İstanbul, Beyoğlu Belediyesi'nin yeni imar planı değişikliklerinin kaygılandırdığı Cihangirliler semtlerinin geleceğinde söz sahibi olmak için harekete geçti. Belediye, Cihangir, Firuzağa, Kılıçalipaşa ve Pürtelaş mahallelerinin can damarı Akarsu Caddesi'ni ticari alan, Cihangir'e bitişik Çukurcuma mahallesini de ticaret ve turizm bölgesi olarak düzenlemeye hazırlanıyor.
Semt sakinlerinin amacı Cihangir'in yaşam alanı olarak korunması; şimdiden kafe ve restoranların işgaline uğrayan semtin yaşantısını ticarileşmeden ve sermaye istilasına uğramadan sürdürmesi.
Cihangir'in dört mahallesinde yaşayanların oluşturduğu Cihangir Semt İnisiyatifi, Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'yle de danışma halinde imar planının geri çekilmesini sağlamak ve semtin düzenlenmesinde söz sahibi olmak hedefiyle semtte yaşayan ve çalışanları bilgilendirmek üzere bir kampanya hazırlığında.
Ticaret erbabının Cihangir'i keşfi
Hali vakti yerinde olanların 1970'lerden 2000'lere kadar daha çok "düşkünler"e layık gördükleri semt, son on yılda sermayenin kent merkezini geri almak üzere başlattığı "soylulaştırma" saldırısı sırasında yeniden keşfedildi. Önemlice bir bölümü temizlenip paklandıkça, 20. yüzyıl başlarının Beyoğlu levanten mimarisinin, art nouveau ve art deco tarzının izlerini yansıtan Cihangir'in tarihsel bina stoku bütün görkemiyle ortaya çıktı.
Bu sahipsiz tarihsel miras önce reklam filmleri prodüktörlerinin, ardından denize bakan kesimlerindeki emlake para yatırmayı karlı bulan spekülatörlerin dikkatlerini çektikçe, semtte rantlar hızla yükselmeye başladı. Cihangir, Taksim ve Beyoğlu'ya sığmayan, oralardan taşan kafe ve restoranlar, butikler için ikincil bir yatırım alanı olarak kuralsız bir biçimde şişmeye başladı. Bu kuralsız büyümenin yol açtığı trafik, gürültü, kaldırım işgali gibi rahatsızlıklara çare bulma derdindeki Cihangir halkı, şimdi bu sıkıntıların kendilerini önüne katarak Karaköy'den denize dökmeye aday daha büyük bir ticarileşme tufanının ilk dalgaları olduğunu idrak etmeye başlıyor.
Gürültü ve kaldırımların ticarethanelerce işgali
Cihangir Semt İnsiyatifi'nde bir araya gelen Cihangirlilerin güncel şikayetleri şunlar: Artan işyeri sayısı, konutların iş yerine dönüşmesi, tek tip ticari faaliyet gösteren işletmeler ve bunlar arasında sayıları şimdiden 92'ye varan kafelerin mahallenin fiziksel ve toplumsal dokusunu bozması.
Bu gidişin en dolaysız sonucu kaldırımların kafeler, sokakların kafe müşterilerinin cipleri tarafından işgal edilmesi. Gece yarılarına, giderek sabahın erken saatlerine kadar süren gürültü ve naralar. Semtte yaşayanlar kendilerinin bir parçası olmadıkları, semte de kendilerine de yabancı bir anonim toplulukça kendi yaşam alanlarından kovalandıkları duygusuyla huzursuz.
Semt sakinlerinden biri, bir Cumartesi akşamını şöyle özetliyor: "Gece saat ondan itibaren hanemi bir uğultu ve kahkaha tufanı kaplamaya, başladı. Camdan kafamı uzattım, baktım: Taaa Susam Sokak'taki bir alemden bas bariton ve mezo soprano nidalar yükselmekte... Bir saat sonra şamata dayanılmaz hale geldi, iki saat sonra dayanılmazın karesi, üç saat sonra üçüncü kuvveti ve... Kafeye bitişik, karşı komşu ve diğer vatandaş herhalde ilgili makamlara şikayette bulunur diyerekten zabıtayı aramaktan imtina ettim. Heyhat! Şamata saat üçe kadar sürdü, oturduğum sokak üzerinden dağılması ise sabah saat dördü beşi buldu..."
Aynı öykünün farklı versiyonlarını yaşayan onlarca Cihangirli, eğlenmek isteyenlerin de haklarını koruyan bir çözüm olabilir mi diye kafa patlatırken araştırmaları onların başlarına geleceğin en kötüsüyle henüz yüzleşmediklerinin farkına varmalarını sağladı..
Yeni yapılaşmanın önünü Beyoğlu Belediyesi açıyor
Cihangir Semt İnisiyatifi gönüllülerinin Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi'nin yardımıyla edindikleri bilgiye göre Beyoğlu'nun yeni imar planında Cihangir bir iş ve eğlence alanına dönüşüyor. Planda en göze çarpan değişiklikler semtin en büyük iki yeşil alanı Roma ve Ege bahçelerindeki yapılaşma. Bu alanlara Beyoğlu Belediyesi "sosyal tesis" kurarak çok sınırlı yeşil alan kapasitesini daha da daraltıyor. Cihangir Caddesi ve yan sokaklar trafiğe kapanırken semti bir uçtan ötekine kat eden Akarsu Caddesi ticari alan olarak tanımlanıyor. Çukurcuma semti tamamen ticaret ve turizm bölgesine çevriliyor ve Sıraselviler Caddesi üzerindeki açık alana katlı otopark yapılıyor.
Cihangir açgözlülük ve görgüsüzlüğe kurban edilmeden
Cihangir, Firuzağa, Kılıçalipaşa ve Pürtelaş mahallelerinde yaklaşık toplam 20 bin nüfusu barındıran Cihangir, İstanbul'un en eski semtlerinden biri. Adını 1559'da Kanuni Sultan Süleyman ile Hürrem Sultan'ın genç yaşta ölen oğulları Şehzade Cihangir'in anısına, Mimar Sinan'ın yaptığı küçük, kare planlı ve tek kubbeli Cihangir Camisi'nden alıyor. O caminin yerinde şimdi 1889'da Sultan II. Abdülmecit'in Balyan ailesine yaptırdığı bugünkü cami var, ama semtin de caminin de adı 450 yıldır aynı.
On-onbeş yıl öncesine kadar Cihangir, Beyoğlu ve çevresinde çalışan öğretmenlerin, akademisyenlerin, serbest meslek erbabının, sanatçıların, esnafın, orta halli ve yoksul insanların, Beyoğlu'nun azınlık halkından geri kalanların, konsolosluklar ve yabancı dilde öğretim yapan orta öğrenim okullarında çalışanların yaşam alanıydı. Onlardan önce Cihangir'de Levantenler, azınlıklar, ve ekabir takımı ile onların yanlarında çalışanlar, Beyoğlu'nun "sanatkarları" yaşardı.
Azınlık mensupları politik ve etnik gerginliklerle, ekâbir Levent, Ataköy, Yeşilköy gibi yeni kentsel çekim alanlarının cazibesiyle bir zamanların mutena semtini terk edince Cihangir bir çöküntü alanına dönüştü. Cihangir, çöküntünün altındaki tarihsel mirası görecek kadar kentin ve alt yapısı dökülse de bu yapıların içinde yaşamanın kıymetini bilen; başka bir yere gidemeyecek kadar çaresiz, ya da ancak bir çöküntü alanında kira ödeyecek ya da daire alabilecek kadar yoksul insanların birbirine sokularak yaşadığı bir semt oldu.
Birbirini rahatsız etmeye kıyamadan, herkesin ötekinin mahremiyetine saygı göstererek, uzaktan severek sayarak yaşadığı bu güzel semt, şimdi "soylulaştırma" saldırısıyla gelen hoyratlığın; ticarileşmenin peşi sıra sürüklediği açgözlülüğün, kadir kıymet bilmezlerin görgüsüzlük ve nobranlığının istilasına mı uğrayacak? Yoksa, yeni bir bir kentsel mücadele dinamiği daha devreye girecek, ve Cihangirliler en küçük sokağa kadar her yerleşmenin kaderini orada yaşayanların tayin edeceği bir kent hakkı bilinciyle yaşam alanlarına sahip mi çıkacak?
Sorunun yanıtını Cihangirliler verecek; en önce de her bir kuruşu için alın teriyle çalışarak sahip oldukları evleri ticarileşme tufanının tehdidi altındaki Cihangir'in kadınları ve onların oğulları ve kızları... (BİA)