Elin bırakmasın elimi
Omzun çekilmesin omzumdan
Sokaklar bizi bekliyor unutma
Unutma
Karanlık gider
Gezi kalır!
Gezi Direnişi’nin coşkulu günleriydi. O zamana kadar alışık olmadığımız bir eylem dalgası dayanışmasıyla, direnciyle ve hele de keyfiyle hızla büyüyordu. Direniş neredeyse bütün Türkiye’ye yayılmış, doğrudan katılmayanlarda da güçlü bir sempati yaratmıştı. Bu yurtdışında da böyleydi, Türkiyeli insanlarda yaygın ve yoğun bir sempati vardı. Ama bu sempatiler dağınıktı ve bir türlü ortaklaşamıyordu. Gittikçe, direnişle bir dayanışma üretebilme sancısı da büyüdükçe büyüyordu. 12 Eylül’ün ilk yıllarındaki gibi “bir ıslıkla” toplanıverdiğimiz günler çok gerilerde kalmıştı. Bir şey yapmalıydı.
Sosyal medya hesabımdan bir gün saat vererek toplanma çağrısı yaptım. Anımsamıyorum, bir iki gün sonrasıydı herhalde Evrensel muhabiri (birkaç yıl önce yitirdik, anısını ve mücadelesini burada saygıyla anmak isterim) Murat Kuseyri aradı. “Yarın bir toplantı var, orada bunu da gündeme getireceğiz. Bir karar çıkartabileceğimizi umuyorum, sen sonucu bekle istersen” dedi, kabul ettim. Başka bir eylem hazırlığı olduğunu ve bu yüzden toplanma çağrısını geri çektiğimi yine aynı şekilde hesabımdan duyurdum. Anında birkaç gençten sitem mesajları geldi. Neden vazgeçtiniz!.. Hayır dedim, asla vazgeçmedik, daha güçlüsünü yapacağız, siz ona hazırlanın ve çevrenize duyurun.
Toplantının ertesinde Murat yeniden aradı ve bir eylem kararı çıktığı haberini verdi. Şimdi ona hazırlanacaktık ve zamanımız da oldukça sınırlıydı. Kimi arkadaşlar milletvekilleri ve partilerle ilişkiye geçtiler. Ben şair Peter Curman’ı (onu da bir iki yıl önce ne yazık ki yitirdik) aradım bir konuşma yapması ricasıyla.
Epey bir katılım sağlandı dayanışma eylemine. Zaten birçok insan hazırdı ve bir çağrı bekliyordu neredeyse. Derken podyumda dolanıyoruz, yine Murat geldi yanıma, her zamanki gibi hiç elinden bırakmadığı kamerasıyla ve usulca sordu “Kürsüyü sen alabilir misin?” Elbette dedim.
Konuşmalar yapıldı, sloganlar atıldı. İnsanlar günlerdir içlerinde köpürüp duran dayanışma coşkusuna bir kanal bulabilmişlerdi sonunda. Gezi Parkı’ndaki keyif, Sergel Meydanı’ndaydı artık. Kimileri kendi hazırlayıp getirdikleri dövizleri, pankartları taşıdılar. Kimileri şarkı söyledi, kimileri halay çekti, tıpkı Gezi Parkı’ndaki gibi keyifle, özgürce ve güzel günlere inançla.
Daha sonraki günlerde de defalarca Gezi’yle dayanışma eylemleri düzenlendi Stockholm’de.
Gezi müthiş bir terörle bastırıldı sonra. Ele geçirdikleri ağır silahı, bir tutanakla polise teslim eden insanlardan terörist, kararlarını herkese açık park toplantılarında alanlardan darbeci çıkarttı devlet.
Her şeye rağmen kat kat ve kapkara boyaları, Gezinin cıvıl cıvıl binbir rengini örtmeye yetmedi. Bir arsızlık abidesi olarak o çok istedikleri AVM’yi de Topçu Kışlası’nı da oraya dikemediler!
***
Çok kalmamıştı zaten, yaz tatiline girdik. Doğruca İstanbul! Zaten Taksim’de kalıyorum. Çantamı otele bırakıp doğruca Park’a! Ne çok gezinen insan vardı. Bence Park’ta gezinmekten çok direnişi ziyaret ediyordu çoğunluk, direniş soluyorlardı orada keyifle.
Ve Gezi Şehitleri’nin her biri için özenle yerleştirilmiş mumlar yanıyordu hala. Birileri o mumların ışıklarını hep yanar tutuyordu işte! O ışık hiç sönmeyecek!
Gezi’de yitirdiklerimiz canlarımız saygıyla, hala bedel ödeyenleri dayanışma duygularıyla anıyoruz.
Gezi Direnişi’nin 10. yılına denk gelen günlerde yazdığım bir şiire giren Gezi bölümünü paylaşmak istiyorum.
Bir daha solmaz artık o renkler
Unutulmaz asla o şarkı
Elim elini unutmaz asla
Gün gelir yine paylaşırız bir lokmayı birlikte
Birlikte bir umudu yine Taksim ederiz
Sokak lambaları aşkla seyreder bizi
Ay aşkla
Yıldızlar aşkla
Dünya aşkla seyreder bizi
Yüreğinizde
küçücük bir umutsuzluk olmasın sakın
Sakın kaybetmeyelim birbirimizi
Bakın!
Bakın bu sokaklar bizi tanır
Bu meydanlar bu şehir
Bu ülke bizi tanır bu dünya bizi tanır
Afrika’nın siyah
Asya’nın sarı
Latin Amerika’nın kızıl halkları
Sintagma Meydanı
La Vila de Gracia
El Tahrir bizi tanır!
Elin bırakmasın elimi
Omzun çekilmesin omzumdan
Sokaklar bizi bekliyor unutma
Unutma
Karanlık gider
Gezi kalır!
(SK/VC)