Özgürlük ve Dayanışma Partisi'nden Sosyalist Emek Hareketi'ne, feministlerden Yeşiller'e, sosyal demokratların, sendikaların, sol siyasi partilerin, kadınların oluşturduğu Bursa Halk Meclisi'nin kasımda Altın Ceylan Kültür Park Tesislerinde düzenleyeceği forumun çağrısı şöyle:
Kentimizde artan yoksulluğu, tarımda yaşanan tahribatı, enerji, su gibi kaynaklarda yaşanan sıkıntıları, eğitim-sağlık gibi sosyal haklardaki kısıtlamaları, emek alanındaki örgütsüzlük ve işsizlik baskısını, özelleştirmelerle nereye varacağı belirsiz hale gelen iktisadi politikaları, farklı etnik ve kimlikteki kesimler üzerindeki baskıları, yaşanan cinsiyetçi şiddeti, ifade özgürlüğündeki yasaklamaları, darbeleri, çeteleri ülke gündemine yerleştiren, konuşan ve tartışan bir hat oluşturabilmek için bir araya geliyoruz…
Düzenleme kurulunda bulunan Günyüzü Kadın Dayanışma Derneği'nden Canan Kızılaltun'un bu çağrıyı yinelediği yazısını aktarıyoruz.
her şey mümkün aslında…
yani istersek…
yani her hücremize işlemiş iktidar hırslarımızdan kurtulursak örneğin…
yani sahip olduğumuz gücü bizden olmayanların üzerinde kullanmamaya başladığımız da örneğin…
neden olmasın değil mi…
yani fazla mı iyimserim dersiniz…
d
değilim…
istersek her şey mümkün biliyorum ben…
bir arada olabilmek mümkün…
bir arada olup farklılıklarımıza rağmen konuşabilmek ve birlikte hareket etmek mümkün…
biliyorum son zamanlarda herkesler bir ‘birlik’ten bahsetmekte…
biliyorum bunun için değişik değişik formüller önerilmekte…
birileri olurunu anlatıyor…
birileri de olmazını…
valla olur mu olmaz mı bilmiyorum…
bildiğim bir şey var biz birlikte konuşabilmek, hareket edebilmek adına önemli bir adım attık bursa’da…
ağustos ayının ortalarında değişik inanç, meslek, siyasi görüşten yaklaşık yüz kişi bir araya gelip ‘birlikte başarabiliriz’ mi acaba dedik…
hatta bu ‘birlikte başardıklarımızla’ bir değişim de sağlayabilir miyiz…
bizce birlikte hem başarabilirdik hem de değiştirebilirdik…
hala da bunun yollarını açmaya çalışıyoruz büyük bir çabayla…
hani bazen düşününce tuhaf gelmiyor mu size de biz kendini ‘solda’ tarifleyenler ne istiyoruz…
eşitlik…
adalet…
özgürlük…
demokrasi…
barış…
sevda…
yoksa bunları istemiyor muyuz…
bütün bunları gerçekleştirmek için de sesimizi olabildiğince güçlü çıkartmamız gerekiyor…
bunun içinde nasılını niçinini, olurunu olmazını bırakıp bir araya gelmek gerek…
yoksa yoksa yakında bir aradalıklar kurabileceğimiz bir ortam da ülke de kalmayacak elimizde…
neyse dağılmayalım efendim…
Biz birlikte başarabileceklerine inananlar olarak 15-16 kasım 2008 tarihinde bursa’da altınceylan tesislerinde bir araya geleceğiz…
iki gün boyunca işsizler, işçiler, kadınlar, gençler, kentli tüketiciler, emekliler yani bu kentte nefes alanlar olarak
konuşacağız…
tartışacağız…
hemfikir olacağız…
olmayacağız…
uzlaşacağız…
çekimser kalacağız…
ama en azından bir arada bir hayatı örmenin yollarını zorlayacağız…
farklılıklarımıza rağmen birbirimize tahammül etmeyi deneyeceğiz…
aslında isteklerimizin, hayallerimizin aynı olduğunu göreceğiz bir kez daha…
sözlerimizi ayrı ayrı savurmanın işe yaramadığını…
bir aradayken anlamlı olduklarını…
değiştirmeye, başarmaya anca o zaman başlayacağımızı…
sözlerimizi aynı cümleler içinde kullanmaya başladığımızda…
dedim ya biz yani en azından ben kendi adıma başarabilirizden yanayım…
değiştirebileceğimizden de…
yani şimdi hepimiz doğanın tahribatına karşı değil miyiz…
yani şimdi biz yürürlüğe giren sosyal güvenlik yasa tasarısının bizden neler çaldığı konusunda aynı düşünmüyor muyuz…
yani biz hepimizin canını yakan kürt sorununun çözülmesinden yana değil miyiz…
yani biz çocuklarımız en temel hakları olan eğitimden parasız yararlansınlar demiyor muyuz…
yani biz tüm ezilenler, ötekileştirilenler bu topraklarda insanca yaşasın istemiyor muyuz…
yani yani işte…
çoğalt dur ortak sözleri..
yapmamız gereken tek şey cümlelerimizi birlikte kurmak…
birlikte yazmak…
birlikte okumak…
mümkün biliyorum…
mümkün…
ve kuracak sözleri olanları bizimle cümlelerini kurmak için özgürce bizimle olmaya davet ediyoruz…(CK/EÜ)