Türkiye'de LGBT hareketi son yıllarda ne kadar görünürlük kazanmış, mücadelesini yükseltmiş olsa da homofobik, transfobik nefretle maalesef sık sık karşılaşıyoruz.
Nefret kimi zaman bir bakanın, bir siyasetçinin, kimi zaman da bir sanatçının, bir yazarın, bir gazetecinin kaleminden, ağzından dökülebiliyor.
Dün de gazetelerde "Deniz'in arkadaşlarının" ağzından dökülen nefreti okuduk, üzüldük.
Ne oldu?
Bülent Ersoy "Deniz'i tanırdım, arkadaşımdı, çok severdim" dedi. "Bir keresinde bana gazoz ısmarladı, ben de ona şarkı söyledim" dedi.
Kimseye çok inandırıcı gelmediğinden olsa gerek, sonrasında Deniz Gezmiş'in arkadaşları arandı bu bilgiyi doğrulatmak için. Bazı gazeteler "Ersoy'un 'Gezmiş' iddiasına ateş püskürdüler" diye verdi alınan yanıtları, bazıları "Gezmiş, Ersoy dinler miydi?" diye.
Peki ne oldu? Bülent Ersoy'un "düşük karakterli olduğu", "Deniz'in 'bu tür' insanların gittiği yerlere gitmediği, 'bu insanlardan' nefret ettiği" söylendi.
Gezmiş'in böyle "ahlaksızlıklara" bulaşmadığını kanıtlamak için Gezmiş ile Ersoy'un yaş farkları, hatta bir kişinin kaç gazoz içebileceği bile hesaplandı. ("Bir de 3 tane gazoz aldı demiş, bir kişiye 3 tane gazoz niye alırsın?"). " Bir tek 'gazoza ilaç attı' dememiş, o kalmış, çok ayıp" dendi.
Ersoy'un, Gezmiş'i tanıyıp tanımıyor olmasının bu tartışmalardan sonra pek de bir önemi kalmadı.
"Ayıp" olan neydi?
"Ayıp" olan Ersoy'a verilen cevaplardı.
"Ayıp" olan, 68 kuşağının gençlik liderlerlerinden "Bu kadın kılığındaki erkeğe ya da erkek kılığındaki kadına lanet olsun diyorum", "Yalan söylemesin yoksa Deniz'in arkadaşları onu cezalandırır" sözlerinin çıkmasıydı.
Bozkurt Nuhoğlu, bu ifadeleri kullanırken "Deniz'in bütün düşüncesi devrimdi" diye giriyor cümleye. Bu nedenle "bu tür" insanlarla işi olmayacağını anlatıyor.
Buna karşılık, trans hakları aktivisti Buse Kılıçkaya da "Bu, bir insanın devrimi nasıl algıladığıyla alakalı" diyor, "Benim için, üstümdeki pantalonu çıkarıp eteği giyip ben buradayım diyebilmek en büyük devrimdir..."
Bir diğer LGBT (Lezbiyen, Gey, Bisksüel, Trans) hakları aktivisti, sanatçı Aykan Safoğlu, bir gazoz içtiğini iddia edene lanet etmenin, hatta buradan çıkışla trans bir bireyin özlük haklarına hakaret etmenin solu ne kadar sorunlu bir noktaya götürebileceğini hatırlatarak "Sayın Nuhoğlu, Deniz Gezmiş'i katledenlere lanet etsin" diyor.
Pembe Hayat'tan Kemal Ördek de "Bunu kendini solcu addeden bir kişiden duymak manidar. Çünkü eleştirdikleri grupların söylemleriyle hareket ediyor" diyor, bu tehditkar lafların hedef gösterme anlamına geldiğini belirtiyor.
Gerçekten de İdris Naim Şahin'in herkesi terörist ilan ettiği konuşmasındaki eşcinsellere ilişkin sözlerini hatırlatıyor Ersoy'a verilen cevaplar.
Kemal Ördek önemli bir noktaya daha dikkat çekiyor. "68 kuşağından önemli bir ismin bunu dile getirmiş olması üzücü. Dünyada 68 kuşağı cinsel özgürlüklerden, feminist hareketten, LGBT özgürleşmesinden bahsediyorlardı. Ama şimdi Bülent Ersoy üzerinden bir takım devrimci gençlik liderlerinin bunun tam tersi söylem ürettiğini görüyoruz" diyor.
Son günlerde gündeme gelen bu tartışmaya rağmen, sol harekette geçmişten kalan maço söylemin kırılmaya başladığını, bir kısmın LGBT mücadelesine omuz verdiğini biliyoruz.
LGBT hareketinin, 1 Mayıs'larda, Tekel eylemlerinde, insan halkarı davalarında, her seferinde kendi bayrakları ve pankartlarıyla alanlarda olduklarını, dayanışmalarını eksik etmediklerini de biliyoruz.
Artık sadece bir kısmın değil, herkesin cinsel yönelimlere saygı göstermesi, buna dayalı nefret söylemlerini yeniden üretmemeye dikkat etmesi gerekiyor.
Çünkü homofobinin, transfobinin, bifobinin sağı solu yok, her yerden çıkabiliyor. (ÇT)