Sokağımızın adı Kuşlu Sokak. Çok fazla merdiveni olan bir sokak. Sokağımızda onlarca kedi yaşıyor. Bella, Minnoş, Minnak, Gözüpek, Gözüyok, Duman ve Sarıminnoş. Ha bir de Sarıminnoş'un kuzeni, Sarışeker.
Bazen buranın adının Kedili Sokak olması gerektiğini düşünüyorum. Sokakta yaşayan insanlar kedilere mama veriyor. Onları seviyor.
Benim de bir kedim var. Henüz yavru. Kedimi pet şoptan almadım. Çünkü hayvanlar kimsenin malı değil. O yüzden satılamazlar. Onu bana Ela verdi.
Ela, benim arkadaşım. Birlikte oyun oynayıp eğleniyoruz. Ancak okullar açıldığında, Ela memleketine, ninesinin yanına gidiyor. Okulu orada okuyor.
Peki Ela bana kediyi nasıl verdi?
Sarışeker diye bir kedimiz vardı. Onunla oynamaktan çok hoşlanıyorduk. O da sürekli bizim peşimizden koşardı.
Sarışeker büyüdü. Bir gün komşumuz olan Murat, Sarışeker’in doğuracağını söyledi. Ela’ın kuzeni ve benim de arkadaşım olan Ali ile çok heyecanlandık. Her gün Sarışeker’in doğurmasını bekliyorduk. Acaba yavruları nasıl olacaktı?
O günlerde okullar ara tatil olduğu için Ela gelmişti.
Ve Sarışeker doğurdu. Hem de Ela’nın abisinin çorap dolabında. Ela onları bulmuş. 5 tane yavrusu oldu. Ne yazık ki bir tanesi öldü. Yavru kedilerden biri Ela’nın, biri Ali’nin, biri Ela’nın annesinin, biri de benim oldu.
Benimle Ali’nin kedileri Sarışeker’e çekmiş.
Ben kedime Minnak adını koydum. Ali kedisine kendi adını vermek istedi. Ela Minnoş dedi kedisine. Ela’nın annesinin kendi kedisine ne isim verdiğini bilmiyoruz.
Ela’nın anne ve babası evlerinin arka bahçesinde kedilere kartondan yuva yaptılar. Kartonda bir delik açtılar. Üstünü de bir halıyla kapattılar. Kedilerin yuvası hazırdı.
Yuvanın önüne de mama ve su kabı koydular.
Benle Ela her gün onlara mama ve su veriyorduk.
Bir gün kedilere bakmak için ben, Ali ve Ela, bahçeye indik. Karton yuvanın olduğu yere gittiğimizde, kedilerin orada olmadığını gördük. Sarışeker üzgündü. Ona yavrularının nerede olduğunu sorduk. Sadece acı acı miyavladı. Etrafa baktık ancak yavruları bulamadık. Korkmaya ve üzülmeye başladık. Sonra onları aramaya karar verdik.
Bahçenin altını üstüne getirdik. Ancak yavru kedileri bulamadık. Sonra gidip anne ve babalarımıza söyledik. Çok üzülmüştük. Onların bulunmasını çok istiyorduk.
Anne ve babalarımız yavru kedilerin bulunması için bizimle birlikte sokağa inip onları aramaya başladılar. Diğer komşularımıza da haber verdik.
O esnada Murat geldi. Elindeki topu ile “hadi maç yapalım” dedi. Bizlerin üzgün olduğunu görünce, “ne oldu?” diye sordu. Biz de yavru kedilerin kaybolduğunu söyledik. Bunun üzerine o da bizimle birlikte kedileri aramaya başladı.
Birden aklıma bir fikir geldi. Okuduğum bir kitapta görmüştüm. Köpeği kaybolan biri, köpeğini bulmak için afiş hazırlamış ve onları sokaklara asmıştı. Böylece köpeğini bulmuştu. Biz de böyle bir şey yapabilirdik.
Hemen bunu arkadaşlarıma söyledim. Onlar da çok sevindiler. Birlikte hemen afiş hazırlamaya gittik. Ela bizden yaşça biraz daha büyük olduğu için anne ve babası ona cep telefonu almışlardı. O’nun telefonunda yavru kedilerin fotoğrafları vardı. Babamdan da yardım alarak bilgisayarda afişleri hazırladık. Onları sokaklarda asmaya başladık.
Neredeyse akşam oluyordu. Ve biz henüz yavru kedileri bulamamıştık. Kediler aç susuz kalabilirlerdi. Yorulabilirlerdi. O yüzden karanlık basmadan onları bulmak istiyorduk.
Birden yavru kedi sesi geldi. Hepimiz sesin olduğu yeri bulmaya çalıştık. Ses, bahçedeki kedi yuvasından geliyordu. Hemen oraya gittik. Bir de ne görelim? Yavrular kendi başlarına bahçeye geri dönmüştü. Sarışeker onları patileriyle kucaklıyor ve yalıyordu.
Hepimiz çok sevinmiştik. Karanlık basmadan yavru kediler evlerine dönmüştü. Biz de mutlu bir şekilde aynı anda “pijama partisi yapalım mı?” dedik. Herkes gülmeye başladı ve bizim eve gelerek pijama partisi yaptık. (LD/FD/PT)
Fotoğraflar: Ferid Demirel / bianet