Sabiha Sertel’in vefatının 50. yıldönümünde 2 Eylül 2018 günü Tarih Vakfı’nda bir konferans gerçekleştirilecek. Doktora tezini Sabiha Sertel üzerine yapan Barış Çatal 'ın Sabiha Sertel'i tanıtan ilk yazısı " Sabiha Sertel: "Fikre Artık Yeter Tahakkümünüz"ün ardından ikinci yazısını yayınlıyoruz.
Tek partili dönemin zor günlerinde Sabiha Sertel hep bir yayın projesi içindeydi. Bunun nedeni de hem geçimini sağlamak hem de sesini bir şekilde duyurmaktı. Bu projelerde kimi zaman sadece yazar, kimi zaman yayın yönetmeniydi. Bir süre sonra Resimli Ay’ın ortakları Sertelleri bu yayından uzaklaştırmayı başardılar. Sertellerin Resimli Ay’ı tekrar çıkarmalarını da yayının imtiyaz hakkının kendilerinde olduğunu söyleyerek engellediler. Böylece Serteller için Resimli Ay dönemi sona ermiş oldu.
Daha sonra Zekeriya Sertel yeni ortaklarıyla birlikte Son Posta’yı çıkarmaya başladı. Ortakların daha gazeteyi çıkaracak şirketi kurarken şartları şuydu: Sabiha Sertel’in yeni çıkarılacak gazetede yazı yazmaması. Bu gelişme üzerine Sabiha Sertel işsiz kalmış oldu.
Sabiha Sertel ise 1934’te Soyadı Kanunu ve “Sertel” soyadını almalarına rağmen yazılarını “Sabiha Zekeriya” olarak imzalamaya devam etti. Bir süre Cumhuriyet gazetesinde yazdı. Cumhuriyet gazetesinde yazdığı sürece “Siz de Bu Fikirde misiniz?” isimli köşeyi kullandı. Bunun yanında “Kadınlık Aleminde: Kadınlar ve Sulh”, “Kadınlık Dünyası: Yanlış Yolda Giden Bir Feminizm” başlıklı daha uzun yazılar da kaleme aldı. Cumhuriyet gazetesine yazdığı için kendi entelektüel çevresi tarafından da eleştirildi.
Nitekim daha çok Nisan-Ağustos 1935’te gündeme gelen Cumhuriyet yazılarının ardından Sabiha Sertel bu kez de Resimli Her Şey dergisini çıkarmaya karar verdi. Dergi haftalık olarak düşünülmüştü. 28 Eylül 1935’te ilk sayısını çıkaran dergide Sabiha Zekeriya’nın, Nazım Hikmet’in ve Mehmet Zekeriya’nın (Sertel) yazılarıyla karşılaşırız. Ancak bu haftalık dergi de ancak dokuz sayı çıkabildi.
Sabiha Sertel yayın faaliyetinin sürmesi ve yazılarını insanlara ulaştırma konusundaki ısrarını sürdürdü. Bu noktada da Projektör’ün yayımlanması fikri gündeme geldi. Mart 1936’da yayımlanan Projektör bir yayın olarak doğrudan Sabiha Sertel’in etkisini taşımaktaydı.
Büyük bir olasılıkla Sabiha Sertel tarafından yazılan sunuş metni okuyucularına şöyle seslenir: “Memleketimizde Resimli Ay ve Resimli Perşembe ile başlayan popüler neşriyat, on senelik hayatı içinde educative (eğitici - Yıldız Sertel’in notu) olmak mahiyetinden çıkmış, çıplak bacak ve güzel kadın neşreden dejenere bir mahiyet almıştır. (…) Fakat şurasını da kabul etmek lazım ki, mektep nasıl bir ticaret vasıtası değilse, gazete ve mecmua da hangi cemiyette olursa olsun, manifatura mağazası gibi bir ticaret vasıtası olmamalıdır. (…) Projektör, işte bu karanlık alemde yaşıyanlara, elindeki mumun ışığı kadar ışık vermek istiyor.”
Sabiha Sertel’in Projektör’de asıl kendi ismini taşıyan yazısı “Saylav [Mebus] Bayanlar Neye Bağırmıyorsunuz? İşçi ve Çalışan Kadınlardan Yol Vergisi İstiyorlar” şeklindedir. Bu yazıda Sertel şunları söylüyor: “(…) Kadın cemiyette iki türlü istismar edilir (…) Bir cinsi olarak, bir de işçi olarak… Bayan Mebuslar: Biz kürsüde sizi, ezilen kadının, çalışan kadının, istismar edilen kadının müdafii olarak görmek isterdik (…).”
Sonuçta Sabiha Sertel’in yazıları ve Projektör İçişleri Bakanlığı’nca “muzır” bulunarak önce yayın toplatıldı. Ancak iktidar Sabiha Sertel’i yakından tanımış olacak ki bu tedbiri yeterli görmedi. İçişleri Bakanlığı’nca Bakanlar Kurulu’na Projektör’ün geçici olarak kapatılması teklif edildi. Bu teklif 16 Mart 1936’da bizzat Reisicumhur Mustafa Kemal’in başkanlık ettiği Bakanlar Kurulu’nca onaylandı. Bu tarihten sonra Projektör bir daha yayımlanma şansı bulamadı ve yalnızca bir sayı yayımlanabilmiş oldu.
Projektör’ün bir sayı yayımlanıp kapatılmasından bir yıl sonra hızını alamayan dönemin Cumhuriyet gazetesi yayın ve Sabiha Sertel hakkında şunları söylüyordu: “(…) Kaldı ki bu mecmua, bolşevik dudunun Türk efkârı umumiyesine salmağa çalıştığı mikrobların binde biri dahi değildir. Birkaç tomar vesika bu mahlukun Türk vatanına hıyanetini isbat etmek için, yanıbaşımızda müheyya duruyor.”
Sabiha Sertel elbette bu aşağılamaların ve tehditlerin karşısında bunları sineye çekecek ya da köşesine çekilecek biri değildi. Daha Projektör kapatılır kapatılmaz kendi sözünü söyleyebilecek başka mecralar aramaya başlamıştı bile. Bir süre sonra onu da buldu. Zekeriya Sertel’in yeni bir ortaklık sonucu yazmaya başladığı Tan Gazetesi. (BÇ/HK)