İlk haram ürün inanışa göre elmaymış. Helal yemiş yerine haram elmayı yiyen Adem ile yedirten Havva bunun bedelini cennetten kovularak ödediler.
Tabii bu konuda değişik rivayetler de yok değil. Adem ve Havva'nın cennetten sürgüne yolculuk nedeninin çınar yaprağı davası olduğunu ileri sürenler de var.
Neyse haramı cennette bırakıp, yerküredeki helale bakmak gerek.
Helal ürünler dünya gıda pazarında ciddi bir orana ulaştı. Bu ürünlerin İslamiyet'e uygunluğunu tescilleyen kurumlar da oluştu. Belçika'da helal bira üretildi.
Antalya'da bir firma Tayyip Erdoğan'ın "Alkol almayın, üzüm yiyin" tavsiyesinden feyz alarak helal şarap üretti. Türkiye Ortadoğu'ya helal şarap ihracatında önemli bir ivme yakaladı.
Geçen haftaiçi de ABD'li bir firma helal viski üretti. Bu viskiler de Obama'nın memleketinden, Türkiye'ye ve Arap Baharı'na doğru yola çıktı bile.
Bizde helal ürünleri Gıda ve İhtiyaç Maddeleri ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) isimli bir firma tescilliyor.
Helal Dünya Marketleri'nin ilk şubesi Bağcılar Belediye Başkanı Lokman Çağırıcı tarafından, mehter takımının eşliğinde açıldı.
GİMDES başkanı Kami Büyüközer açılışta "Helal marketleri dünyayı bir ağ gibi saracak" dedi. Ne diyelim vallahi helal olsun.Bunların helal bankaları dahi oldu. Faizsiz fakat katkı payları ile çalışan bu bankaların, doların yeşili ile İslam'ın yeşilini nasıl ayrıştırdığını şeytan akla düşürmüyor değil. Buna şapka da çıkarılır, helalinden kadehte kaldırılır.
Bu özet; paranın dini, imanı olmaz yargısını tuz-buz etmiştir. Lidyalılar parayı bulurken bunları hiç olasılık dahilinde değerlendirmemiştir. Ya da işin bu noktaya geleceğini düşünselerdi son anda parayı bulmaktan vazgeçebilirler miydi?
Çünkü para 23 asır sonra helallenmiş bir biçimde kendi inançlarından olmayanların eline geçti. Çok tanrılı Lidya'nın güzel tanrıçası Kibele'nin, şu aralar kemikleri sızlıyordur mutlak.
Sinekten yağ, şapkadan tavşan çıkarma yetenekli bu helalden beslenen sermaye şunu da yaparsa şaşmam: "Ahiret Günü Danışmanlık Merkezleri" pekala kurulabilirler.
Bu merkezlerde müşteriler ahrette sorulacak sorulara hazırlanabilir. Hatta daha ileri gidilip ahret günü soruları inanan kesime el altından verilebilir. Hayatın şifresi ile öbür taraftaki soruların şifresi uyumlulaştırılabilir. Alem Da Vinci'nin şifresi ile uğraşırken, helalinden iş bitirmek gerek.
Hatta memlekette Helal Genel Ev bile kurulabilir. Çok basit, o genelevlerde yeterli sayıda imamın istihdamı gerekecektir. İmamlar dışarıdan gelen müşteriye, birlikte olacakları kadınla birkaç saatliğine muta nikahı kıyarlar.
Alış-veriş sonrası imamlar her iki tarafı helalleştirip, nikahı bozarlar. Yeter ki, iman edilsin, hiç zor değil "Helal Genelev"...
Kendi adıma içeceğimle gurur duydum bir kez daha. Şarap, bira, viski hepsi dejenerasyona uğradı. Ve para için helale teslim oldu. Ama alkolünden bir si si bile ödün vermeyen rakı öyle mi?
Rakı devrimci içki olduğunu, bardak içersinde bembeyaz bir gerçeklik olarak kanıtlamıştır. O yola gelmeyecek ve asla helal rakı üretemeyecekler.
Rakı direnir. Rakı içme adabının ustası Aydın Boysan abimizin şayet çilingir sofrasından kalkabilirse, benden daha bilimsel ve kararlı açılımlar getireceğine inanıyorum.
Rakı cesurdur, cesaret verir. İskoç viskisi, Fransız şarabı, İrlanda birası ve Türk rakısının beden ve beyindeki etkisi test edilecek. Kobay fare getiriliyor içkilerin karşında sofraya oturtuluyor.
İlk gün viski testinde bir kadeh içiyor sızıyor. İkinci gün şarap testinde ikinci kadehte sızıyor. Üçüncü gün bira testinde üçüncü bardakta sızıyor. Dördüncü gün rakı testinde; bir, iki, üç ve en son dördüncü kadehi fon diplediğinde masaya yumruğunu vuruyor ve nara atıyor kobay fare; "Getirin ulan karşıma o kediyi".
Cesaret deyince şu da dikkat çekici. Alkollü içecek haram olduğu, içen cennete gidemeyeceği gibi gerekçelerle bir kesim içmiyor. Diğer taraftan da adabına uydurulmuş yani helalleştirilmiş normda bira, şarap, viski günah işlenmeden içiliyor.
Ahiret için, dünya nimetinden de mahrum kalmıyorlar. Bir kesim ise riske giriyor; cehennemde yanma, huri yüzü görmeme pahasına (Kadınlar lütfen bozulmasın, bunu ben belirlemedim) alkollü içeceği tüketiyor.
Burada da aslında bir eşitsizlik var. Bir tarafta garantici, bu dünyada içkiyi dejenere eden, şişedeki içeriğini boşaltan kesim. Diğer tarafta kulun bildiğini Allah'tan saklamayan, gerekirse bedel ödemeye hazır, kendi içinde tutarlı masa arkadaşları...
Bunun hesabının öbür dünyada da sorulacağı, adaletsiz konumlanışa ahrette de ayna tutulacağı yüksek ihtimaldir.
Ne yapalım? Onlara helal, bize şerefe olsun...
Not: Düşük olasılık ama olur da bir gün rakı helale teslim olursa, son kadehimi Bodrum Belediye Meydanı'nda içip, onunla yoldaşlığa son vermek Neyzen Tevfik'e sözüm olsun... Bu akşam kadehimi Meyhaneler Sokağı'nda hem şehrimiz Neyzen'e ve rakıya kaldıracağım. Bilginize, ilginize sunulur... (AK/NV)