Bugünlerde yaşananları izlerken, gelişmelere dair zamana karşı dayanıklı yazılar yazmak mümkün olsa da; bunu daha çok dışarıdakilerin işi olarak görüyorum.
Ancak, bazı şeyler var ki; hakikaten içeriden cümlelerle ifade edildiklerinde, daha bir anlamlı olacaklarına inanıyorum.
Bu nedenle, Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ile Cemaat arasında kılıçların çekilmesi ve kapışmanın gidişatına dair söylenebileceklerin dışında, sadece bir noktaya işaret etmek istiyorum.
Tutsaklığımın ilk yıllarında dalgalar halinde gerçekleşen Poyraz köy, Ergenekon, Balyoz operasyonlarını beyaz camdan izleyip, gazetelerdeki haber ve yorumları takip etmiştim.
Türkiye’de her dönem işkenceli sorgular, gözaltı merkezleri, polis fezlekeleriyle hazırlanmış. İddianamelerle sıkıyönetim mahkemelerinden devlet güvenlik mahkemelerine, özel yetkili ağır ceza mahkemelerine mahkemelerde yargılanarak akıl almaz cezalara çarptırılarak hapishanelere konulmak hep ilerici demokrat, yurtsever, devrimci ve sosyalist aydınların, yazarların, gazetecilerin, öğrencilerin, avukatların ve siyasetçilerin payına düşmüştür, düşüyor.
Memleketin hali böyle olunca, rütbelerin gözaltına alınarak, tutuklanmaları ve yargılanmaları bu haliyle bir ilkti.
Bundan olacak ki, on yıllar boyunca bu coğrafyada baskının, zulmün, kayıpların ve faili belli cinayetlerin, yargılı-yargısız infazların mimarı olmuş askerler gözaltına alınarak tutuklandıklarında; yaşadıklarına şok olmuş vaziyette isyan etmişlerdi!
Hukuk ve adalet talebinde bulunmuşlardı!
Mimarı oldukları adaletsizlik ve hukuksuzluk “keser döner sap döner” misali, dönüp dolaşıp AKP Hükümeti’yle giriştikleri iktidar savaşında onlarında kapısını çalmıştı.
Ve bütün yargılama süreci boyunca söyledikleri doğru: Hukukun ve adaletin bir gün herkese lazım olacağıydı!
2013 yılını bitirmek üzere olduğumuz bu günlerde, memleket başka bir depremle sarsılıyor!
Cemaatle girdikleri çıkar kavgasında; bakanlar, bakan çocukları, bürokratlar belediye başkanı, bir takım iş adamları gerçekte ise AKP Hükümeti’nin gırtlağına kadar battığı yolsuzluklar açıklanıyor!
Gözaltı ve tutuklamaların devam etme ihtimali ve buna karşı emniyette başlayan operasyonun, valilere, kaymakamlara ve devlet içindeki cemaatçi bürokratlara kadar uzanacağı…
Ve şu birkaç günde yaşananlara dair söylenmesi gereken çok söz olsa da, yazımın girişinde de belirttiğim gibi, sadece bir noktaya dikkat çekeceğim!
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’dan, Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç’a ve yolsuzluklara adı karışan bakanların hepsi bir komplo ile karşı karşıya kaldıklarını söyleyip, hukukun ve adaletin bir gün herkse lazım olacağını tekrarlayıp duruyorlar.
Bir de vakit kaybetmeden bir gecede yönetmelik değiştirip sürmekte olan soruşturmaları yürütmek üzere yeni savcılar atayıp, emniyette operasyon yapıp, mahkemelere açık açık aba altında sopa gösterip tehdit ediyorlar.
Zira onların hukukun üstünlüğüne, mahkemelerin adaletine güvenleri ancak böyle oluyor!
Ve ben daha 4 Kasım 2013 gecesi, İstanbul 10. ACM heyetince gerçek bir hukuk cinayetine çarptırılmış biri olarak, bu olup bitenleri, hapishaneden izliyorum.
Ve her defasında hükümetten birilerinden; “Hukuk bir gün herkese lazım olur!” cümlesini duyduğumda başımı sallayıp, tekrar ediyorum!
Demek ki neymiş?
Hukuk da, adalet de bir gün herkese lazım olurmuş! (FE/HK)
* Füsun Erdoğan, Gebze Kadın Kapalı Hapishane