1895’te Selanik'te doğan Sabiha Nazmi, sonra Sabiha Zekeriya ve nihayetinde Soyadı Kanunu sonucu Sertel soyadını aldığında yirmi yılı aşan bir süredir yazmaktaydı ve kitap çevirmekteydi. Geçimini yazı yazarak sağlıyordu. Ama ölümüne dek kendisine ait/müstakil bir yazı masası olmadı. Tan Gazetesi çıkarken Moda’daki evlerinde eşi Zekeriya Sertel’in masası vardı. Kendisinin yoktu. Ancak Bakü’de bir masası olabildi. O da kendisine ait bir odada değil, kızı Yıldız Sertel’in odasındaydı ve otobiyografisi Roman Gibi’yi burada yazdı.
1911’de “Osmanlı Cemiyetinde Kadın” makalesi yılın en iyi makalesi ödülünü kazandığında 16 yaşındaydı. 1919’da çıkan Büyük Mecmua’da “Türk Feminizmi”ni ilk kez ismiyle zikreden de yine kendisi oldu. Bu sırada 24 yaşında, evliliğinin dördüncü yılında ve iki yaşında çocuğu olan bir kadındı.
Evliliği de sıra dışıydı. İlk kez Yahudi Dönme cemaatinden bir kadın, cemaat dışında bir evlilik gerçekleştirdi. Tahmin edileceği üzere bu tercihi kendisi yapmıştı. Bu yönüyle Zekeriya Sertel ile evlilikleri İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin yüksek düzeyde ilgisine mazhar oldu.
Dahası mahkemede yargılanan ilk Türk kadın gazetecidir. Üstelik çok fazla bilinmese de Amerika’da Sosyal Hizmetler eğitimi alarak memleketin ilk Sosyal Hizmetler uzmanı vasfını kazandı.
Kocası Zekeriya Sertel iki kez tutuklandı. Her tutuklamanın ardından hem kocasına destek oldu hem çocuklarına baktı hem de birlikte yürüttükleri yayın faaliyetinin aksamaması için yayın yönetmenliği görevini üstlendi. 1945’teki “Tan Baskını” sonrasındaysa ikisi birden tutuklanmıştı.
1930’da İstanbul Belediye Seçimi’nde bağımsız aday oldu. 1932’de Kadıköy’de çocuk yuvası açtı.
Mart 1936’da tek parti koşullarında tek başına Projektör dergisini yayımladı. Dergi, daha ilk sayısı yayımlanır yayımlanmaz yazıları “muzır” olduğu gerekçesiyle İçişleri Bakanlığı tarafından toplatıldı. Bu da yetmedi. İçişleri Bakanlığı yayının geçici olarak kapatılması için Bakanlar Kurulu’na teklif sundu. Bu teklifin kabul edilmesiyle yayın geçici olarak kapatıldı ve bir daha çıkamadı.
Yazdığı yazılar nedeniyle basında sıkça polemiklerle karşı karşıya kaldı. 1937’de dönemin Cumhuriyet gazetesinin hedefindeydi. Bu yazılarda kendisine “Bolşevik Dudu”, “vatan haini” bile dendi. Dönmeliği ve Yahudi kökleri teşhir edildi. Sabiha Sertel yine sözünü esirgemedi ve yazmaktan vazgeçmedi.
Tan Gazetesi’ne ve yurtdışı yayınlara gönderdiği yazılar nedeniyle 1930’ların sonunda İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ile görüşmesi istendi. İstanbul’da İçişleri Bakanı ile görüştü. Bakan, Sabiha Sertel’i yazdıklarından vazgeçirmeye çalıştı ancak başarılı olamadı.
Sabiha Sertel, “Fikre Artık Yeter Tahakkümünüz” başlıklı yazısını yazdığında tarih 5 Kasım 1945’i gösteriyordu, 50 yaşındaydı ve daha Tan Gazetesi’nin bir baskın sonucu talan edilmesi ve yıkıma uğratılmasına neredeyse bir ay vardı.
Türkiye Komünist Partisi üyesiydi. Sürgüne gittikten sonra partiye yardımcı olmak için dört ülke (Fransa, Macaristan, Çekoslovakya, Sovyetler Birliği) değiştirdi.
Sabiha Sertel bütün bunları ve daha birçoklarını bir ömre sığdırdı. Bundan tam 50 yıl önce Bakü’de hayata gözlerini yumdu. Anısı baki kalsın.
Okuyucularla şunu da paylaşalım: Tüm bunları, Sabiha Sertel’in yaşamının, şimdiye kadar çok değinilmedik yönlerini ele alan bir konferans 2 Eylül 2018’de, Pazar günü, tam da Sabiha Sertel’in vefatının 50. yıldönümünde Tarih Vakfı’nda gerçekleştirilecek. Anısına sahip çıkan herkesi orada görmeyi umut ediyoruz. (BÇ/HK)
Not: 2 Eylül'deki konferansa değin Sabiha Sertel'i farklı yazılarla yad edeceğiz.