Ülkenin hatta dünyanın gündemi üstüne üstüne gelince insanın, hiç kafa yormadan saklanacağı bir ağaç kovuğu arıyor.
Büyük kentte yaşayanlar için bu bazen neşeli bir roman (Mesela Figen Şakacı'nın "Pala Hayriye" serisi alıp sizi bu günün gündeminden öyle güzel uzaklaştırıyor ki. Figen Şakacı'nın yeni romanının çıktığını öğrendiğim için aklıma ilk onunkiler geldi sanırım) bazen sakin ama merak uyandıran bir dizi ya da film oluyor.
Ben kafa dağıtma durumuna geçerken mesleki deformasyon nedeniyle önce televizyon kumandasını alıyorum elime. Televizyon için uzun yıllar çalışan biri olarak, kendimi ana akım kanallarda ne var sorusuna yanıt ararken buluyorum.
Ne yapılmış görüp ertesi gün de neyin çok izlendiğini kontrol etmek gibi bir alışkanlığım var. Bu merak şu sıralar çok da vaktimi almıyor. Bir kanalda takılıp kalacak iyi işlere rastlamıyorum.
İyilik de bir virüs mü?
Bir iki hafta önce ana akım kanalların tümünde (neredeyse otuz kanal saydım), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan konuşuyordu. TV 8'de ise yarışma programı Survivor vardı.
Kanalı açtığım anda karşımda 20'li yaşlarının başında görünen, narin bir delikanlı yeşil gözlerini doldurup doldurup ağlıyor sonra gayet içten gülüyordu.
Survivor ruhuna aykırı biçimde tatlı tatlı, sevgi dolu sözcüklerle konuşuyordu. Yarışmanın son haftalarına gelindiğini biliyordum, bu aşamalarda sesler yüksek perdeden çıkar, ayların açlığı, yorgunluğu ve mücadelesinden başarıyla çıkmak isteyenler sağlam, sert, kaya gibi duruşlarını sergilemeye çalışırlar.
İlk haftalarda kendini göstermek, tanıtmak için yükselen sesler son haftalarda en kararlı tonlara bürünür. Hatta yarışma son haftalarda kavgalar nedeniyle izlenir. Gerilmek, bölünmeyi ve karşılığında oyu getirir.
Yalnızca yedi yarışmacı kalmıştı ve adı Cemal Can olan yarışmacı duygusal haliyle (ağlamak bu tür yarışmalarda izleyicinin oylarına talip olmak için çok kullanılan bir yöntemdir, ama samimi olup olmadığı da hemen anlaşılır) dikkatimi çekti. O günden finale dek, yani son üç haftasını izledim yarışmanın.
Finale doğru yürüyen yedi kişinin ikisi kadındı, ünlü bir futbolcu, bir milli basketbolcu da vardı aralarında. Ama kavga gerilim yoktu. Yarışmayı yorumlayanlar da Acun Ilıcalı da en zorlu ama en etkili yarışma olduğunu söylüyorlardı. Hatta izlemeye başlayınca merakla okuduğum çok sayıda yorum Cemal Can'ın "iyilik" yayma özelliğinden söz ediyordu.
Aç kal, koş, hedefi yakala
Survivor, Acun Ilıcalı'nın televizyonculuk başarısıdır, kendisi de oyun oynamayı çok sevdiği için bu formatı satın aldıktan sonra oyunlarla o kadar geliştirmiştir ki, bazı ülkeler bu yarışmayı ona yaptırmaya başladılar.
Ve Ilıcalı yapımı olarak yapılan Survivor Meksika'da, Yunanistan'da ve Romanya'da rekor izlenme oranları yakaladı. Türkiye'de de en yüksek izlenme payı olan yarışma Survivor, üstelik çok uzun saatler yayınlanmasına rağmen.
Biraz detaylarda boğuluyorum ama bianet okurlarının bu yarışmaya ilgi duymadıkları ön yargısını taşıyorum. Yarışmanın öneminin altını çizme çabam hep bu yüzden
Bir türlü Cemal Can Canseven'e gelemiyorum.
Oysa haberi patlatıyorum.
Gözleri gülerken de ağlarken de yağmurlarla dolan, beni yarışmaya bağlayan bu çocuk 2020 Survivor'ı oldu. Kadın yarışmacılarla çok güzel iletişim kurabilen, kimseye sesini yükseltmeyen, maçoluktan bin fersah uzak, her haliyle "iyilik kazansın" diyen Cemal Can Canseven beş aylık bir maratondan birincilikle çıktı.
Gündemden kaçarken Cemal Can'a da "umut" diye sarılan ben, final bölümünü izlerken neler düşledim bilseniz.
Milyonu aşan televizyon izleyicisinden, çoğunluğu da gençlerden oluşan bir topluluktan oy aldığına göre yeni kuşakların gözdesi artık herkesin önünde doyasıya ağlayabilen, gülünce gözlerinin içi gülen, höt zöt etmeyi, kavgayı ses yükseltmeyi bilmeyen ya da kullanmayan erkekler olacak.
Bu yarışmada psikoloji ve karakter güç ve dayanıklılık kadar önemli olduğuna göre Cemal Can'ın gerilimden uzak, yumuşacık hali gelecek günlerin yükselen değeri olacak.
Kadınlarla eşit ilişki kurmayı doğal olarak algılayan yağmur gözlerle dolacak ortalık.
Cemal Can'ın izlenme oranlarını kıskanan siyasiler.....
Umutsuz da yaşanmaz ki...
2020 Survivor'u kim?
Cemal Can Canseven 24 yaşnda, İzmir doğumlu.
Annesi Rizeli, babası Selanik göçmeni. Kendisinden dokuz yaş büyük ablasına "küçük annem" diyor.
Liseyi İzmir'de bitirip üniversite okumak için İstanbul'a gelmiş. Reklam tasarımı ve iletişim okurken, İstanbul DJ Akademi'de DJ'lik eğitimi almaya karar verip üniversite eğitimini dondurmuş. Bir sosyal medya fenomeni olan Danla Biliç ile çok yakın arkadaş olması en tanınır özelliği.
18 yaşını doldurduğundan beri en büyük hayali bu yarışmada yarışabilmekmiş, her yıl başvurmuş, ancak bu yıl elemelere katılıp, yarışmacı olmaya hak kazanmış. Yarışmanın birincisi olmayı değil, yarışmacı olmayı hayal etmiş. (AÖÇ/AÖ)