Sabah Gazetesi’nden Yüksel Aytuğ 11 Haziran 2008 tarihli köşesinde, haber programı yapımcısı ve sunucusu Kadir Çelik’in televizyon programının bu haftaki bölümünde yayınlanacak “çok hassas bir konu”nun tanıtımını yapmış.
Yüksel Aytuğ ve yazıya cevapladığı bir soruyla katkıda bulunan Çelik’in militer-pornografik dilinden ayıklamaya çalışıp anladığımız kadarıyla hikaye şöyle:
Zorunlu askerlik hizmetini Güneydoğu’da savaşan bir timde komutan yardımcısı olarak yapan, TSK askeri S.D. , terhis olduktan sonra transseksüel kimliğini benimsemiş ve birlikte askerlik yaptığı kişiyle -isminin kısaltması yazıda geçmiyor- evlenmiş.
Militer-pornografik dil...
S.D.’nin hikayesi belli başlı bütün İnternet haber siteleri tarafından Aytuğ’un haberi kaynak gösterilerek yayınlanmaya başlandı. Hepsi Aytuğ ve Çelik’in militer-pornografik diline ortak oldu. Hemen hepsi “Kadın oldu, Asker Arkadaşıyla Evlendi” başlığının maço kahvehane kahkahasına ortak. Hepsi Kadir Çelik’in “eşiyle birlikte askerde çektirdiği fotoğrafları yatak odasında başucundan ayırmıyor ve zaman zaman kocasıyla birlikte fotoğraflara bakıp, askerlik günlerini yad ediyor” cümlesiyle açık ettiği "üniforma fetişi" konusundaki hakimiyetin örtük iç gıcıklamalarına tav olmuş.
Bu medya ağzı Türkiye’de LGBTT bireylerin aşina olduğu bir ağız. Ana akım medyada "travesti dehşeti"nden, "ters ilişki teklif etti öldürdüm"den fırsat kaldıkça örtük bir şehvetin kömürlüğüne indiriliyoruz; elma şekerimiz de magazin sayfalarında, programlarında gözükmek. Tüm bunlara alışkınız da bu haberde yeni bir kimlik önerisiyle karşımıza çıkıyorlar: "Her LGBTT Asker Doğar!"
Mevzubahis vatan olduğunda "manidar gülüşleri"ni bıyıklarının altına bastırıp "manalı bakışları"nı vatanın kahramanlık ufkunda sabitliyorlar: "O aslan gibi bir askerdi", “Bu kişi, ameliyatla kadın olmadan önce gidip, Güneydoğu'da aslanlar gibi çarpışmış. Asıl, vatan için çarpışmaktan korkanlar deşifre edilmeli, onlar utanmalı..."
Sahi bu son cümleyle kimler kastediliyor?
29 Mayıs 2008 tarihinde hakkında kapatma kararı çıkan ve kapatılmasına neden olan tüzük maddesinde “LGBTT bireylerin toplumsal barışın gelişmesine katkıda bulunabilmelerine destek olmak” tan bahseden, savaşa karşı barışçı tutumunu çeşitli eylem ve desteklerle ifade eden Lambdaistanbul mu?
Utanmıyoruz...
Türkiye’nin dört bir tarafında, aynı değerleri benimsemiş diğer LGBTT örgütlenmeler mi? Geçtiğimiz aylarda yaptığı cesur ve güzel çıkışla barışın sesini yükselten Bülent Ersoy mu? Utansınlar diye kastedilenler savaşın, nefretin, baskının, zulmün karşısında barışçıl, özgürlükçü bir varoluşa inanan tüm LGBTT bireyler mi?
Biz utanmıyoruz, hiç utanmadık. Bu toplumu kin, düşmanlık, nefret, sefalet bataklığında tutmaya çalışan değerlere asla sırtımızı dayamadık. Biz LGBTT bireyler, bundan sonra da özgürlükçü değerleri benimseyip, toplumsal barış, huzur ve refahın gelişmesi için sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz.
Varoluşumuzu gerçekleştirmek için ikiyüzlü bir toplumsal kabulün rahatlığına gönül indirecek değiliz. Çünkü 400 yıl önce dillendirildiği üzere varolmak için düşünmenin şart olduğunu biliyoruz; savaşmanın değil. (GÜ/NZ)
* Gencay Ünsalan, Lambdaistanbul gönüllüsü