*Fotoğraf: AA
COVID-19 bugüne kadar çalışma yaşamında gündeme gelmeyen bazı uygulamaların hayata geçmesine neden oluyor. Nitekim bu yıl temmuz ayına kadar, kısa çalışma ve kısa çalışma ödeneği uygulaması özel olarak kolaylaştırılan koşullarıyla yoğun bir şekilde uygulandı.
Hatta, İş Kanununda yer almayan bir uygulama olarak, sınırlı süreyle işten çıkarma yasağı konuldu ve bu sürede işverenlere işçilerini ücretsiz izne çıkarma yetkisi tanındı.
İşveren aşı olmayan işçilerden haftada bir test isteyebilecek
Virüsten korunabilmek, için kapanma, seyahat sınırlamaları gibi çalışma yaşamını da önemli ölçüde etkileyen genel önlemler yanında maske, mesafe kuralları ile önemli ölçüde değişen yaşam biçimi ısrarla devam ederken, nihayet önemli bir çare olarak aşı geliştirildi ve uygulanmaya başladı.
Bilimsel çalışmalardan ve virüse yakalananlardan anlaşıldığı kadarıyla aşı işe yarıyor. Hastalananların büyük çoğunluğunun aşı yaptırmamış olanlardan olduğu, virüsün öldürücü etkisine karşı koruyuculuk oranın daha yüksek çıktığı söyleniyor.
Aşı istememek
Aşı ile ilgili veriler bu şekilde ortaya konulurken, insanların bir kısmı aşı olmak istemiyor. Elbette anayasada, tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, bireye vücut dokunulmazlığı hakkı tanınıyor.
Bu nedenle, aşının zorunlu hale getirilmesi ayrı bir konu. Ancak, aşı olmak istememe hakkı toplum içinde diğer insanların sağlıklarını koruma hakkıyla çeliştiğinden, özgürlüklerin başkalarına zarar verecek şekilde kullanılması da kabulü zor bir konum yaratıyor.
Nitekim, işyerleri aşı olmak istememe hakkını zorlayan ortamlardan biri. Esasen, işverenlerin çalışanlardan aşı olunmasını isteme hakkı var. İş sağlığı ve Güvenliği Kanunu işverenleri çalışanların sağlık ve güvenliklerini sağlamak ve korumakla yükümlü kılıyor.
İşyerinde içerden veya dışardan gelebilecek riskleri sürekli olarak değerlendirerek işverenlerin gereken önlemleri alması, riskler hakkında işçileri bilgilendirmesi gerekiyor. Sağlık ve güvenlikle ilgili alınmış önlemlere işverenlerin de çalışanların da uyması bekleniyor.
Bu nedenle, işverenlerin işçilerinden aşı olmasını istemesi kadar, çalışanların da sağlıklarının korunabilmesi için aşı dahil tüm önlemlerin alınmasını işverenden isteme hakları bulunuyor.
Evden çalışma yönetmeliğinde neler var? Doğan Keskin
Kaldı ki, COVID-19'a yakalanan işçinin iyileşinceye kadar çalışamaması yanında, onunla temasta olan diğer işçilerin de karantinaya girmesi nedeniyle mal veya hizmet üretim sürecinde önemli boşluklar doğabilir.
Ayrıca, kafe, lokanta, otel gibi müşteriye doğrudan hizmet verilen yerlerde güvenli işyeri adına çalışanların aşılı olmasının müşteri tarafından da istenmesi söz konusu.
Bu koşullar altında, diğer çalışanların sağlığının korunabilmesi için, işveren aşı olmak istemeyen işçisinin iş ilişkisini sona erdirmek zorunda kalabilir. Böyle bir durumda, aşı olmak istemeyen işçinin iş sözleşmesinin ancak tazminatları ödenerek geçerli nedenle feshedilmesi gündeme gelebilir.
Bu nedenle, 18 yaşın üstündeki herkese aşılama süreci başlatıldığı için, işyerlerinde aşı olmak isteyip de aşılanamayan çalışanların varlığından söz edilemeyeceğinden hareketle olsa gerek, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 81 il Valiliğine, işverenlerden aşılanma konusunda işçilerin bilgilendirilmesini isteyen bildirimde bulundu.
Bilgilendirme
Bildirimde, işyerinde karşılaşılabilecek sağlık ve güvenlik risklerine karşı koruyucu ve önleyici tedbirler hakkında tüm işçilerini bilgilendirmekle yükümlü oldukları hatırlatılan işverenlerin, COVID-19 aşısı tamamlanmamış işçilerini yazılı olarak ayrıca bilgilendirmeleri isteniyor.
Bilgilendirmeye rağmen aşı olmayan işçiler varsa işverenlerin, bunlardan zorunlu olarak haftada bir gün PCR testi yaptırmalarını isteyebileceği ve test sonuçlarını gerekli işlemler yapılmak üzere kayıt altına alarak saklayacağı belirtiliyor.
Ancak, bakanlık bildiriminin dikkat çeken cümlesi, bilgilendirmeye rağmen aşı olmayan işçilere, kesin COVID-19 tanısı konulduğunda iş ve sosyal güvenlik mevzuatı açısından karşılaşabilecekleri olası sonuçların bildirilecek olmasıdır.
Bazı uygulamalar
Aşı olmak istemeyen işçilerin iş mevzuatı ve sosyal güvenlik mevzuatı açısından karşılaşabilecekleri olası sonuçlar yönünde bilgilendirilmeleri, başka bir söyleyişle uyarılmaları işverenden istenirken, iş mevzuatından kaynaklanan olası en önemli sonucun iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshi olduğu hemen akla geliyor.
Sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan olası sonuçlar denilince, genellikle iyileşinceye kadar geçen sürede yaşlılık sigortası ödenmeyeceği için emekliliği hak etme süresinin uzayacak olması veya iş göremezliğin başladığı tarihten önceki bir yıl içinde en az 90 gün kısa vadeli sigorta primi ödenmemiş ise, geçici iş göremezlik ödeneğinden yararlanma olanağının da olamayacağı öncelikle düşünülebilir.
Ancak, sosyal güvenlik mevzuatında hemen akla gelmeyen bazı uygulamalar da var. Örneğin, başkasının hastalanmasına yol açandan yapılan masraflara katılmasının istenmesi veya hastalanmasına kendisinin sebep olması nedeniyle geçici iş göremezlik ödeneğinin azaltılması gibi uygulamaların gündeme gelebilmesi de olasılıklar arasında bulunuyor.
Sorumluluk
5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nun 21/4 maddesi “İş kazası ve meslek hastalığı ile hastalık bakımından işverenin ve üçüncü kişilerin sorumluluğu”nu düzenliyor.
“İş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücû …”
Kanunun 22. maddesi de, “Sigortalının kendisinden kaynaklanan sebeplerle tedavi süresinin uzaması, iş göremezliğinin artması”nı düzenliyor.
Buna göre; sigortalının, (a) hekimin bildirdiği tedbir ve tavsiyelere uymaması, (b) ağır kusuru, (c) kasdî bir hareketi yüzünden, iş kazasına veya meslek hastalığına uğraması, hastalanması, tedavi süresinin uzaması veya iş göremezliğinin artması hallerinde geçici iş göremezlik ödeneği veya sürekli iş göremezlik geliri; işçinin kusurunun derecesine göre sırasıyla dörtte bir, üçte bir oranında veya yarısına kadar azaltılabilecek.
Görüleceği üzere, bir buçuk yıldır virüs salgını nedeniyle çalışma hayatında yaşanan kayıpların devamının önlenebilmesi için çalışanların aşı olmasının sağlanması isteniyor.
Bu nedenle, Bakanlık ilk defa işverenlerden, iş mevzuatından ve sosyal güvenlik mevzuatından kaynaklanan, sözleşmelerin bildirimli feshi dahil sigorta mevzuatına göre gündeme gelebilecek olası kayıpların hatırlatılmasını isteyerek işçilerin aşı yaptırmasının sağlanabileceğini varsayıyor. (DK/APK)