* Fotoğraf: Vural Yavaş / Pixabay
Adalet Bakanlığı son iki yıldır en temel verileri güncel verileri açıklamaktan dahi imtina ediyor. Güncel verilerin açıklanmaması elbette bir tercih ve bu tercih Türkiye’de ceza infaz sistemleri, hapishaneler, insan hakları alanlarında çalışanların en temel verilerden dahi yoksun kalmasına yol açıyor.
Durum sadece güncel verilerin açıklanmaması olsaydı, “mevcut durumun vahameti görünür hale gelsin istenmiyor” denilebilirdi. Ancak görülüyor ki durum sadece mevcut verilerin açıklanmaması ile sınırlı değil. “Kamuoyunda yanlış bilgi ve algıya neden olabilecek” geçmişe yönelik bilgiler de birdenbire buharlaşabiliyor ve ulaşılması imkansız hale geliyor. Sadece güncel verilere değil geçmiş dönük verilere de müdahale ediliyor oluşu verilerin gizlenmesi ve ortadan kaldırılmasına yönelik daha bilinçli ve sistematik bir çabayla karşı karşıya olduğumuz şeklinde yorumlanabilir.
Bu girizgahtan sonra, yukarıdaki tespite yol açan deneyimin kendisi açıklanabilir. Türkiye’de, “adalet” alanında, Adalet Bakanlığı, Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü (ASİGM) ve Türkiye İstatistik Kurumu’nun dahliyle her yıl Adli İstatistikler ve Adalet İstatistikleri adlı iki temel istatistik yıllığı yayınlanırdı. Bu yıllıklara TÜİK (ismi TÜİK olarak değiştirilene kadar da Devlet İstatistik Enstitüsü-DİE), Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü veya Adalet Bakanlığı’nın sitelerinden online olarak ulaşabilmek mümkündü. İstatistiki verilerin derlenmesine ilişkin kriterlerin zamanla değişmesi ve hem bu yüzden hem de farklı nedenlerle verilerin kendi içerisinde tutarsızlıklarının olabilmesi çeşitli zorluklar yaratıyor olsa da bu ham verilerin kendisine ulaşabiliyor olmak araştırmacılar, akademisyenler ve insan hakları savunucuları için önemli bir olanaktı. Ancak artık 2009 öncesi Adli İstatistik verilerine ulaşabilmek mümkün değil. Geçmişte DİE’nin sitesinden kolayca bu verilere ulaşılabiliyorken bu veriler kaldırıldı ve 2009 öncesini de kapsayan, yıllara dair karşılaştırmalı bir çalışma yapma imkanı ne yazık ki şu an için mümkün değil.
23 Kasım 2020 tarihinde Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER) aracılığıyla Adalet Bakanlığı’na yönelik bilgi edinme başvurusu yapılarak daha önce ulaşılabilir olan 2009 öncesi Adli İstatistiklerine yeniden nasıl ulaşılabileceği, online ulaşma imkanı yoksa pdf hallerinin başvurucuya gönderilip gönderilemeyeceği sorulmuş ve 9 Aralık 2020 tarihinde Adli Sicil ve İstatistik Genel Müdürlüğü’nden aşağıdaki cevap alınmıştır:
“Genel Müdürlüğümüz tarafından tutulmakta olan istatistikler; 2009 yılından önce dava dosyası bazında ve dosya içeriğinde yer alan suçlardan en ağır suç esas alınarak sayılmış ve teşkilâttan ADİS formları ile derlenirken, 2009 yılında UYAP sistemine geçilmesiyle birlikte; UYAP sisteminin gerek verilerin toplanmasındaki iş yükünü azaltması, gerek veri kalitesi, gerekse verilere ayrıntılı ve hızlı şekilde ulaşmaya olanak sağlaması açısından veri toplama tekniği değiştirilerek UYAP sisteminden dosyadaki tüm suçlar ve kararların ayrı ayrı sayılarak suç bazlı derlenmeye başlanmıştır.
Yukarıda bahsedilen veri toplama ve sayım tekniğindeki değişiklik yayınlarımızda ve web sitemizde "Genel Müdürlüğümüzce veriler 2009 yılı öncesinde dosya bazında (dosyadaki en ağır suç esas alınarak) anket formlarıyla yıllık olarak derlenirken 2009 yılı ve sonrasında UYAP sisteminden yıllık olarak dosyadaki tüm suçlar ve kararlar ayrı ayrı sayılarak suç bazında sayım yapılmaktadır. Veriler yorumlanırken bu durum göz önüne alınmalıdır." şeklinde uyarı olarak yer almasına rağmen, kullanıcılar tarafından bu uyarı dikkate alınmadan ya da fark edilmeden verilerin hatalı yorumlandığı, bu vesileyle kullanıcıların yanlış kanaate vardığı gibi bu bilgileri kamuoyu ile paylaşarak da kamuoyunda yanlış bilgi ve algıya neden oldukları tespit edilmiştir.
Bu doğrultuda, hatalı yorumlamalar nedeniyle kamuoyunda yanlış algıların oluşmasının önlenmesi amacıyla sistematik değişikliğine gidilerek yayımlarımız ve internet sitemizde gerekli düzenlemeler yapılmıştır.”
Yayımlarımız ve internet sitemizde gerekli düzenlemeleri yaparak “hatalı yorumlanabilecek” verileri ortadan kaldırdık mealinde anlaşılabilecek bu tutum, “demokratik” değil “otoriter” rejimlere özgü bir tutumdur ve bunun açıkça dile getirilebiliyor oluşu mevcut rejimin “pervasızlığının” bir göstergesi olarak okunabilir. ASİGM’nin öne sürdüğü gerekçe makul ve kabul edilebilir değildir.
Mevcut iktidar, “kamuoyundaki algıyı” denetlemeyi ve yönetmeyi kendi tasarrufunda bir hak olarak görüyor. Daha da önemlisi kendisini bu algılardan hangilerinin “yanlış” hangilerinin “doğru” olduğuna karar verebilecek bir merci olarak kabul ediyor. Bunun sonucu olarak gerek güncel verileri açıklamamayı gerekse de geçmişe ait verileri ortadan kaldırmayı veya çıkarları doğrultusunda manipüle etmeyi “idari tedbirler” olarak algılıyor.
Akademik etiğe, evrensel insan haklarına ve daha da önemlisi vicdanına sadık kalan araştırmacı, akademisyen ve insan hakları savunucularının bu pervasızlık ve dayatma karşısında, dayanışma içinde, kendi veri sistemlerini oluşturması önem taşımaktadır. Bu yapılmadığında özellikle spesifik ve eleştirel bilgi üretmenin önemli olduğu konularda bir süre sonra, devlet kuruluşlarının geçmişte açıkladığı verilere ulaşmak dahi mümkün olamayabilir ve kendi sınırlılıklarımız içerisine hapsolabiliriz. (ME/AS)