“Bir gün öykümü anlatırlarsa, şöyle desinler; devlerle birlikteydim.
"İnsanlar kış buğdayı gibi düşer kalkar, ama isimler sonsuza kadar kalır.
"Şöyle desinler; atları ehlileştiren Hektor’la yaşadım ben.
"Şöyle desinler; Aşil’le aynı çağı paylaştım…”
Her çağın efsaneleri vardır. Kahramanlarıyla öykülenir, bıraktıkları gelenekle itibarlanır, ayakta durur. Zamanın aklı vardır her birimizden daha çok. İnanmayın adalete, geleceğin bir başka olacağına. Kendiliğinden yaprak dahi kıpırdamaz yerinden. Ne koyarsan teraziye, o çeker darası. Kimlerle hangi çağda yaşadığınızı unutmayın. Bir misafir gibi gelip geçeriz de, yüzümüz isimlerde kalır.
Bugün günlerden Beritan. Zamanlardan uçurum başları… Kaç hazan yaprağını döktü, kaç yıl seni anmakla kalmayıp ardıllar yetiştirdi peşin sıra. Saymadı zamanın kendisi bile. Çağımız zamansız gidenlerin çetelesini tutmayı bırakalı hayli oldu coğrafyamızda. Yüzlerini kazıdı belleğine belki, ama bir isim vermedi kendine dahi. Belki bu sebepledir, çok savaşır, çok bedeller öder, çokça anlamlar yaratır da kendi gölgemizde kanarız biz.
Efsanelerin yarattığı gelenekler vardır bu topraklarda. Efsaneler tanrısaldır, yaratanı insandır. Deniz, Mazlum, Beritan, Zilan gibi…
20. yüzyılın 92. yılıydı silahını parçalayıp Lelikan uçurumundan sonsuzluğa baktığında. O an ne düşündüğünü, belleğindeki son resmi bilemez kimse. Buraya kadar olan uzunca hikayesinin kısa bir sureti düşmüştür aklına belki de.
Aslen Dersimli olan Beritan, Bingöl’ün Solhan ilçesinde doğmuş, liseye kadar olan eğitimini ise Elazığ’da tamamlamış. Daha ortaokul, lise yıllarında hiçbir katı kural ve kaideye gelmeyen dik başlılığı yüzünden başına çok şey gelmiş. Yasaklı dergiler, kitaplar, yasaklı şarkılar, şiirler, yasaklı fikirler, eylemsellikler… Hepsine erkenden merak salıp etrafını da harekete geçiren girişken yapısı dikkatleri çeker. Üniversiteye başladığı İstanbul’da ise arayışları aktif mücadele hayatına katar onu. İlk zorlu deneyimini gözaltında gördüğü işkencelere karşı gösterdiği dirençle yaşar. Kısa süreli hapislikten sonra soluğu dağlarda alır. Yıl 91, mevsimlerden bahardır. Bir yıl gibi kısa bir sürede bulunduğu çetin koşullara alışmakla kalmayıp öncülük etmeye başlar.
92 yılının ekim ayında bulunduğu Xakurke alanında komutandır. Günlerce asker ve peşmergelere karşı çetin çatışmalar içine girmiştir birliği. Kendisi bizzat ön saflarda bulunarak, birliğini savunmaya alır ve çoğunun çemberden çıkmasını sağlar. Bugünün Kobane’ye zorla güç ve destek göndermeye razı olan dost peşmergesi o zaman tüm gücü ile saldırı içindedir. Yanağından, kolundan, göğsünden yaralanır Beritan. Yine de son mermisine kadar direnmeye devam eder. Ne ki, an gelir mermisi biter, çember daralır. Onun direnişinden peşmerge komutanları etkilenir. Teslim olması karşısında ona hiçbir şey yapmayacaklarını söylerler. Beritan’ın buna ilk elden cevabı silahını parçalamak olur. Uçurumun ucuna yürür ve tereddüt etmeden aşağı bırakır kendini. Henüz 21 yaşındadır.
Memleketi Dersim’de ele geçmemek için kendini uçurumlardan atan Beselerin, Zarifelerin çığlığı 54 yıl sonra Xakurke kayalıklarında yankılanır yeniden…
İşte bugün Kobane’de direnen kadınlar böyle bir gelenekten gelmekteler. Beritan geleneği olmasaydı böyle bir direniş bugün mevzu bahis olamazdı. Bir şeyin hangi koşullarda nasıl ve kimler tarafından yaratıldığına eğilmezsek, yaratılanı yani varolanı da yeterince okuyamaz, anlayamayız.
Herkesin düşünsel ve ruhsal iklimi farklı olabilir ama çoğumuz Beritan’la aynı çağda yaşadık. Alışagelene aykırı bir kadın o. Bir o kadar da bizden biri… Kah şen kahkahalarla gülüp, kah hüzünlü şarkılar söyleyip ağlayan. Sportif aktivitelerden hoşlanan, resim çizen, şiirler yazıp günlükler tutan, olur olmaz kural bozgunculuğuyla arkadaşlarının yüreğini ağzına getiren… Kim olduğuna bakmadan ezilenin yanında olan, haksızlığa gelemeyen vicdanlı, merhametli… Gezmeyi, okumayı, öğrenmeyi seven, duygularını yaşamaktan çekinmeyen, aşık olan, hayat dolu dobra bir insan.
Bir efsaneye dönüşeli bugün tam 24 yıl oluyor. Ve yürüdüğü uçurum başlarında hala Beritani bir tebessümle direniyor kadınlar. Bu gücünüzü nerden alıyorsunuz diye soranlara Lelikan kayalıklarından yansıyan gün ışığında gülümseyen suretini işaret ediyorlar.
Rivayet edilir ki, Lelikan’da kaya başları Beritan suretindedir. Her gün batımı ve doğumunda sessiz bir selamlaşma olur aralarında. Orada, yaşından daha büyük bir zamandır yatıyor Beritan…
(…)
Tokluk uğruna aç toprakları
Süren biz değil miyiz?
Güzellik uğruna
Çirkin savaşları veren
Biz değil miyiz?
Namlular gölgesinde aşkları,
Ölümler denizinde dostlukları kuran
Biz değil miyiz?
Demek ki ölüm korkutmuyor artık
Demek ki gelecek yakın
Ha bugün ha yarın
Varacak olan
Biz değil miyiz?
Beritan