Yüksek lisans yapıyorum. Meslek edinebilmek ve akademik kariyerimi devam ettirmek için yazık ki ÖSYM'nin yaptığı sınavlara girmek durumundayım. Bu sınav sisteminde eleştirilecek çok şey var, hatta ağlanacak hallerdeyiz elbette. Bu büyük çaresizliğin içinde küçük, çoğuna göre de önemsiz bir olayı paylaşmak istiyorum. Çünkü ben ve benim gibi sınava giren onbinlerce kişinin yaşadığı can sıkıcı bir rutin oldu artık bu.
Başıma geleni anlatmaya başlamadan önce ÖSYM'nin koyduğu ve sınavın kendisinden daha zor olan yönerge maddesini hatırlatayım;
"Sınavların yapıldığı binalara girişte adayların ve sınav görevlilerinin üstleri emniyet görevlileri tarafından elle eve dedektörle aranacak; çanta, saat, cüzdan, cep telefonu, kulaklık, kablosuz iletişimi sağlayan Bluetooth vb. Cihazlar, her türlü elektronik/mekanik cihaz, yüzük (alyans hariç), kolye, küpe, bilezik, broş vb. takı ve anahtar, metal para gibi metal içerikli eşyalar ile sınav binasına kesinlikle girilmeyecek ve hiçbir eşya emanate alınmayacaktır. Bu nedenle yukarıda belirtilen türdeki eşyalarınızı sınava gireceğiniz binaya getirmeyiniz."
Alyans hariç hiçbir metal içerikli eşya binaya alınmayacak. Bir insan tek başına yaşıyorsa evinin anahtarını ne yapacağını düşünen yok. Varsın olsun alyansları koruyalım da aileler bir sınav yüzünden yıkılmasın aman! Oysa sınava giderken ve sonra sınav çıkışında evine dönerken dolmuş şoförüne ya da belediye otobüsü şoförüne "üzerimde para yok, çünkü yasak" diyerek sınav giriş belgelerimizi göstermek bir işe yaramıyor ama...
ÖSYM'nin güvenlik paranoyasını böyle absürt boyutlara taşımasına katlanmak çok zor.
Anlatacakların 20 Mayıs 2012 Pazar günü girdiğim Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı'nda (KPSD) başıma geldi.
Peki bu güvenlik paranoyasından girişimci olarak faydalananlara ne demeli?
Sınava girilen okulların bahçesine tezgah açıp adam başı iki lira karşılığı emanet alanlar var. "Sizin ne hakkınıza bu kuraldan rant sağlamak" diye itiraz ettiğimde aldığım yanıt şu: "Öyle hocam".
Polisin beni anahtarımla içeri almaması görev icabı oldu diyelim hadi; peki ya okul müdürünün "Efendim yüksek okul mezunusunuz değil mi? Bakın burada ne yazıyor'" diye genelgeyi bana okutmaya kalkışmasına ne demeli...
Ve bunun üzerine "Bu anahtarı bedava emanet edebileceğim bir yer talep ediyorum" dediğimde okul müdürünün "Bakın ÖSYM sizi de, bizi de zor durumda bırakıyor. Şurada emanete bırakın işte'' diye bana iki liraları topladıkça yüzünde güller açan okul görevlisini göstermesi...
Kimisi para ödünç vermek istedi bana emanetimi verebileyim diye. Benim derdim her ÖSYM sınavında birilerinin haksız kazanç sağlaması, basit bir soruna insani bir çözüm üretilmemesi, tabiri mazur görün insanların "enayi yerine konulması"; iki lira değil.
Ülke çapında yapılan sınavların sorularının bile dağıtıldığı bir toplumda, bu sınav düzenine, uygulanan "güvenlik" uygulamalarına insanlar isyansız ben ise şaşkın, kalakaldık öylece... (MA/HK)