Her ailenin belirli bir dönem çocuklarıyla yaşadığı ve bunu sık sık dile getirdikleri bir durumdur gençlerin ergenlik dönemi. Çoğunlukla çocuklarıyla yani bizlerle aralarında geçen iletişimsizlikten dert yanarlar.
İletişim problemleri aslında bu dönem içinde yaşanan en büyük problemdir bence. Nerden biliyorsun derseniz yaşadım, yaşıyorum ve sanırım yaşamaya da devam edeceğim.
Ama ben biraz kendi açımızdan konuya bakmak ve aslında belirli bir dönem içinde olanın sadece biz olmadığı bizimle birlikte bu dönemi yaşayan ailelerimizin de "çocuğum ergenlikte" döneminde olduğunu düşünüyorum.
Ufak bir araştırma yaptım
Bu dönemde aileler çocuğunun yaşadığı her olayın ergenlikten olduğunu sanıp önemsememe ya da aşırı tepki gösterme ve ya "gaz verme" çabasıyla biraz fazla zorladıklarının farkına vardım.
Örneğin, kendi çapımda arkadaşlarımla yaptığım bir ufak araştırma sonucu: Bu dönem içinde bulunan gençlerin ailelerinden en çok "bu iş böyle mi yapılır, ben senin zamanındayken..., Biliyorum ergenliktesin yavrucuğum, bırak sana yardım edeyim (bu söylendikten sonra ergen çocuk da "baba/anne geçen gün bunun normal bir dönem olduğunu ve kendi başıma aşmam gerektiğini söylememiş miydin?" sorusunu kendi kendine sorduğunu ve çoğunlukla bir cevap bulamadığını gözlemlemekteyiz). V.b....
Biyolojik olarak karşı çıkıyoruz, hepsi bu
Aslında hepsi iyi niyetli ve bizi seven ebeveynlerin biraz fazla kollamacı davranmasından ve biyolojik olarak bizim de karşı çıkmamızdan kaynaklanıyor. Yukarıda dediğim sözlerin sonrasında çoğunlukla ergende ya dinlememe hali ya da geçiştirme dönemi olur.
Sonrasında ailede büyük olan birinden "bizi dinlemiyorsun" naraları yükselir. Aslında dinlenmektedir aileler. Sorun çoğunlukla aynı sözlerin sürekli ve asında biraz kırıcı şekilde söylenmesinden kaynaklanmaktadır.
Ebeveynler de ergen de tartışmanın sonrasında kendilerinde suç bulup bunu birbirine söyleyemez. Kendi içinde kendi kalp kırıklığıyla ve kırdığı kalbin acısıyla üzüntüye boğulur.
Ama her iki tarafta yiğit olduğu için ne özür diler ne de daha normal bir ses seviyesinde konuşmayı dener. Kırgınlıklar üst üste biner ve bir süre sonra çözülmesi olanaksız sorunlar ortaya çıkar. Ergen büyür aile yaşlanır ve hala bu iki farklı makam bir araya gelip konuşamamaktadır.
Geçmişte korkar ve tartışma istemeyiz
İkisi de geçmişten korkar ve geçmişin tekrar etmesini istemez. İşte bu yüzden havadan sudan ve yüzeysel konuşurlar her zaman. İkisinin de kalbi kırıktır aslında ikisi de daha çok kırmak ve kırılmak istemez. Gittikçe büyür uçurum, büyüdükçe aşılmaz olur.
Yazımın başında bunları nereden bildiğimi yazmıştım ve özetlemiştim aslında. "Yaşadım, Yaşıyorum, Yaşayacağım".
Sadece dinlemek ve anlayış...
Yazınca fark ettim. Ergenlikte yaşanan problemler sonrasında nerelere kadar gidiyormuş aslında. Şimdi de bence aslında basit ama bir o kadar da mutluluk getiren formülünü söylüyorum.
Sanırım sadece dinlemek ve anlayış. Bu iki şeyle çocuğunuzla ya da ailenizle iletişimsiz problemi ortadan kalkabilir. Aramızda uçurum olmadan, aşılmaz oyuklar girmeden aramıza, sanki elimizi çabuk tutmalıyız. "Sanki değil" sanki. (DT/EÖ)