Yüzü koyun yatırılıp arkadan kelepçelenen 15-20 kişi… “Ne yaptı lan size bu devlet?” diye bağıran bir barbar. Hakkari Yüksekova’da özel harekat timlerinin bir şantiyeye yaptığı baskında gözaltına aldığı inşaat işçilerine yaptığı bu “özel muameleyi” izledik.
Bir özel harekat timi elinde kamerayla yüzüstü yatırılmış elleri arkadan bağlı işçilere “Ne yaptı lan size bu devlet? Hepinizi tanıyorum ben. Kim ki hainlik yapıyor karşılığını görecek. Türk’ün gücünü göreceksiniz” diye bağırıp tehditler savuruyor.
Vatanı, hepsi ‘hain olan Kürt’ vatandaşlarından korumak için birinci dereceden sorumluluk hisseden bu özel tim canhıraş bağırıyor “Ne yaptı lan size bu devlet?” *
Devlet bize ne yaptı?
Her birimizin kişisel tarihi devletin bize ne yaptığının yanıtlarıyla dolu. 40 yaşındayım ve her bir yıl için devletin bize ne yaptığını sayfalarca anlatabilirim. Ama ben kısa bir özet geçeyim…
Bakalım devlet bize ne yapmış…
1 Mayıs 1977’de 33 kişi Taksim Meydanında öldürüldüğünde 2 yaşındaydım. Nergizin bir çiçek adını olduğunu sonradan öğrendim.
Üç yaşındaydım Maraş’ta Aleviler katledildi. Aleviliğin devlet için ne kadar tehlikeli bir şey olduğunu öğrenmem için biraz daha büyümem gerekecekti.
Cezaevi ile ilk tanıştığımda beş yaşındaydım. 17 yaşındaki abim devleti yıkmaya çalıştığı için günlerce işkence gördükten sonra tutuklanmıştı. 17 yaşındaki Erdal Eren’i astılar. İdam bir insanı başka bir insanın asması demekti. Ve beş yaşında bir çocuk için abisinin de asılabileceğini düşünmek dehşetti.
9 yaşında Ölüm Oruçlarını öğrendim. Su, şeker ve tuz… Apo, Fatih, Hasan, Haydar… 4 devrimci tek tip elbiseye karşı gün gün eriyerek can verdi. Devlet kendi hapishanesindeki insanlara Diyarbakır’da bok yediriyor, Mamak’ta marş söyletiyor, Metris’te tek tip elbise giydirmeye çalışıyordu. Ve bunca vahşetin arasında yaşayan bir evladının olması şans sayılıyordu.
Sekiz ilde Olağanüstü Hal ilan edildiğinde 12 yaşındaydım ve benimle aynı yaştaki çocukların bırakın hava karardıktan sonra sokakta oynamasını sokağa çıkmasının bile yasak olduğunu sonradan öğrendim. Hava karardıktan sonra oynamak için uygun olmayan şehirlerde öldürülecek kadar büyümüştü yaşıtlarım.
İlk 1 Mayıs’a gitmek istediğim yıl, 1989’da Mehmet Akif Dalcı öldürüldü. 18 yaşında bir işçiydi. Ve benden sadece dört yaş büyüktü…
1992’de çoğu benden küçük en az 117 çocuk devlet dersinde öldürüldü… Ve hepsine “bölücü terörist” dendi.
93’de Sivas’ta cayır cayır yakıldı insanlar. Dönemin başbakanı “Çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir” dedi.
Sokak ortasında öldürülen gençler, faili meçhuller, yakılıp, boşaltılan köyler… Göçe zorlanan insanlar… Anadilinden başka dil bilmediği için dayak yiyen çocuklar… Koruculuğa zorlanan insanlar. Dipçikle tecavüze uğrayan kadınlar… “Öldürülecek işadamları” listeleri…
Bitmeyen devlet zulmüne başkaldıran,”dur” diyen herkesin başını koparmak için her yerde hazır ve nazırdı devlet.. ‘Olmayan Kürtler’ hakları için dağın yolunu tuttuğunda onları yok etmek için başka 20 yaşındaki çocukları sürdü. Tam otuz yıl boyunca ‘BEKAASI İÇİN’ üniformaları farklı ama yaşları aynı gençleri birbirine düşman etti, öldürttü.
Büyümüştüm ve devlet bana baskılar, işkenceler, kelepçeler, gözaltılar, zindanlar almıştı. Gözaltında ‘yok’ ediliyordu yaşıtlarım. Gece yarıları yapılan infazlara ‘çatışma’ süsleri veriliyordu. ‘Hayata Dönüş ‘ adı verilen operasyonlarda canımızın yarısı arkadaşlarımız öldürülüyordu. Açlık kokuyordu ülke ve karanlık bir türlü aydınlanmıyordu…
12 yaşında Uğur Kaymaz kapısının önünde 13 kurşunla öldürülüyordu…
Ceylan Önkol’un parçalarını eteklerinde topluyordu annesi…
Roboski’de katır sırtında taşınıyordu ölüler. Ve devlet özür bile dilemiyordu…
Yüzükoyun yatırdığı insanlara avazı çıktığı kadar bağırıyor barbar “Ne yaptı lan size bu devlet?”
İşte tam da bunu yaptı devlet. Bizi yüzükoyun yere yatırıp başımızı kaldırmamızı izin vermeden, başımızı her kaldırdığımızda başımıza vurarak “bu devlet size ne yaptı” diye diye öldürdü, işkence yaptı, parçaladı, yani ömrümüzü yedi…
“Ne yaptı size lan devlet” diye bağırıyor” barbar.
Çocuklarımızı aldı mesela, çocukluğumuzu aldı.
Erdal Eren’i astı, Ceylan Önkol’u parçaladı, Uğur Kaymaz’ı kurşunladı, Yahya Menekşe’yi panzerle ezdi, Berkin Elvan’ı başından vurdu… Yüzlerce çocuğu öldürdü!
Kemiklerimizi sakladı bu devlet… 17 bin faili meçhul var bu ülkede. 17 bin insanın kim tarafından neden öldürüldüğü biliniyor ama bilinmiyor! Binlerce insanın oğulları, kızları, sevdikleri için ağlayacakları mezar taşları bile yok!
Ölünecek işler buldu bize bu devlet… Öldürecek patronlar… Otoyol inşaatında, madende, barajda göz göre göre ölmemizi izledi. İş kazası adı altında yüzlerce cinayete ortak oldu. Ölmeyeni tekmeledi…
Doğamızı talan etti. Derelerimizi kuruttu, ormanlarımızı yaktı…
Köylerimizi boşalttı, evlerimizi başımıza yıktı…
Yüzlerce hapishane yaptı bize bu devlet, üstümüze milyonlarca gaz bombası attı. Binlerce savaş uçağı havalandırdı, bombaladı…
Gezi’de, Reyhanlı’da Lice’de ve daha birçok yerde bir sürü kadını, erkeği çocuğu öldürerek, öldürülmesini izleyerek coğrafyayı bize katliamlarla öğretti.
“Ne yaptı size lan bu devlet” diye bağırıyor” barbar.
Haklı… Devlet bize daha ne yapsın? (LA/BA)
Gazeteci Leyla Alp'in yazısı sansürlü sendika.org sitesinde 10 Ağustos 2015'te yayımlandı.
* Görüntünün sosyal medyada dolaşıma girmesi üzerine İçişleri Bakanlığı inceleme başlattı.