İsrailli Musevilerin yüzde 90’dan fazlası, Gazze Savaşı’nı destekliyor. Bunun temel nedeni Hamas’ın roket kullanması ve yeraltı tünellerini kullanarak İsrailli sivilleri öldürme ve kaçırma girişimlerinde bulunması.
Ne yazık ki İsrailli Museviler manevi bir körlük içindeler ve bu durum, Hamas’ın yaptıklarını kınamamak kadar fena. İsrailli insan hakları topluluğu olarak biz, İsrailli ya da Filistinli sivillerin hedef alınmasını ya da zarar görmesini kınıyoruz. İsrail’in kendini savunma hakkı olduğuna inanıyorum; yalnız kırmızı çizgilere riayet etmek gerekir. Ayrıca, İsrailli bir haham olarak, açık ve net olarak söylemeliyim: ülkemin Filistinli sivillerin öldürülmesine karşı tutumu, gerçekten tedirgin edici.
“Aklı başında” bir orta yol bulunmasını gerektiğini söyleyenlerimiz vatan hainliğiyle suçlanıyor. Ben hem, Hamas’ın taktiklerini eleştirmeyenler tarafından, hem de “İsrailli askerleri sırtlarından vurduğumu” söyleyenler tarafından suçlanıyorum. Çoğu İsraillinin önceliği öldürülmemek, ancak başkalarını öldürmeyi de istemiyor. Peki o zaman, neden, İsrail, Gazzeli sivillerin bu kadar çok ölmesine, yaralanmasına ve evsiz kalmasına neden oluyor?
İsrailliler, savaşa koşulsuz destek ile, Gazzeli sivillerin zarar görmemesi istekleri arasında bir ikilem yaşıyor. Masum insanların ölümüne üzüldüklerini ama bunun Hamas’ın suçu olduğunu söylüyorlar. “Onlar başlattı,” diyorlar, “Kendi halklarını canlı zırh olarak kullanıyorlar”.
Gerçekten, birçok İsrailli, Hamas’a oy vermiş olan Filistinlilerin meşru hedefler olduğunu söylemeye başladı. Ne yazık ki, bazı hahamlar bile, bu gerekçesiz sivil-militan denklemini, Tanrı’nın adını kirleterek, onaylıyor.
Şu örnekleri ele alalım: Haham Dov Lior, Batı Şeria’da yaşayan bir ruhani lider, iki hafta önce, İncil’deki Yahudi olmayan Kenanlılar, kız kardeşlerine tecavüz ettiğinde, Şimon ve Levi’nin katliamını örnek göstererek; İsrailli komutanların, Filistinli sivilleri cezalandırabileceğini ve Gazze’yi tamamen yok edebileceğini yazdı. Ancak, Haham Lior, İncil’deki aynı hikayede, Şimon ve Levi’nin atası ve velisi olan Yakup’un, “Onların silahları ve araçları yasasızlık... öfkesi şiddetli ve öcü sınırsız olanlar lanetlensin” diyerek azarladığından hiç bahsetmiyor.
Bir başka popüler haham, Shlomo Aviner, yakın bir zamanda Facebook sayfasında, normalde bir başkasının günahı için bir Arap’ı cezalandırmanın yanlış olduğunu söyledi ama ikinci dünya savaşı sırasında müttefik devletlerin Berlin’i bombaladığını hatırlatarak, “savaş savaştır” dedi. Teoride, İsrailli askerlerin sivilleri tehlikeye atmaktan kaçınması gerektiğini söylüyor. Ancak “teröristler sivillerin arasında saklandığında” işler değişiyor.
Ya da, Filistinli çocuk, Mohammed Abu-Khadir’i (ruhu şadolsun) öldürmüş olanlar, İsrail eski Başbakanı, Yitzhak Rabin’in (ruhu şadolsun), katilinden daha iğrençtir diyen Haham Yisrael Rosen’i düşünün. Rosen aynı zamanda 1. Yüzyıldaki Tevrat yorumcusu Rashi’den, düşmanı ölene kadar aç bırakma konusunda alıntı yapıyor ve Gazzeliler Hamas’a karşı çıkana kadar onlara acı çektirmek gerektiğini savunuyor. Kendi askerlerimizi riske etmektense, sivillerin zarar görmesi iyidir. Hamas’la onların savaştığı gibi savaşmalıyız.
yi ki bazı İsrailli Museviler, bu ifadelere karşı tepki içeren yazılar yazdılar.
Eğer bu hahamların bir etkisi olmasaydı, cevap vermenin bir aciliyeti olmayacaktı. Ancak etkileri oluyor, bu halde bizim de konuşmamız gerekiyor. Mesela 2008-2009 yılları arasındaki Gazze Savaşı’nda, ordunun hahamları, askerlere, öç almayı ve acımasızlığı öven kitapçıklar dağıttılar. Benim üyesi olduğum, İnsan Hakları için Hahamlar örgütü, bu tutuma karşı oluşan halk tepkisinin önemli bir parçasıydı.
Üyelerimizden biri, Haham Yehiel Grenimann, basitçe Gazzeli sivilleri öldürmek için çağrı yapmanın Tanrı’nın adına saygısızlık olduğunu söyledi. Eski Baş Haham Kook’un Musevi yasalarının, asla “doğal ölümün” karşısında duracak şekilde değiştirilmemesi gerektiğini söylediğini hatırlattı. Grenimann ayrıca, tarih boyunca çok acı çekmiş olan biz Yahudilerin “bu gibi fikirleri ifade edemeyeceğimizi” söyledi. “Tag Meir” koalisyonunun parçası olarak, insanların İsrail’in baş hahamlarına, Yahudiliğe yapılan bu saygısızlıkları kınamalarını talep eden, yazılar yazmalarını istedik. Bizim örgütümüze benzeyen Amerikalı bir hahamlar topluluğu olan Truah’daki arkadaşlarımız, benzer bir açıklama yayınladılar.
Gazzeli sivillerle dair radikal görüşlerini haklı çıkarmak için Haham Yisrael Rosen, haham mütearifesini tekrar ediyor: “Eğer biri sizi öldürmeye geliyorsa, daha erken davranın ve onları önce siz öldürün”. Aynı iddia önemli bir Yahudi kutsal kitabı olan Talmud’da da var ve okula giden bütün Musevi İsrailli çocuklar bu ifadeyi biliyor. Ancak çok azı devamında ne geldiğini biliyor: Talmud Rodef’i, yani bir başkasını öldürme amacında olan kişiyi, öldürmemizi söylüyor; ancak yalnızca ölümden başka bir seçenek kalmadığında... Kişi başka bir yol varken rodef’i öldürdüğünde, kendisi katil olmuş oluyor.
Biz İsrailliler bir zamanlar “Purity of Arms” (Silahların Saflığı) kavramına inanıyorduk. Bunun faturası büyük oldu, çünkü sivilleri öldürmektense birçok asker öldü. Bugün birçok insan bu kavramın Yahudilere ilişkin olmadığını söylüyor. Ancak Talmud’da bir sonraki hikaye, bir adamın hahamlardan birine, köyündeki güçlü adamın, kendisini, o olmazsa başka birini öldüreceğini söylerse, ne yapılması gerektiğini sorduğundan bahsediyor. Hahamın kendini korumayı önermesi mümkün, ancak masum olan üçüncü kişi konusunda “Öldürmektense, bırak seni öldürsünler. Senin kanının diğerinden daha kırmızı olduğunu kim söyleyebilir” diyor.
Talmud’un bir bölümü, (Sanhedrin 72a-74a), en meşru askeri amaçlar için bile üç soru soruyor:
- Bu yöntem amaca ulaşmayı sağlayacak mı?
- Bu amaca ulaşmanın daha az zarar verecek bir yolu var mı?
- Savaşın dışındakileri hedef alıyor muyuz?
İnsan Hakları için Hahamlar, aynı zamanda şiddetin şiddet çektiğini (Pirkei Avot 2) söyleyen ve “ertelenmiş adalet reddedilmiş adalettir” (Ibid. 5.) diyen Yahudi kaynaklarını dile getiriyorlar. Adaletsizlik şiddeti haklı çıkarmaz, ancak açıklanmasına yardım eder.
Ciddi ölçüde daha fazla gücü olan taraf olarak savaştıktan sonra, Gazze’nin işgalinin ve kuşatmasının sonlanmasının şiddet döngüsünü kırıp kırmayacağını sormamız gerekiyor.
İnsan Hakları için Hahamlar, yakın zamanda, İncil’deki İbrahim’in Tanrı ile Sodom ve Gomore’yi yok etme tartışmasında, insanlarının kötücül olduğunu söyleyen bir alıntıyı kopyalayarak büyük bir Facebook tartışması başlattı. İbrahim, gelecek olan yıkımdan rahatsızlık duyar ve Tanrı’ya, “Kötünün yanında iyiyi de yok edecek misin” diye sorar (İncil 18:23). Tanrı en az on iyi insan varsa, şehirleri koruyacağını söyler, ancak hiç kimse bulunamadığı için, Tanrı yıkımı gerçekleştirir. Tanrı, İbrahim’in ahlaki akıl yürütmesini, sorgulamasını ve şefkatini ölçmek için, onunla tartışmasını istemiştir.
Hamas roketleri düşerken, İsrail, kendi sivillerimizi korumak için, Gazze’de kaç sivili tehlikeye atacağına karar vermeli; her durumda kaybediyoruz. Ya bir tarafta, ya her iki tarafta geride kalıp yas tutanlar olacak. Açık ve basit çözümler olmasa da İbrahim gibi daha çok insana ihtiyacımız var. Ordu kumandanlarımız ve bakanlarımızı, güç kullanımı ve kısıtlamaları konusunda kamusal tartışmalara davet eden daha çok insana ihtiyacımız var.
Hahamlar savaş mantığını destekleyen amigolar olmamalıdır. Tersine, suçlular ile beraber yanmamaları için, her iki taraftaki masumların hakkını savunmalıyız. İbrahim gibi iktidardaki kişilerle ısrarla tartışmalıyız. (AA/HK)
Kaynak: OpenDemocracy
Arik Ascherman, İnsan Hakları için Hahamlar oluşumunun başkanı. |