Fotoğraf: Ekmek ve Gül
Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) Türkiye Bürosu geçtiğimiz günlerde, Türkiye’nin henüz kabul etmediği 189 sayılı, “Ev İşçileri İçin İnsana Yakışır İş” Sözleşmesi bağlamında, “ev işçileri”nin çalışma koşullarının iyileştirilmesini gündeme getiren, sanatçıların da katıldığı bir etkinlikte bulundu.
Ev işçileri halen ülkemizde İş Kanunu kapsamında değil. Dolayısıyla İş Kanunu'nun koruyucu şemsiyesinden yararlanamıyorlar. Üstelik, çıraklar dahil her çalışanı ve neredeyse her işyerini kapsamına alan 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu da, ev işçilerini kapsam dışı bıraktı.
Yakın zamanlara kadar Sosyal Sigortalar kanunlarında, “ücretle ve sürekli olarak çalışma” halinde sosyal güvenlik kapsamında olunacağından söz edildiği için, 30 gün çalışmayan ev işçileri sosyal güvenlik kapsamı dışında bırakılmıştı.
6552 sayılı Kanunla 2014'teyapılan düzenleme ile on gün ölçütü getirilince, 10 günden az çalışanlar kapsam dışı bırakıldı, çalıştırana sadece günlük iş kazası ve meslek hastalığı sigorta primi ödeme yükümlülüğü getirildi.
Ancak 10 günden fazla çalışması varsa ev işçisi o zaman sigortalanabilecek (Ek madde 9). Sonuçta ev işçileri 2022 yılına geldiğimiz bugün hala ancak 10 günden fazla çalışması varsa sigortalı sayılabiliyor.
TIKLAYIN- Ev işçisiyiz, haklarımız var/ Evrim Kepenek
ILO koşulların iyileştirilmesini İstiyor
Halbuki ILO'nun 2011 Haziranında kabul ettiği 189 sayılı sözleşmeye göre ev işçilerinin çalışma koşullarının diğer çalışanlara paralel olması isteniyor.
Bazılarını vurgulayacak olursak;
- Ev işçiliğinin özel nitelikleri dikkate alınarak, normal çalışma saatlerinin, fazla mesaileri ve karşılıklarının (Ev işçilerinin zamanlarını kendi istekleri doğrultusunda geçiremedikleri ve hane halkından gelen çağrılara cevap vermek durumunda kaldıkları süreler, çalışma saatleri olarak değerlendirilmelidir) günlük ve haftalık dinlenme sürelerinin ve ücretli yıllık izin haklarının diğer işçilerle eşit olması (m.10).
- Asgari ücretin uygulanması, cinsiyet ayırımcılığının yapılmaması, ev işçilerine, ayda bir kez, düzenli aralıklarla, doğrudan ödeme yapılması (m.12).
- Ev işçilerinin, özgül nitelikleri dikkate alınarak iş sağlığı ve güvenlikleri ile sosyal güvenliklerinin diğer çalışanlara eş koşullarda sağlanması (m.13,14).
Halbuki bugün, ev işçilerinin yararlanabileceği tek yasal düzenleme Borçlar Kanunu. 2012'de yeniden düzenlenen Borçlar Kanunu'nda (6098 sk) her ne kadar işçilerin çalışma koşullarına ilişkin hakları İş Kanunu'na paralel düzenlenmeye çalışılmış olsa da elbette hakları tam karşılamıyor. İş sağlığı ve güvenliği önlemleriyle ilgili olarak da sadece bir cümle bulunuyor.
Sonuçta, 6098 sayılı Borçlar Kanunu ev işçilerini de kapsıyor. Hatta onlara uyan birkaç özel hususa da yer veriyor ancak, başta denetim mekanizması ve yaptırım içermediği için, iş ilişkisi devam ederken ev işçilerinin çalışma koşullarını düzenleyen bir sonuç sağlayamıyor. İşte bu nedenlerle, ev işçilerinin İş Kanunu kapsamına alınması gerekiyor.
Kısmi ve uzaktan çalışma
Esasen, ev işçisinin her zaman İş Kanunu kapsamı dışında bırakılmasının temel nedenlerinden biri tam zamanlı çalışan olmaması. Önceleri, bu durum, İş Kanunu ve Sosyal Sigortalar Kanunları açısından anlaşılır olsa da günümüzde tam zamanlı çalışma tek çalışma biçimi değil.
2003 yılında yürürlüğe giren 4857 sayılı İş Kanunu, çağrı üzerine çalışma, kısmi süreli çalışma biçimlerini kapsamına aldı. Hatta 2016'da uzaktan çalışma da düzenlendi. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu'nda da kısmi zamanlı çalışanların sigortalanma usulü belirlendi.
Bu yeni çalışma biçimlerinin, süre yönünden, ev işçilerinin çalışma biçimlerine benzer olduğu açık. Örneğin, haftanın iki günü üzerinden kısmi süreli çalışma kararlaştırılmış ise, bu işçinin aylık çalışma süresi 8 gün oluyor ve işveren bu sekiz gün üzerinden işçinin sigortasını yapabiliyor.
10 gün kıstası
Üstelik işçi ayın geri kalan günlerinde başka işveren yanında çalışıyorsa, o işveren de kendi işyerinde çalıştığı süre üzerinden işçinin sigortasını yapabiliyor. İş Kanunu'ndan kaynaklanan haklar kıst esasına göre uygulanıyor.
Görüldüğü üzere kısmi süreli çalışma biçimi ev işçilerinin çalışma biçiminden farklı değil. Ancak, ev işçisinin sigortasının yapılabilmesi için aynı işverenin yanında en az 10 gün çalışıyor olması gerekiyor. O zaman sormak gerekiyor, bu farklı tutumun sebebi nedir?
TIKLAYIN- Ev İşçisi Kadınları Sigortalamak/ Prof. Dr. Gülay Toksöz
Aynı şekilde, özellikle pandemi nedeniyle yaygınlaşan ve giderek kalıcı olacağı anlaşılan uzaktan çalışma biçiminde işveren denetimi güç de olsa, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu uyarınca uzaktan çalışılan yerdeki iş sağlığı ve güvenliği önlemlerini almakla yükümlü olduğuna göre, aynı konumda olan ev işçileri için de sağlık ve güvenlik önlemlerinin alınması gerekir.
Bu nedenle, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun ev işçilerini kapsam dışında bırakması yaklaşımından da vazgeçilmelidir.
11 yıldır onay bekliyor
İş Kanunu'nda çağrı üzerine çalışma, kısmi süreli çalışma, uzaktan çalışma biçimleri yer aldığına, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda yapılan düzenleme uyarınca bu kişilerin kısmi süreli sigortaları yapılabildiğine ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamında olabildiklerine göre, ev işçiliğinin İş Kanunu ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu kapsamına alınması, Sosyal Sigortalar Kanunu'nda yapılacak düzenlemeyle en az 10 gün çalışma koşulunun kaldırılmasını engelleyen farklı ve özel bir çalışma biçimi olduğu ileri sürülemeyecektir.
Ayrıca, ILO'nun 2011'de kabul ettiği Ev İşçileriyle ilgili 189 sayılı Sözleşme'nin onaylanmasının yolu da açılmış olacaktır. (DK/APK/SD)