* Fotoğraf: Kartal Dağı'nın zirvesinden Menderes Ovası'nın görünüşü ve yerleşim alanları
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Tire Belediyesi ve Tire'nin Küçükkale ve Büyükkale mahallelerinde yaşayan 98 kişi bugün İzmir 4.İdare Mahkemesi’nde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü'ne karşı Tire Küçükkale Kartal Dağı maden ruhsatlarının iptali için dava açtı.
İptal edilmesi istenen maden ruhsatları, İzmir'in Tire ilçesi, Küçükkale ve Büyükkale Mahalleleri Kartal Dağı mevkiinde, Emerald Taşımacılık Mad. İnş. Tur. Depo Antrepo Hizmetleri Dan. Tarım Ürünleri Organizasyon İth. İhr. San. ve Tic. Ltd. Şti.'nin 201900043 ve 202000923 ruhsat numaralı sahalarda gerçekleştirilmesi planlanan "201900043 ve 202000923 Ruhsat Numaralı Sahalarda II-B Grubu Mermer Ocağı" projesi için davalı idare tarafından verilen maden işletme ve arama ruhsatlarını kapsıyor.
ÇED süreci durdurulmuştu
Tire Belediyesi ile birlikte, Tire'nin Küçükkale ve Büyükkale mahallelerinde yaşayan 98 kişi adına davayı açan avukat Cem Altıparmak, maden ruhsatlarının verildiği Kartal Dağı ve civar köylerinin önemini şöyle anlatıyor:
"Kartal Dağı ve civar köyleri Küçük Menderes havzasına su sağlayan temiz su kaynaklarını barındırıyor. Verimli zeytinlikleri, zengin bir biyoçeşitliliğin hayat bulduğu orman ekosistemi ve arkeolojik sit alanları ile ekolojik, yerel ekonomik, kültürel açıdan önemli bir bölgedir. Nitekim Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, dava konusu maden ruhsatlarına dayanılarak işletilmek istenen “201900043 ve 202000923 Ruhsat Numaralı Sahalarda II-B Grubu Mermer Ocağı” projesinin ÇED sürecini, ruhsat sahalarına 3 km yarıçaplı bir mesafede verimli zeytinlik sahaların varlığına dikkat çekerek, 17 Kasım 2021 tarihinde projenin ÇED sürecini durdurdu."
I. ve III. Derece Arkeolojik Sit alanı
Dava konusu ruhsat sahalarının bulunduğu bölge, Kültür ve Turizm Bakanlığı İzmir 1 Numaralı Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 20 Ekim 2021 tarihinde verdiği kararla I. ve III. Derece Arkeolojik Sit alanı ilan edilmişti.
Altıparmak, ilgili mevzuat gereğince I. ve III. Derece Arkeolojik Sit alanlarından taş, toprak, kum vb. alınamayacağını, bunun yanı sıra bu alanlarda kireç, taş, tuğla, mermer, kum, maden vb. ocaklar açılamayacağını ve alanlara toprak, curuf, çöp, sanayi atığı ve benzeri malzeme dökülemeyeceğinin altını çizdi.
Altıparmak, bölgedeki maden arama ve işletme ruhsatların iptal edilmesi için davalı idareye başvuru yaptıklarını ancak başvuruya idare tarafından cevap verilmediğini de söyledi:
"İdarenin bu yaklaşımı, hukuk devletine ve haklara saygılı bir idare anlayışına ters, çevresel demokrasi ve halkın çevresel konularda karar alma süreçlerine katılımı açısından da olumsuz bir yaklaşım."
"Bu ruhsatlar yöre halkı için Demokles'in Kılıcı'dır"
Altıparmak, mermer ocağı projesinin ÇED süreci sonlanmış olsa da yatırımcı firmanın elinde dava konusu maden ruhsatları olduğu sürece, bu ruhsatlara dayanarak bölgede farklı tip ve kapsamdaki maden projeleriyle yeniden girişimde bulunması önünde bir engel bulunmadığını söyleyerek şöyle devam etti:
"Gerçekten de madencilik mevzuatında II-B) Grubu Madenler; mermer, traverten, granit, andezit, bazalt gibi blok olarak üretilen taşlar ile dekoratif amaçla kullanılan doğal taşlara ait madencilik faaliyetleri olarak tanımlanmıştır. Bu alana ait ruhsatı elinde tutulan yatırımcı firma, belki bu kez mermer değil ama tanımda yer alan bir başka faaliyet projesi ile yeniden ÇED başvurusunda bulunabilir.
"Böyle bir durum, yöre halkının haksız, hukuka aykırı ve süregiden bir şekilde madencilik tehdidi altında yaşaması riskini de doğuruyor. Bu ruhsatlar yöre halkı için Demokles’in Kılıcı’dır. Dava konusu ruhsatlar yürürlükte kaldığı sürece yöre halkının ve bölgenin doğasının rahat, huzur bulamayacağı aşikârdır. Neticede bu durum Anayasa’nın 17 maddesinde tanımlanan, 'Herkes, yaşama, maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir' ilkesinin açık ihlalidir."
Uyumsuzluk örneği
Dava konusu maden ruhsat alanlarının, iklim krizi ile mücadelede en önemli araçlardan birisi olan karbon yutak alanlarının yok olmasına ve bu suretle iklim krizinin derinleşmesine yol açtığını söyleyen Altıparmak, yutak alanların önemine değindi:
"İklim dengelerini sağlayan önemli eksenlerden bir tanesi, fosil yakıtlar olan kömür, petrol ve doğalgazın yakılması ile ortaya çıkan karbondioksiti tutan denizel ve karasal yutak alanlarıdır. Karbon yutakları, karbondioksiti atmosferden yutarak depolayan doğal veya insan yapımı sistemler olarak tanımlanmakta. Orman sahaları en yaygın yutak türlerinden biri olarak kabul ediliyor.
"Yutak alanların korunmasına ve çoğaltılmasına yönelik taahhütlerini uzun yıllardır iklim değişikliği strateji ve eylem planlarında tekrarlayan Türkiye’nin, yereldeki somut proje uygulamalarında, bu tespit ve hedeflerine aykırı olarak tarım/orman/zeytinlik varlığının tahrip olmasına göz yumması, bunun da ötesinde yok olmasına kurumsal olarak izin vermesi, Türkiye’nin iklim krizi ile mücadele politikalarına ve taahhütlerine tamamıyla aykırıdır.
"Kamu idarelerinin eşgüdümsüzlüğü ve/veya umursamazlığı gibi sebeplerle, Kartal Dağı’nın maden ruhsatı verilerek madencilik faaliyetlerine açılmış olması, iklim krizi ile mücadelede açık bir uyumsuzluk örneğidir."
(SO)