Hafta sonu yeğenimin okulda veli toplantısı vardı. Ablamın işleri olduğundan iş başa düştü ve ilk kez bir veli toplantısına katıldım.
Bu yıl üniversite sınavına girecek olan ve konservatuar müzik bölümünde okumak isteyen yeğenimin derslerinin nasıl olduğunu öğrenmek üzere pazar sabahı okulun yolunu tuttum.
45 kişilik sınıfta sadece 15 kişinin velisi gelmişti
Okulda bizleri velisi olduğumuz öğrencilerin sınıflarına yönlendirdiler. Sıralarda öğrenci gibi oturup yeğenimin arkadaşlarının velileriyle tanıştıktan sonra sohbete koyulmuşken sınıf öğretmeni geldi. Öğretmen önce yoklama yaptı. 45 kişilik sınıfta sadece 15 öğrencinin velisi gelmişti.
Bende ilk etapta çok iyi bir izlenim bırakan öğretmen, velilere çocukları hakkında bilgi verdi. Bir iki öğrencinin dışında sınıfın başarı düzeyi düşük. Öğretmen sonra öğrencilerden şikayetlerini sıraladı.
"15-16 yaşındaki kız öğrenciler etek boylarını okula geldiklerinde kısaltıyorlar. Bu yaşta saçlarını boyatıyorlar, makyaj yapıyorlar, tırnaklarını uzatıp renkli oje sürüyorlar. Bu gençler bu halleriyle adeta 30 yaşında gösteriyorlar.
"Erkekler kravatlarını aşağı çekip gömleklerini pantolonların üstüne çıkartıyorlar. Biz öğretmenler sınıfa girince önce öğrencilerin kılık kıyafetini düzeltiyoruz. Ancak bundan sonra derse başlıyoruz. Teneffüste bir bakıyoruz, yine eski hallerine dönmüşler."
Notu kötü olan velisine toplantı haberi vermiyor!
Öğretmenler asıl "sorunlu" öğrencilerin velilerini bekliyormuş. Bunun nedenini sonra dışarıda öğrencilerden birinin, "notlarım iyi olmasaydı veli toplantısını eve haber vermezdim" deyince anladım. Gençler çözümü bulmuşlar, zaten bozuk morallerini toplantı sonrası evde daha da bozmamak için önlemi böyle almışlar besbelli...
Aslında, dışarıda olmak da öğrencilerin şikayetlerini dinlemek için bir fırsat oldu. Böylece, öğrencinin de öğretmenlerden şikayeti olduğu ortaya çıktı.
Öğrenciler şüphe ve tehditlerden rahatsız
Mesela, öğrenciler bana pek candan gelen sınıf öğretmenini pek sevmiyorlar. Kız öğrencilerden biri başarıyı bile yeterince yaşayamadıklarını anlatırken, öğretmenin en yüksek not olan 5'i alan öğrenciye "sen kesin kopya çektin" dediğini aktardı. Üstelik, öğretmen öğrenciyi suçlayarak, azarlarmış ve seni bak camdan aşağı atarım diyerek tehdit etmekten geri durmamış. Çocukların bu tür davranışlara canı sıkılıyormuş, ben de hak verdim doğrusu.
Özetle öğretmenlerin ve öğrencilerin birbirinden ne kadar şikayetçi olduklarını gördüm. Öğrenciler ne kadar disiplinsizse öğretmenler de bir o kadar disiplinsizdi. Aralarında bir iletişimsizlik her fırsatta kendi gösteriyordu ve karşılıklı sevgi ve saygıdan söz etmek neredeyse imkansızdı.
Bir saatlik toplantı plansızlık yüzünden üç saatte zor bitti
Öğretmenler velilere ders notlarını vermek için plan yapmadan geldiklerinden bir saatlik toplantı üç saatte zor tamamlandı. Bu plansızlık beni çok düşündürdü. İnsan, ister istemez "ders planları var mı acaba" diye soruyor kendi kendine.
Evin tek oğlan çocuğu olması nedeniyle hep şımartılan yeğenimin derslerine gelince pek de iç açıcı değil, hatta vahim olduğunu söylemek bile abartılı olmaz.
Yine de yeğenimi bir kez daha sevdim. Bazı arkadaşları gibi, dersleri pek iyi olmadığı halde bize toplantıyı haber vermezlik etmedi. Bebekliğinden beri onun bu dürüst yanını pek severim.
Aynı dürüstlüğü, açıklığı derslerinin durumuyla ilgili konuşurken de gösterdi: "Konservatuara gitmek için ders çalışmak gerekmiyor."
Zamanın çoğunu gitar ve saz çalarak geçiren yeğenime yanıldığını anlatmaya çalışsak da o bizi dinlemiyor. Yoksa o mu haklı? (Lİ/KÖ)