Hatırımızı soranlar oluyor, selam gönderenler, mektup yazanlar, kitap gönderenler…
Böyle zamanlarda dostların desteği çok çok kıymetli. Burada ÇHD şubelerinin neredeyse tümünden ziyaretçi ağırladık. Yalnızca benim tutuklu bulunduğum 5 ay içinde ayrı ayrı 3 defa uluslararası hukuk kurumlarından-barolardan ziyaretler oldu. Fakat mesleki, akademik merak sebebiyle de olsa (destek değil merak) bir kez bile kendi meslek kuruluşumuzdan ziyeret olmadı. Hakkımda açılan disiplin soruşturmaları sebebiyle savunmamı sormak için bile gelmediler. Biz buradayız. Alnımız ak, yüzümüz pak. Faşizmden saklandık ama dostlarımızdan ve meslektaşlarımızdan bir şey saklamayız.
Ben buraya Chatman’ın kütüphanesi diyorum. Bizi buraya asmalı kilitli demir kapılarla kapatmışlar ki kitaplardan faydalanabilelim.
Marx’ın çalışmak için gittiği Manchester’daki bu kütüphanenin ilginç bir tarihi var. 12. Yüzyılda şato, sonra manastır olarak kullanılan bina İngiliz devrimi sırasında da hapishane kışla ve silahhane olarak hizmet vermiş. Zengin kumaş tüccarı Humprey Chatman ise burayı bir kütüphaneye çevirmiş ve onun vasiyeti üzerine kitaplar, çalınmasınlar diye raflara zincirlenmiş. Daha sonra okuyucuları parmaklıklı küçük odalara kapatıp üzerlerine asma kilit takmışlar.
Hangisi daha iyi sizce? Kitapların zincirlenmesi mi yoksa insanların kapatılması mı?
Grup Yorum üyeleri açlık grevinde. Barış, Ali ve İbrahim. Avukat görüş yerlerinde onların narin bedenlerini ve gülümseyen gözlerini görüyoruz… Hangisi daha işlevli acaba müziği hapsetmek mi, müzisyeni hapsetmek mi?
Düşünceyi hapsedemezsen düşüneni hapsedersin.
Eylemi durduramazsan eylemciyi bağlarsın.
Ve fakat hukuka egemen olmuşken, hakime hükmediyorken, yargıyı bağlamışken hak savunucusunu da hapsetmek, avukatı bağlamak denklemi bozuyor.
E madem yargıyı bağladınız avukatları niye tutuyorsunuz? Avukatları tutuyorsanız yargıyı neden bağlıyorsunuz?
Chatman’ın kütüphanesi eskiden manastır olarak kullanılmış dedik ya, Chatman o zaman günah çıkarmak için kullanılan bölmelere kitap koydurmuş.
Ben buraya Chatman’ın kütüphanesi diyorum. Biz asma kilitler altında kitap okuyoruz. (10 tane kitapla sınırlı) Fakat kimi burada Tanrı’ya dua ediyor kimi kendiyle hesaplaşıyor.
Zamane dervişleri de burada. Burası kışla ve silahhane olarak da kullanılıyor. Birkaç kişinin ise şatosu burası. Buraya çok az sayıda ayrıcalıklı insan girebilir. Cesur olmak gerekir az da olsa. Ruhsatlandırılmış olmak gerekir. İşini sevmek ve iyi yapmayı istemek gerekir. Buraya günah çıkarmaya gelenler oluyor. Yüce Tanrı onları affetsin. Biz rahip değiliz. Buraya düşünceyi, eylemi, hak aramayı, müziği ve direnişi seven gelsin. Hoş gelsin sefa gelsin. (ET/AS)