Deniz ve hava ablukası kalkana kadar
İsrail Lübnan üzerinde yedi haftadır sürdürmekte olduğu deniz ve hava ablukasını kaldırıncaya kadar oturma grevine devam edeceklerini bildirmişler.
Nabih Berri grevin gün 24 saat devam edeceğini, kuşatma ve abluka kaldırılana meclis binasında uyuyacaklarını söylemiş.
Berri bizzat kuşatmanın kaldırılmamış olmasının bile ateşkes anlaşmasının ihlali olduğunu söylemiş. Bu arada da İtalyan deniz piyadeleri Sur kentine gelmeye başlamış.
Asker göndermeyi tartışacağına aynısı yapmak!
Ne dersiniz, bizim milletvekilleri asker göndermeyi tartışacaklarına, İsrail'in askerlerini geri çekmek ve ablukayı kaldırmak için hiç bir koşul ileri sürmeye hakkı olmadığını, o askerler oradan çıkmadıkça ve abluka kalkmadıkça ateşkes anlaşmasının hükmü olmadığını açıklayan bir bildiri yayınlasalar, ve kuşatmanın kaldırılması için "oturma grevi" yapan Lübnanlı meslektaşlarını desteklemek için "oturma grevi"ne gitseler ve Birleşmiş Milletler'e üye tüm ülkelerin meclis üyelerini böyle yapmaya çağırsalar daha yerinde olmaz mı?
Daha onurlu bir duruş olmaz mı? Aktif, Bölgenin dertlerine sırt çevirmeyen, kendisini bölgenin dışında değil içinde Gören, edilgen değil etken bir politika olmaz mı?
En azından tam bir küstahlıkla, hiç hakkı olmadığı halde, askerini çekmek için koşul dayatan İsrail'e boyun eğip onun dayattığı koşulları kabul etmekten daha adaletli, daha haysiyetli bir tavır olmaz mı bu?
BM'yi İsrail'in şantajını redde çağırmak
AKP milletvekilleri bunu anlamaz mı? Bu saldırganın şantajına boyun eğmeyi nasıl içlerine sindirirler? Bu katillere boyun eğmektense, çok haklı bir zeminde burunlarını sürtmek, hadlerini ve yerlerini bildirmek, ve dünya meclislerine çağrıda bulunmak daha sağlam bir politika değil midir?
Milletvekilleri, Meclisi ziyaret edecek olan Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Kofi Annan'ı Lübnan Parlamentosu'nun eylemini destekleyen ve tüm dünya meclislerini buna destek vermeye çağıran bir bildiriyle karşılayıp, BM'i İsrail'in şantajını reddetmeye çağırsınlar, oylamayı ertelesinler!
Bu şantaj koşullarında, İsrail'e prim verircesine, direnen Lübnan güçleri cezalandırılırcasına, abluka altında kıvranan Lübnan halkıyla alay edilircesine tezkere tartışılmaz! Abluka tartışılır!
Türkiye Halkı seyirci kalmamak, müdahil diye buna der, başkalarının politikalarını uygulamak ve İsrail'i korumak için bölgeye giden, ipleri başka yerlerde olan birliklere asker katma gösterisine değil...
Adalet ve Kalkınma Partisi milletvekilleri!
Hâlâ kişilikli politika yapma şansınız var! Bunu kullanın! (AB/BA)
* Ayşe Berktay, Barış Girişimi