34 hafta süren yerel Lig maratonu ardından 2002 Dünya kupası ardından 6 yıl sonra yine bir uluslararası turnuvada boy göstermeye hazırlanan Türkiye Milli takımı Avrupa şampiyonası hazırlıklarını son sürat sürdürüyor.
İlk kez 1996 yılında İngiltere'de Fatih Terim teknik direktörlüğünde iştirak edilmiş olan ve ilk turda veda edilen Avrupa Şampiyonası turnuvalarında , Belçika ve Hollanda ortak organizasyonuna sahne olan 2000 yılında Mustafa Denizli'nin yönetiminde gelen çeyrek final başarısının ardından bu kez İsviçre-Avusturya ortak organizasyonu ile düzenlenecek finallere 7 Haziran günü grubun favorisi olarak gösterilen Portekiz maçı ile başlanılacak.
Sırası ile 11 Haziran günü ev sahiplerinden İsviçre ile 15 Haziran günü de Çek Cumhuriyeti ile karşılaşacak olan milli takımın turnuvadaki ilk hedefinin gruplardan çıkmak olması gerekiyor .
Kadro üzerine tartışmalar
Şu sıralar her büyük uluslararası turnuva öncesi olduğu gibi teknik direktör Terim tarafından açıklanmış olan Milli Takım kadrosunun tartışıldığı günleri yaşıyoruz . Bir çok sporsever ve futbol ailesi içerisindeki bir çok kişi Terim'in açıkladığı milli takım kadrosunun ne kadar doğru bir kadro olduğu üzerine fikir beyan etmekte.
Öyle ki bu kadro yapısı ile ilk hedef olarak gösterilen gruplardan çıkma başarısının bile gösterilemeyeceği sıklıkla dile getirilir oldu. Esasında bu tartışmaları yapmadan önce teknik direktörün turnuva boyunca sergilemeyi düşündüğü oyun planı üzerinde bir fikir jimnastiği yapmak gerekir .
Nasıl bir oyun tarzı?
Milli takımın finaller boyunca ortaya koyacağı oyun şablonu konusunda kamuoyu olarak hâlâ net bir fikir sahibi olunduğu söylenemez . Teknik direktörün verdiği röportajlarda belirttiği gibi yerden ve ayağa kısa paslarla, alan daraltarak oynanacak bir oyun şablonunu turnuva öncesi yapılan ilk prova olan Slovakya karşısında henüz tecrübe edemediğimiz çok açık .
Önümüzdeki bu 2 haftalık süreçteki çalışmalar sonrası zaten Terim'in günümüz futboluna uygun olduğu iddia edildiği gibi rakibe göre oynanacak oyuna uygun bir kadro mu, yoksa milli takımın özelliklerini rakibe kabul ettirebilecek bir kadro mu seçtiği ve bu kadroya uygun bir oyun anlayışını mı yansıtmayı planladığı soruları yeşil sahada cevap bulacak.
Kadro üzerine eleştiriler
Yine de türlü oyun şablonları ve varyasyonları bir kenara bırakacak olursak kadro seçimi konusuna bir kaç eleştiri getirmemek en azından yerel lig sezonu boyunca gösterdikleri emek ve performans ile takımlarına büyük katkı sağlamış olan ve Haziran ayı boyunca milli takımı bizler gibi televizyon başından seyretmek zorunda kalacak olan Mehmet Yıldız, Mehmet Topuz ve Ümit Karan gibi futbolculara haksızlık olacaktır .
Mevcut kadroya bakıldığında Terim'in kadro seçimi konusunda özellikle 3 büyükler olarak dile getirilen İstanbul klüpleri arasındaki dengeyi gözetmek zorunda olduğunu hissettirmesini, sporseverler bir mesaj olarak algılamış ve bir kenara not etmiş durumdalar . Hak edenin formayı giyemediğinin hissedildiği bir ortamda, umulan ve arzu edilen başarıya ulaşmada zorluklar çıkması kaçınılmaz olacaktır.
Temenniler
Tüm bu eleştirilere rağmen başarı da en büyük payeyi yine bu teknik direktör ve futbolculara verecek olan bizler, arzu edilmeyen bir başarısızlığının sebeplerini de onunla yüzleşmeden önce dile getirmek ile yükümlüyüz.
Hak edenin formayı üstüne geçiremediğinin hissedildiği ortamlarda başarıya ulaşmanın zorluğundan bahsetmiştik, temennimiz odur ki , Türkiye Milli futbol takımı Haziran ayında tüm bu zorlukları bertaraf ederek başarılı bir turnuva geçirir ve elde edebileceği en yüksek dereceye ulaşır. Başarı dileklerimiz her zaman onlarla beraber... (MYÖ/EZÖ)