Baharın beton duvarların ortasında kendini hissettirdiği günlerde, kargaların ve kumruların yuva kurma çaba ve enerjilerine tanık olduk.
A-8’in havalandırmasına bakan ve idare tarafından kullanılmayan üç adet pencereden ortadakine, tutuklandığım 2006 Eylül’ünden beri her baharda kargalar yerleşiyor.
Kuluçkaya yatmadan önce gün boyu taşıdıkları çöplerle yuvayı düzenliyorlar.
Kuluçka dönemi, yavruların yumurtadan çıkışı, büyümeleri, uçuş eğitimleri ve uçmaya başlamalarına tanık oluyoruz.
Her yıl yuvadan düşen karga yavrularının betona çarpıp ölmemeleri için pencerenin önüne minderden hamak yapıyorduk.
Yuvadan düşen yavruyu kargalar bir daha geri almadıkları içi, onu beslemek de eskiden koğuş sakinlerinden Figen’e düşerdi.
Nedense bu sene ilk defa kargalar orta pencerenin önündeki yuvaya ilgi göstermediler.
Oysa eskiden o pencere için ne kavgalar, ne savaşlar yürütürlerdi!
Eski tip hapishanelerin “güzellik”lerinden biri de bu olsa gerek!
Kırlangıçlar, kumrular, kargalar, serçeler genellikle bizleri yalnız bırakmıyorlar.
Kandıra’ya götürülmeden önceydi.
Yatakhanenin pencerelerinden birinin önüne, demir parmaklıkla camın arasındaki boşluğa bir çift kumru yerleşmişti.
Hem kumruların, hem de bizim acemiliğimizden olacak ki, zamanında önlem alıp, demir parmaklığın altındaki boşluğu kapatmadığımız için; yumurtanın biri o boşluktan aşağı düşüp kırılmıştı.
Diğerini de, pencerenin altına minderden yaptığımız hamak sayesinde kurtarıp, yerine koysak da, işe yaramamıştı.
Zira bizim kumru çifti o yumurtayı da gözden çıkarmıştı.
O zaman pencerenin önüne kumrular için daha sağlam bir yuva yapma önerimle bazı arkadaşlar dalga geçmiş olsalar da…
Ömrümle Kandıra’ya sürgün sevkle götürülünce, arkadaşlar önerimi aynen yerine getirmiş, birde cama “Kumrular için Kiralık Daire” kâğıdı asıp, fotoğrafını da çekip bana göndermişlerdi.
Kumrular arkadaşlarımın kiralık dairesini çok beğenmişler ve yerleşmişler.
Her baharda üremek için o daireye gelmişler.
Geçen yıl yeniden Gebze’ye geldiğimde kumruların o yuvada çoğalmalarına tanık olmuştum.
Gün boyu güneşin o kavurucu sıcağına aldırmadan yumurtanın üzerinde yatışlarını;
Her ne kadar kumruların hangisinin dişi hangisinin erkek olduğunu ayırd edemesek de çiftler arasındaki paylaşımı;
Yumurtalar kırıldıktan sonra kabuk parçalarını karşı çatıdan rüzgâra savuruşlarını…
Çok özel bir töreni seyreder gibi, şaşkınlık içinde izlemiştik.
Bu sene kumru çifti gelmeden pencerenin önüne bağlanmış plastik kasadan yuvayı temizleyip, sağlamlaştırdık.
O esnada geçen yıl kızgın güneşin altında, yağmurda, doluda hiç kıpırdamadan yumurtaların üzerinde yatan kumrular aklıma gelince.
Bir de tente yaptım yuvanın üzerine.
Kumrular için yaptığımız kiralık dairenin temizliği ve tamiratı bitince, ertesi gün bizimkiler keşif uçuşlarına başladılar.
Kumrular Başbakan Erdoğan’ın üç çocuk ısrarını duymamış olacaklar ki, her defasında iki yumurta yapıyorlar.
Üçüncü hafta yavrular yumurtadan çıktılar.
Takip edebildiğim kadarıyla, her iki kumru da hem yumurtaların üzerinde yatma işini, hem de yavruları besleme işini ortaklaşa yapıyorlar.
Yani kumrular insanlara göre daha eşit ve paylaşımcı yaşıyorlar.
Yavruların beslenme anındaki o muhteşem görüntünün fotoğrafını çekemediğim için hem üzüldüm, hem de hayıflandım.
Ama neylersin?
Burası hapishane ve fotoğraf çekme/çektirme işi ancak mesai saatleri içinde mümkün ve sadece birkaç dakikalığına fotoğraf makinesini alabiliyorsunuz.
Ya da ilgili memur koğuşa gelip fotoğraf çekiyor.
Bu koşullarda iki kare yakalayabildim.
Yavrular iki haftada büyüdüler ve uçtular.
O günlerde havalandırmada volta atarken bir arkadaş yavru kumrulara isim koymadığımızı hatırlatınca…
Adları “Aşiti ve Barış olsun; hem güzel, hem de sürece uygun” dedim.
Böylece isim sorununu da çözmüş olduk!
Aşiti ve Barış geçen hafta uçup hayata karıştılar.
Genç kumruların yolu memleketin hangi sokaklarına, meydanlarına düşer bilinmez.
Ama bugünlerde ayağa kalkarak AKP zulmüne, baskı ve terörüne isyan ederek Taksim, Kızılay, Gündoğdu başta gelmek üzere meydanları, sokakları dolduran kitlelerin direnişi yüreklerimizdeki umudu çoktan büyütür oldular!
* Füsun Erdoğan, 15 Haziran 2013, Gebze Kadın Kapalı Hapishane