Sanatçı Ferhat Tunç, ifade özgürlüğü, insan hakları ve müziğin işlendiği ders, panel, seminer ve toplantılar dizisine katılmak üzere, ABD'nin üç saygın üniversitesinin bulunduğu North Carolina eyaletine, Duke Üniversitesi'nin de desteklediği bir davetle, konuk sanatçı olarak geldi.
Tunç 17-25 Mart arasında, Duke Üniversitesi, North Carolina Eyalet Ünivesitesi (NCSU) ve North Carolina Üniversitesi-Chapel Hill'deydi (UNC). Kendisine yöneltilen politika, müzik ve ifade özgürlüğü üzerine sorulan soruları yanıtladı ve tüm insanlığın eşitlik içinde, bir arada, barışçı yaşama kavuşması için tüm halkların kendini özgürce ifade edebilmesinin ve siyasal haklarına erişmesinin önemini vurguladı. Çeşitli etkinlikleri sırasında Ferhat Tunç'a etnomizikolog Prof. Dr. Louise Meintjesh, insan hakları savunucusu ve uluslararası hukuk profesörü Prof. Dr. Cathrine Admay ve Güney Afrikalı sanatçı Roger Lucey eşlik etti.
Sanatçı, Duke Üniversitesi'nde Türk Öğrenci Topluluğu'ndan (TSA) da bir davet aldı. Türkiye gençliğini temsil eden 75 öğrenciden yalnızca üçü oradaydı. Bu noktada, öğrencileri diğer etkinliklerde de göremediğimi belirtmek isterim. Yine de kendime sormadan edemedim: Türkiye gençliği, Türkiye gerçeklerini gün yüzüne çıkarmak için soru sormayı bırakmış, ülkesinin siyasetinde aktif bir rol almak istemeyen ve kendi geleceğine sahip çıkmayan duyarsız bir nesil haline mi geliyordu?
Oysa Ferhat Tunç'u ABD'nin saygın üniversitelerinde görmek Türkiye'nin kültürel zenginliğinin ülkeyi bölmeyeceği, aksine büyüteceği ve dünyada olumlu bir imajla yerini koruyacağı anlamına geliyor. Bu zenginliği belirgin ve kalıcı kılan sanatçı ve aydınlara sahip çıkması, Türkiye'yi sosyal ve demokratik bir ülke olarak daha da güçlü kılar. Ülkemizin kültürel çeşitliliğinin temsilcisi olarak Ferhat Tunç'u ABD'de görmek, barış dolu güzel bir geleceğin habercisiydi. Dilleriyle, dinleriyle, müziğiyle ve gelenekleriyle Türkiye'nin bir mutluluk ve kardeşlik tablosu çizmesinin önündeki engellerin kalkacağı umudunu güçlendirdi. Ferhat Tunç'un ABD'ye böyle saygın bir davet üzerine gelişi, bulutların artık üstünü örtemeyeceği, gökkuşağının renklerini barındıran bir ülkenin müjdesini verdi.
"Ülkesinin sorunlarına kayıtsız kalmayan sanatçı"
Etkinliklerde ülkesinin sorunlarına kayıtsız kalmayan sanatçı olarak tanıtılan Ferhat Tunç, yaşam hakkını, barışı ve kardeşliği konserlerinde ve makalelerinde dile getirmesinin, ülkesindeki yargı tarafından tehlike olarak algılanmasının Türkiye'de demokrasiye atılan bir çelme olduğunu söyledi.
Kardeşlik çağrılarının dünyaya yayılarak ABD'ye ulaşmasını, müziğin evrenselliğini ve en temel insan haklarından biri olduğunu gösteren bir kanıt olarak yorumladı.
Yaşam hakkını savunduğunu, kardeşlik ve barış mesajları ilettiği müziğinin bölücülük olarak lanse edilmesinin, Avrupa Birliği'ne katılma sürecinde olan ve ifade özgürlüğüne olan tavrı büyüteç altına alınan Türkiye'ye puan kaybettireceğini de ekledi.
Müzisyen ve bestecilerin ifade özgürlüğünü savunan ve sansüre hayır diyen uluslararası kuruluş "Freemuse" -dünya özgür müzik forumu- Ferhat Tunç'un müziğine yapılan sistematik sansür ve saldırıların insan hakları ihlali olduğunu bildiriyor.
Ürkütücü bir şekilde artan müziğe sansürü ve ifade özgürlüğüne baskıyı dünya gündeminde tutmak üzere kurulan Freemuse, Ferhat Tunç'u Türkiye elçisi olarak 2003'te kuruma davet etmişti. 2003'ten bu yana , Ferhat Tunç Freemuse'un altı elçisiyle birlikte temel insan haklarından biri olan müzikte ifade özgürlüğünün dünya çapında savunuculuğunu yapıyor.
Tunç'tan "modern Ortadoğu" dersi
Bulunduğu her etkinliğe öğrenci, akademisyen ve toplumun diğer kesimlerinden gelen yüzün üstünde dinleyici katıldı. UNC-Chapel Hill tarih bölümünde, modern Ortadoğu dersini konuk olarak veren Tunç, Türkiye'nin kültürel zenginliğini, yakın tarihini ve Türkiyeli aydınların ve sanatçıların içinde bulunduğu durumu anlattı; son otuz yıldır kadın, erkek, genç, yaşlı, on binlerce Türkiyelinin ölümüne sebep olan şiddete son vermenin yolunun Türkiye halklarının eşitliğinden geçtiğini vurguladı.
Tunç'un vurguladığı bir diğer noktaysa demokrasinin tökezlemesine, çektirilen acılara son verilmesiydi.
Sanatçı aynı gün Duke Üniversitesi'nde müzik, politika ve aktivizm adli lisansüstü derse konuk oldu. Derste sanatçıya, yaptığı müzik, müziğin ifadesi, mesajlarını müzikteki yaratılığını nasıl kullanarak ilettiği üzerine sorular soruldu.
"Zulüm ve baskı altında oluşan müzik her mekanda ve zamanda aynıdır"
Ferhat Tunç insan hakları serileri dahilinde "direnişçiler ve askerler için ağıtlar" adında ocak ayından beri yerel ve okul gazetelerinde tanıtılan, afişleri Durham ve Chapel Hill'e yayılan bir konser verdi.
Salonda öğrencisi, akademisyeni, çalışanı, Amerikalısı, Afrikalısı, Türkiyelisi, herkes vardı. Hepsi Ferhat Tunç'un sesinden büyülenmiş ve etkilenmiş görünüyordu. Salondaki dinleyiciler alkışlarla, sözlerle Tunç'a eşlik ettiler.
Ferhat Tunç'un yoğun bir programı vardı. İnsan hakları ve uluslararası hukuk profesörü Prof.Dr. Catherine Admay ile hakkında açılan ve devam eden davalarını konuştu. Duke Üniversitesi'nde etnomüzikoloji profesörü Louise Meintjes'se müziğin evrenselliğini kullanarak şiddeti reddeden, barışa davet eden Ferhat Tunç'un müziğini analiz etti ve Güney Afrika'da ırk ayırımcılığına karşı yapılan müzikle karsılaştırdı: Zulüm ve baskı altında oluşan müzik her mekanda ve zamanda aynıdır.
Tunç ve Lucey'den panel
Her ikisi de Freemuse- dünya özgür müzik forumu - elçileri olan Ferhat Tunç ve Roger Lucey müzik ve aktivizm adlı panelde müzik, insan hakları ve ativizmin kesiştiği noktaları tartıştılar ve yöneltilen sorulara cevap verdiler.
Ferhat Tunç Türkiye'nin demokratikleşme sürecinin Türkiye'nin kültürel zenginliğini ön plana çıkarmasıyla hızlanacağını vurguladı. Ülkenin kültürel zenginliğini ve tarihi mirasını belirginleştirmek isteyen Hrant Dink ve Ahmet Kaya'nın başına gelenleri anlattı. Sanatçı, tarihini ve kültürünü kucaklayan bir ülkenin güçlü bir ülke olacağına dikkat çekti.
Sanatı ve müziği sistematik bir şekilde yasaklanan ve yok edilmeye çalışılan Güney Afrikalı Roger Lucey de kendi ülkesinden örnekler verdi. Vatandaşlıktan atılan ve sansüre uğrayan Lucey'e yöneltilen suçlamalar, Ferhat Tunç'un uğradıkları gibiydi:
O da ülkesinde yaşananları müziğin evrensel diliyle anlatmayı ve kardeşliğe çağrı yapmayı denemişti. Tunç ve Lucey'nin verdiği mesaj şuydu özetle: Sanat hayatın bir parçasıdır ve sanatçı olarak hayata duyarsız kalamayız; ülkesinin gerçeklerine duyarsız kalmayan yazarlar ve sanatçılar her zaman kolay hedef olmuşlardır.
Ferhat Tunç, burada kaldığı günlerde Duke Üniversitesi insan hakları dersinde ve North Carolina Eyalet Üniversitesi'nde "yargılanan müzik" adlı panelde konuştu. Prof. Dr. Catherine Admay'in bulunduğu bu panelde insan hakları mahkemesinde “double jeopardy” diye isimlendirilen ve aynı suçtan ikinci kez ceza kovuşturması yapılması diye tanımlanan kavramın Ferhat Tunç'un yargılama sürecini nasıl etkileyeceği konuşuldu. Aynı zamanda barış ve kardeşlik kelimelerinin, nasıl cezalandırıldığı tartışıldı.
Aydın ve sanatçılarımız Türkiye'nin demokratikleşme sürecinde karşılaştığı sorunları tanımlayarak ve aynı zamanda sorunlardan çok çözümlerine odaklanarak, ısrarla ve yorulmadan güzel bir geleceğin yolunu açıyor.
Ferhat Tunç'un ABD daveti bu emeklerin karşılığının alınmaya başlanması olarak anlamamız önemli. Ancak, yıllarin emeklerini boşa çıkarmamak ve bu başarıları sürdürmek, Türkiye gençliğinin sorumluluğu. Türkiyeli gençlerin bu sorumluluğu kavraması, ülkesindeki yaşama yabancılaşmayıp duyarlı olması ve ülkeyi güzel günlere taşıyan etkinliklerde aktif olarak yer almasından geçiyor. Bu sorumluluğun bilincinde olan gençlik Türkiye'yi güneşli yarınlara çok daha hızlı ulaştırma gücüne de sahip olacak. (ÖK/TK)