4. Uluslararası Homofobi Karşıtı buluşma, dün Ankara'da geleneksel yürüyüşle son bulur ve herkes buluşmadan memnun ayrılmak isterken Konur Sokak'ta genç bir erkek bağırıyordu.
Elinde bıçak olan bu erkek iki kadına küfrediyor, ölümle tehdit ediyordu.
"Namussuzlar" diyen erkeği, sokaktaki Papağan Kebap salonu işletenleri içeri aldılar.
Benim hem şahit hem de dahil olduğum kadın kalabalığın içinde meselenin özünü olayı yaşayan kadınlardan biri anlattı: Onların iddiasına göre bu erkek bir tacizci.
"Cuma gecesi dört kadın, eğlenmek için gittiğimiz Eski Yeni adlı bardan tanıştığımız bu erkekle döndük. Ancak kendisi evimize girdiğinde bize penisini gösterdi, taciz etti. Bu olayın üzerine kendisini evden zorla attık. Ertesi gün de yaptığının yanına kar kalmasını istemediğimiz için robot resmini çizip müdavimi olduğu bara asmaya çalıştık."
Hatta bu yüzden KAOS GL, aynı barda yapmayı planladığı partiden bu taciz mevzusu yüzünden vazgeçiyor.
"İşte bugün yürüyüşten dağılırken o erkekle karşılaştık. Bizi görünce küfretmeye başladı. Birimize yumruk attı. Bıçak çekti."
Bundan sonrasına artık ben tanık oluyorum.
Çoğu kadınlardan oluşan yaklaşık 15 kişi kebapçının içinde bekleyen tacizci için ne yapacaklarını planlamaya başlıyor, diğer yandan fotoğrafını çekmeye çalışıyorlar.
Tacize maruz kalan kadınlardan biri "Ben polis çağırmam, bir de onların şiddetine maruz kalamam" diyor.
İçimden ona hak veriyorum. Benim de başıma gelmişti. Yıllar evvel Gülhane'de bir erkek elle tacizde bulunmuş, onu şikayet ettiğim polisler ısrarla şikayetçi olmamam konusunda beni ikna etmeye çalışmış ve sonuç olarak uzun süre dil döktükten sonra şikayetçi olmamıştım.
Halbuki şikayeti ciddiye almayan polis hakkında da şikayetçi olunabileceğini sonradan öğrenmiştim. Ama insanı yine mağdur eden bir süreci göze alarak şikayetin peşine düşmek öyle kolay olmasa gerek.
Aramızda bir de avukat vardı. Kebap salonu işletenleri kapının önünden ayrılmamızı, mekanı terk etmemizi istiyorlardı.
Tipik erkek dayanışmasına, avukat "İçerideki suçluyu koruyarak siz de suça ortak oluyorsunuz" diye çıkıştıysa da işletmeciler oralı olmadı.
Sonunda topluca müşteri gibi kebap salonuna girip masalara oturduk, sipariş vereceğimizi söyledik.
Erkek de içerideydi, robot resmini görmüş, bu yüzden çok kızmış, nasıl olur da rencide edilirmiş, onun suçu yokmuş.
Açıkçası yaptığının taciz değil "hak" olduğundan o kadar emindi ki kadınların yaptıklarına anlam veremiyor, haksızlığa uğramışçasına isyan ediyordu. En ufak bir suçluluk belirtisi, yüz kızarması yoktu.
Bu arada kadınlar ne yapacağını düşünürlerken içeri giren başka erkekler mekan sahiplerine "O tacizciyi korumayın, yoksa sadece o değil siz de bitersiniz mekanınız da biter" dediler.
Kadınlardan biri çıkıp "Lütfen kadınlardan bağımsız erkekler hareket etmesin" diye uyarıda bulununca erkekler geri çekildi.
Sonunda mekan sahipleri kadınları polis çağırmakla tehdit ederken kadınlar bunun iyi bir fikir olduğuna kanaat getirdiler. Kadınlar kapı önüne çıktığında polis de gelmişti.
Hep birlikte Çankaya Emniyet Müdürlüğüne gidildi.
Yaklaşık sekiz kişi Savcılığa erkek hakkında "taciz, ölümle tehdit, darp" nedeniyle şikayetçi oldular. Erkek de oradaki tüm kalabalıktan şikayetçi olmuş. Anlatılanlara göre şikayet gerekçesi rencide edilmesiymiş.
Bu örnek olayda tacize maruz kalanların feminist olmaları, bir feminist avukatın ve feminist duyarlılığı olan haklarını bilen bir kadın topluluğunun olay mahallinde olması işe yaradı mı bilinmez ama bence belki de en çok geceleri sokakta olmalarının "tehlike" sayıldığı kadınların yalnız yaşadıkları taciz, cinsel şiddet süreçlerinin üstünün bir şekilde kapatıldığı malumumuz.
Açıkçası kamusal alanda bıçak çekmekten, hakaret ve ölümle tehdit etmekten çekinmeyen bu erkeğin kadınların evini, adresini biliyor olması da korkutucu geldi bana.
Diğer yandan kendisine bu kadar güvenmesinin nedeninin o gece eve davet edilmesi olduğu aşikardı, sadece o böyle düşünse neyse de polisinden etraftaki kalabalığa, işletme sahiplerine herkesin kuşkusu aynıydı.
Oysaki bence tek doğru vardı kuşkuya yer bırakmayan "Hayır"ın anlamı "hayır"dı. (EZÖ)