Defne Joy Foster'in ardından yaşananları, yazılanları, söylenenleri aşılmaz bir tiksintiyle takip ediyorum/ediyoruz (çoğumuz). Hıncal Uluç'un bir cesedi kalemini saplayarak delik deşik etmesine de tanık olduk ne yazık ki.
Ne yazık ki iplerini birbirlerinin eline vermiş taraflar yüzünden hiçbir şeyi sorgulayamayacak hale geldik. Mesela ben merak ediyorum; Defne Joy Foster o akşam Kerem Altan'ın evine giderken kiminle nereye gittiğini anlayacak kadar kendinde miydi? Yani Defne gerçekten o mekandan Kerem Altan ile çıktığının farkında mıydı? Merak ediyorum mesela eşini "aldatan" biri ne kadar marjinal yaşarsa yaşasın bu işi, eşinin yakınlarında eğlenirken yapar mı? Ya da yanında arkadaşları varken? Bu soruları "ihanet kötüdür yakıştırmasınlar Defne'ye" diye sormuyorum. Kimsenin özel hayatı kimseyi ilgilendirmez. Kerem Altan Defne'nin sevgilisi de olabilir bundan kime ne? Kerem Altan neden "Defne ve ben yakınlaştık" diye can havliyle ifade verdi? Bütün bunlar kuma mı gömülecek? Defne öldüğüyle mi kalacak?
Biliyor musunuz ben daha önce bir evlilik yaptım ve ihanete uğradığım için eşimden ayrıldım. Aradan yıllar geçti. Bu yıllar içinde yanımda kimse yoktu be ben tek başıma ayakta durmak için uğraştım. Çalıştığım iş yerlerinde boşandığımı saklamak zorunda kaldım. Hoş saklasam da ne yazar... Kadın olmak rahatsız edilmek için yeterli bir sebepti. Kimler çıktı karşıma... Beklentilerine karşılık vermediğim için beni işten çıkaran evli barklı babam yaşında patron mu dersiniz, engelli bir çocuğu dünyalar güzeli bir karısı ve ne yazık ki bir de metresi olan ve halen daha etrafındaki kadınlara asılmaya devam eden müdürler mi istersiniz... Ben bunlara rağmen devam ettim yaşamaya, nefes alamadığım anlar oldu ama direndim. Yanlız yaşayan bir kadın her şeye müsaittir diye düşünen başka kadınlar ve başka erkeklerle uğraştım. Her defasında kazandım savaşları. Kazandığıma inanmak istedim ya da.Ve her ne olursa olsun kendime yakıştırmadığım hiçbir şeyi yaşamadım.
Ev arkadaşlarım oldu bu aralarda. Sonra bir erkek arkadaşım. Sonra ben erkek arkadaşımla aynı eve taşındım. Hayat zordu maddiyat daha iyisine elvermiyordu. Sonra bir arkadaşımız daha bize katıldı. O da erkekti. Şimdi ben iki erkekle birlikte aynı evi paylaşıyorum. Kültürlerimiz farklı, ailelerimiz farklı, memleketlerimiz bile farklı ama acılarımız, neşelerimiz, nefretlerimiz ortak. Dostuz arkadaşız insanız en önemlisi de ama ahlaksız değiliz hiçbirimiz...
Defne'nin ardından kendi hayatıma baktım. Ben ölürsem mesela dedim. Hani olurya bir deprem olur göçük altında kalırım, ya da doğalgazdan zehirlenirim ölüme sebep mi yok. Benim hakkımda neler yazılır neler çizilir beni nasıl öldürürler tekrar tekrar büyük bir hınçla.
Derler ki: "Bu kız zaten evlenip ayrılmış, iki erkekle aynı evde yaşıyormuş, ne işin var senin iki erkekle, kimbilir kocası niye boşadı orospuyu, allah cezasını vermiş işte..."
Derlerler çok daha fazlasını çok daha ağırını.
Sonra bunları diyenler, yeni bir kadın yeni bir orospu bulunca, beni bir kenara atıp yeni oyuncaklarıyla oynamaya başlarlar.
Ama biliyor musunuz bu ülkede kadın olmak ne kadar zor? Küçücük kızlar bile bu ülkede Ayşe, Meryem, Sinem olmadan önce "orospu" oluyorlar. Orospu damgasını yemeleri için herhangi bir şey bile yetiyor. Ama her kadına rahatlıkla "orospu" diyenler aynı gün yataklarında büyük bir huzur içinde uyuyorlar. Belki de bir yerlerde kendileri yüzünden yeni bir cinayet işlenirken "sen insan değilsin osorspusun çünkü kadınsın" diye bağıranlar rahat rahat uyuyup rüya görüyorlar.
Elbette biliyorsunuz, aslında onlar da biliyorlar.
Defne Joy Foster türbanlı olsaydı mesela: "Hiç tanımadığı bir erkeğin evine giden türbanlı kadın" diye başlıklar açılacaktı sözlüklerde. Kim açacaktı bu başlıkları, türban karşıtları.
Ya da Defne Joy Foster Kürt olsaydı mesela: "Başka bir erkeğe verecekken ölen kürt kadın" diye yazılar yazılacaktı bloglarda. Kim yazacaktı bu yazıları, Kürt düşmanları.
Şimdi ben ne yapmalıyım? Hani bir gün ölürsem birileri bana saldırırken, hakaret ederken, namussuzlukla suçlarken, haksızlık ederken beni savunsunlar diye hangi ideolojik yapının, kimliğin, partinin peşinden gideyim?
Acı çekiyorum. Defne öldü sonra da katledildi. İyi ki ardından yaşanacakları bilmiyordu. Ama ben biliyorum nasıl olacak?
Yazıyorum çünkü Türkiye'de seslendirilmeyen kadın sorunlarının seslendirilmesini istiyorum. Daha çok yazılmalı kadın, daha çok anlatılmalı. Kimbilir belki bir şeyler olur.. Güzel bir şeyler... (BG/EK)
Defne Öldü, Sonra da Katledildi, Öldüğüyle mi Kalacak?
Acı çekiyorum. Defne öldü sonra da katledildi. İyi ki ardından yaşanacakları bilmiyordu. Yazıyorum çünkü Türkiye'de seslendirilmeyen kadın sorunlarının seslendirilmesini istiyorum. Daha çok yazılmalı kadın, daha çok anlatılmalı.
ilgili haberler
Hak odaklı, çok sesli, bağımsız gazeteciliği güçlendirmek için bianet desteğinizi bekliyor.