriler
Alternatif Ürün Desteği: Alkol tüketimini azaltmaya yönelik olarak, uygun fiyatlı ve güvenilir alkolsüz içecek seçeneklerinin yaygınlaştırılması.
Ekonomik dengesizliklerin azaltılması: Alkol vergilerinin düşürülmesi veya sosyal yardımlar yoluyla yoksul kesimlerin sahte alkol yerine güvenli ürünlere erişiminin sağlanması.
Toplum tabanlı mücadele: Yerel yönetimlerin sahte içkiyle mücadelede aktif rol oynaması, ihbar hatlarının yaygınlaştırılması.
Uzmanlar, bu önerilerin bütüncül bir yaklaşımla uygulanmasının, sahte içkiden kaynaklanan ölümleri ciddi ölçüde azaltabileceğinde birleşiyor.