Toplumun lezbiyen, gey, biseksüel, travesti ve transseksüel (LGBTT) bireylere karşı önyargılarını, aileler de sürdürebiliyor. Birçok devlet tek geçerli aile modelini kadın erkek arasında tanımlıyor. İslam adına konuşanlar eşcinselliğe kolayca 'sapıklık ve günah' diyebiliyor, Kadından ve Aileden Sorumlu bakan 'Eşcinselliğin hastalık olduğunu düşünüyorum' açıklamasını yapabiliyor.
Onur Haftası'nın bu yılki temasını "aile" olarak belirlerken yola çıkış noktaları bunlardı. Başta feministler olmak üzere aileyi zorunluluğa dayanan, iktidar mekanizmalarının ve toplumsal normların en iyi şekilde işlediği kurum olarak eleştiren görüşlere, heteronormatif olmayan bir bakış açısı ekleyerek, başka türlü bir aile anlayışının mümkün olabileceği, dokuz gün boyunca süren etkinliklerde tartışıldı.
Farklı biraradalık modelleri konuşuldu
Panellerin yanı sıra lezbiyen, gey, biseksüel, travesti, transseksüel, interseks ve queer bireylerin kendi aile deneyimlerini paylaştığı performans, forum ve atölyeler, Aile Salonu ile Afrikalı, Transgender ve Gururlu sergisi, tiyatro ve film gösterimleri, aile kavramının basit bir yoksayma ya da koşulsuz kabul üzerinden tartışılamayacak kadar geniş düşünülebileceğini gösterdi.
Etkinliklerin konu başlıkları arasında farklı biraradalıklar ve ütopyalar, sanat, trans örgütlenmesi, din, göç, dünyadan kazanımlar, cinsellik, heteropatriyarkal aileye queer ve feminist eleştiriler, açılma hikayeleri yer aldı.
Lambdaistanbul'un evsahipliğinde gerçekleşen, İstanbul LGBTT, Kaos GL, Pembe Hayat, üniversitelerin lgbtt klüplerinin destekçi ve gönüllüsü olduğu etkinliklerde, Türkiye çapındaki LGBTT dernek ve oluşumlarının katılımı tartışmaların daha geniş çapta sürmesini sağladı.
Göç ve LGBT panelinde Diyarbakır'dan Hevjin LGBTT Oluşumu, Nefret Cinayetleri ve Trans Örgütlenmesi panelinde MorEl Eskişehir, Ankara'dan Pembe Hayat ve seks işçileri derneği Kadın Kapısı'ndan konuşmacılar vardı. Çukurova Eşcinsel İnisiyatifi, İzmir Siyah Pembe Üçgen Derneği'den aktivistler de etkinliklere katıldı.
Trans mücadelesi güçleniyor
Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) İstanbul Milletvekili Sebahat Tuncel, Göç ve LGBT panelinde Kürtlerin yaşadığı yoğun zorunlu göçe değinirken, LGBTT bireylerin yoksulluk ve göçün yol açtığı diğer sorunların yanında ayrımcılıkla da yüzyüze geldiklerini, bu nedenle Kürt hareketinin ve bileşenlerinin eşcinsel ve transseksüllerin varolma mücadelesiyle ortaklaşması gerekliliğinden söz etti.
Nefret Cinayetleri ve Trans Örgütlenmesi panelinde travesti ve transseksüel bireylerin yüzde 90'a yakınının en az bir kez fiziksel ve cinsel şiddete maruz kaldığı ve polisin de şiddet uygulayanlar arasında olduğuna dikkat çekildi. Kabahatlar Kanunu'na dayanarak verilen para cezalarının kalkması, seks işçilerine sendikal ve sosyal güvence tanınması, trans bireylerin beden geçiş sürecinde zorunlu kısırlaştırmayı öngören kanunun düzenlenmesi talepler arasındaydı. İstanbul LGBTT'den Şevval, bu yıl ilk kez gerçekleşen Trans Pride'ın mücadelenin geldiği aşamada umut verdiğini dile getirdi.
Eşcinsel aileleri buluştu
Almanya, Lübnan, Filistin, AmeriBD, Portekiz, İngiltere, İspanya, Fransa, İtalya'dan katılımcılar panellerde ülkelerindeki yasal süreçlerden ve kazanımlardan söz ederken, eşcinsel evlilikte ortak haklar, evlat edinme ve translara yönelik ayrımcılığın gelişmiş ülkelerde de sorunlu bir alan olduğuna değinildi.
LGBTT ebeveynlerinin buluştuğu ve Lambdaistanbul Aile Grubu'nun (LİSTAG), Avrupa'daki dört ülkeden aile örgütleriyle düzenlediği buluşmada da, yasal süreçlerdeki boşluklar konuşuldu, trans bireylerin ailelerin katılımının artmasına vurgu yapıldı ve aile örgütlenmelerinin harekete önemli bir güç kattığına vurgu yapıldı.
Türkiye sanatında eşcinseller
Heteropatriyarkal aileye queer ve feminist yaklaşımlar panelinde ailenin, heterokseksüel evliliğin dışında kan bağı ve zorunluluğa dayanmayan şekilde yeniden ele alınması gerektiği üzerinde duruldu. Arkadaş Z. Özger'in bir şiirinden adını alan "Zeki Müren'i Seviniz" panelindeyse Türkiye bağlamında, sanat yapıtlarında eşcinsellere kurban ve kadına biçilen roller dışına çıkılan örneklerden bahsedildi. (ÖG/BB)
Yürüyüşten önce homofobik ve transfobik saldırı
Onur Yürüyüşü'nden önceki gece Taxim Live adlı barda, bar sahibi ve çalışanların da katıldığı gönüllülere yönelik fiziksel şiddet, ayrımcılığın her an karşımıza çıkabileceğini gösterse de, ertesi günkü kalabalık moralleri yerine getirmeye yetti. İstiklal Caddesi'nde dün (27 Haziran) günü geçen ve 5 bine yakın kişinin katıldığı coşkulu Onur Yürüyüşü, özgürlük ve eşitlik talebinde olan herkesin gökkuşağı bayrağı altında yer bulabildiğini gösteriyor. (ÖG/BB)
* Fotoğraflar: akbaba