Müge Anlı’nın 7 Nisan tarihli programını izledim.
Taraflar; yirmi gün önce öldürülmüş genç bir erkeğin acılı anne babasıyla, öldürülen kişiyle cinayet tarihinden bir hafta önce evlenen ve onun kalbinden bıçaklanışına şahit olan yirmi yaşında genç bir kadındı.
Her iki taraf, bir ay evveline kadar başka şehirlerde yaşıyor, hatta birbirlerini tanımıyorlarmış bile…
Öldürülen Mehmet’in annesinin anlatımıyla; on yıldır balıkçılık yaparak kendisinin ve ailesinin geçimini sağlayan oğulları, kimseyle kavga etmeyen; işten eve gelince de mutfağa geçip annesine yardımcı olan, “kız gibi bir çocuk”muş.
Kendilerinin ısrarı ve isteğiyle, evlilik kararı alınmış.
Kızı da, fotoğraf üzerinden görerek beğenmişler. Onun daha önce bir kere evlenip boşandığını biliyorlarmış ama bunu da sorun etmemişler.
Baba diyor ki; “biz gelin değil, kız evlat diye aldık onu” . Nikâhsız düğün A. şehrinde yapılmış ve tekrar M.’ye dönülmüş.
Resmi nikâh da yakın vakitte yapılacakmış. Ancak ne olduysa, otuz yaşındaki Mehmet’le, yirmi yaşındaki Ayşegül -sosyal çevrelerinin aldığı kararla- evlendirileli henüz bir hafta olmuşken, birileri sokak ortasında saldırmış ve talihsiz Mehmet’i kalbinden bıçaklayıp, öldürmüşler.
Hikâye böylesine trajik…
Program ilerledikçe, Ayşegül’ün aslında iki nikâhsız evliliği daha olduğu ortaya çıkıyor. Bu konularda, yayın öncesinde Müge Anlı’ya bilgi vermediği de…
Telefonla katılıyor Ayşegül’ün memleketinden homurtulu erkek ve kadın sesleri… Ayşegül’le annesini suçluyorlar.
Onların evlerine yabancılar da gelirmiş. Ayşegül o kadar soğukkanlı ki…
Edilen onca ağır lafa, aynı emin ifade ve tatlı bir aksanla her seferinde “hayır bu yalan” diyor.
Ama o "yalan yalan" dedikçe, gizlediği büyük yalanları bir bir deşifre oluyor.
Programa katılan Ayşegül’ün annesi o ara fenalaşıp ayrılıyor, Ayşegül ise devam ediyor. Meğer Ayşegül, ilk defa on dört ya da on beş yaşında, baskıyla evlendirilmiş.
Zorla gerdeğe sokulmuş. Kaçıp polise sığınmış. Çocuk yaşta nikâhsız düğün ile evlendirilmeye ve bir erkekle ilişkiye zorlandığı için, Sosyal Hizmetlere verilecekken, pek çok kere olduğu gibi olayı “mahalli”nde çözmüş yetişkinler dünyası ve ailesine geri verilmiş Ayşegül.
Anlatılanlardan yorumluyor Müge Anlı; “Ne yapsın annen? Senin başkalarıyla arkadaşlık kurduğunu öğrenince, hiç olmazsa evlendireyim de yerinde rahat dursun demiştir. Başı bağlansın demiştir.”
İlk başarısız evlendirme girişimi ardından, Ayşegül’ün; “onun evli olduğunu baştan bilmiyordum, bana söylemedi” dediği -ancak kül yutmaz Müge’yi buna inandıramadığı- ikinci ve asıl ilişkisi başlamış.
Kuma götürmüş onu bu sevdiği kişi, kendi annesinin yaşadığı bir eve.
Oradan da, hem erkekten, hem de erkeğin annesinden gördüğü şiddetten dolayı kaçarak polise sığınmış, şikâyetçi olmuş yine “yetişkin”lerden; kendi ifadesiyle “darpları için hep rapor almış” ve ayrılmış bu kişiden, evine dönmüş.
Ancak ayrılmak istediği erkek bir türlü bırakmamış onun peşini.
Ölümle tehdit ediyormuş. O da, başka bir şehirde yaşayan, hiç tanımadığı biriyle evliliğe razı olup ayrılmış, yani muhtemelen bulabildikleri en iyi çareye sığınmak istemişler, anne kız.
Sonrası üstte yazan trajik hikâyeye dönüşmüş.
Ayşegül hayatta ve ayakta kalmak için, kendisini kuşatan yetişkinlerle, onların manevi, fiziksel şiddetleriyle baş edebilmek için yalanlar kurgulamayı öğrenmiş. Çocuk yaşlarından bu yana.
Programda anlatıldığına göre; Mehmet’i öldürdüğü şüphesiyle şu an cezaevinde olan kişi de meğer kendisinden kaçtığı o erkek değil miymiş?
Maskeyle yüzü kapalıymış, ama sesinden tanımış onu. “Seninle hesabımız bitmedi” diye bağırmış çünkü katil.
Polise de böyle vermiş ifadesini Ayşegül.
Müge Anlı çıldırıyor: “Sen madem biliyordun Mehmet’in katil zanlısını, neden kocamın katilini bulun diye katıldın programa?”
Çocuk kadın Ayşegül “polise ifade verdim ama onu dışarıda sanıyordum, şimdi öğrendim cezaevinde olduğunu” diyor.
Müge Anlı onun, programı maksatlı amaçları için kullandığını söylüyor ve Ayşegül’ü; yalancılığıyla başkalarının hayatına felaket getiren kişi olarak uzun uzun takdim ediyor. Hala soğukkanlı Ayşegül. “Bana hakaret ediyorsunuz” diyor. “Ne hakareti kızım. Allah bilir eski sevgilini de sen telefonla çağırmışsındır yanına” diyor.
“Sen aradın onu, böyle değilse nüfustan kaydımı sildiririm.”
Heyecanlanıyor Ayşegül: “tamam o zaman sildireceksin nüfustan kendini, çünkü onu çağırmadım, beni tehdit ediyordu.”
Müge Anlı’ya göre; ne Ayşegül’ün annesi kabahatli Ayşegül kadar, ne de Mehmet’inkiler.
Biri çocuğunu zorla pedofilik erkeklerle cinsel beraberliğe (evliliğe) zorlasa da, diğerleri karşı cinsle daha önce hiç arkadaşlık etmediğini söyledikleri; “oğlumuz kız gibiydi, kimseye zararı olmazdı, eve girer annesine yardım ederdi” diye tanımladıkları çocuklarına baskı yapıp, “dul bir kadın alarak” sorununa (!) çözüm arasalar da…
Ayşegül’e ne ağır sözler… Ayşegül gibisinin tüm evlerden ırak olmasını diliyor Müge Anlı. “Bizim de var gelinimiz” diyor.
“Sen” diyor “kızım ohooo, ben de seni çocuk görüp soruyorum. Bu yaşta kaç adama gitmişsin”.
Ayşegül hesap soracağına; olgunlaşmamış çocuk ruhuna yapılan eziyetlerin, yetişkin erkek ve kadınların şiddetiyle cinsel birlikteliklere zorlanmışlığının, ölüm korkusuyla yaşamanın hesabını soracağına toplumdan; üstüne şeytanlıkla itham edilerek, hatta Mehmet’in öldürülmesinin faili ilan edilerek ayrılıyor programdan.
Ve Mehmet…
Ataerkil kadınların, ataerkil erkeklerin kirli hesaplarının mağduru tüm çocuklar ve gençler. Mehmet öldü.
Onu öldüren kaç kişidir gerçekte? Şiddet üreten erkeklik kültürünün -pek çok kadının da canla başla savunduğu riyakâr ahlak anlayışının- gencecik kurbanları arasına katıldı o da… Ayşegül yalanları sayesinde yaşıyor ama bundan böyle yaşamını sürdürmesinin daha da zorlaşacağı aşikâr.
Küçük bir ilçede, kimileri biliyorken hikâyesini, Müge’nin programından “femme fatale” yaftasıyla çıktı, hem de programı izleyen, tanımadığı milyonlarca kişinin nefretine hedef gösterilerek.
Oysa Mehmet’ten sonra diğer mağdur ve masum olan o’ydu.
Çocukluğundan bu yana defalarca cinsel saldırıya maruz kaldığı anlaşılan genç bir kadına yalan söylediği için ekranda feveran edenler, onunla aynı şekilde sınanmadıkça, Ayşegül’den daha masum ve dürüst olduklarını kanıtlayamazlar.
Ayşegül programdan sonra neler yaptı, bugün ne yapıyor, yarın başka neler yaşayacak?
Çocukların ipini çekmek ne kolay bu ülkede…
Çocuklarını yiyen zorba Satürn’lerin ülkesinde… (HS/EZÖ)