"ÇANAKKALE (Cumhuriyet) - Silahlı saldırıda yaşamını yitiren Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in oğlu Arat Dink, vatani görevini yapmak üzere Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanlığı'nda silah altına alındı. Annesi Rakel Dink'in oğlunun evci iznine çıkması için Kordonboyu'nda kiralık ev tuttuğu bildirildi."
Dört satırlık bir haber, Hrant Dink'in adı Ararat'tan, 301'i babasından yadigâr oğlunun askere alındığını bağırıyor. Cuma günü haberi okuduğumda çok sinirlendim, gazetecilikten başka her şeye benzeyen dört satır için söylenecek çok laf vardı elbette ama uyuyanları uyandırmayalım aman deyip yazmadım. Büyük gazete, "Türkiye Türklerindir" Hürriyet, Saygı Öztürk aracılığıyla bunu bir haber haline getirince üzerine birkaç kelime etmek şart oldu.
Arat Dink Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı, tıpkı babası gibi, tıpkı bu topraklarda yaşayan 70 milyon küsur insan gibi. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak vatandaşlık haklarına sahip, askerlik görevini de yapmak zorunda. Askerlik görevini yapan insanların "evci" çıkmak gibi bir hakları var, bu hak Kara Kuvvetleri Komutanlığının internet sitesinde şu şekilde anlatılıyor:
Erbaş ve Er Evci (Gece Yatısı) İzinleri
Erbaş ve erler nüfusa kayıtlı olduğu il hudutları içine tertip edilmezler. Ancak;
* Anne, baba veya eşin ikametlerini erbaş/erin acemi eğitiminden sonra tertip edildiği il/ilçeye taşımaları,
* Acemi erbaş/erin dağıtım olduğu yerde evli abla veya ağabeyin ikamet etmesi hallerinde; erbaş/erlere cuma akşamından pazar günü akşam yoklamasına kadar evci izni verilir. Bununla birlikte evli olanlara çarşamba günü mesai bitiminden perşembe sabahına kadar, dini ve ulusal bayramlarda ise, tatilin başladığı günden bitim gününün akşam yoklamasına kadar evci izni verilir.
* Evci izinlerinin verilmesinde birliğin görevi, hizmetlerin yürütülmesi için mevcut durumu, eğitim, manevra ve tatbikat hazırlıkları gibi faaliyetlerinin aksamaması göz önünde bulundurulur.
Yani askerlik görevini yapmakta olan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı anne, baba ya da eş ikametgâhlarını oğullarının/ eşlerinin askerlik yaptıkları ilçeye taşımaları halinde, hafta sonları er ve erbaşlar evci çıkabiliyorlar. Takdir edersiniz ki bu hak Arat Dink'e özel değil, herkesin maddi durumu elverdiği ölçüde yapabileceği bir şey. Bu hak, bir dilekçe aracılığıyla bağlı bulunulan askeri kuruma başvurarak ve ikametgâh verilerek kullanılıyor. Dink ailesinin de yaptığı bu. Muhtemelen her yıl askere giden ve bunu yapacak imkânı olan yüzlerce, belki de binlerce insanın yaptığı ile aynı yani...
Habere geri dönelim, ne diyor Cumhuriyet? Arat Dink'in Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanlığı'nda silah altına alındığını söylüyor. Cumhuriyet okurları bu bilgiden ne kazandı? Haber değeri nerede?
Cumhuriyet yetinmiyor, Arat Dink'in annesi Rakel Dink'in oğlunun evci iznine çıkması için "Kordonboyu'nda kiralık ev tuttuğunun bildirildiğini" yazıyor...
Zaten bence de dananın kuyruğu işte tam burada kopuyor... Bu dilekçe aile tarafından Çanakkale Boğaz ve Garnizon Komutanlığı'na verildiğine ve Dink ailesi de Cumhuriyet muhabirini arayıp "biz ev tuttuk" demediğine göre, birkaç soru sormak lazım Cumhuriyet gazetesine:
* Hadi Arat Dink'in askerlik yaptığını öğrendiniz, evci çıkacağını ve ev tutulduğunu nereden öğrendiniz? Daha doğrusu, haberinizde yazdığı gibi size "nereden bildirildi"?
* Dört satırlık yer doldurmak için kamuoyunun hiçbir yararına olmayan, aslında haber de olmayan bir "haberi" neden kullandınız?
* Hadi "haber"i kullandınız, evin tutulduğu mahallenin adını yazmaktaki amaç nedir? Dink ailesinin tuttuğu evin mahallesi Cumhuriyet okurları tarafından merak mı edilmektedir?
* Hrant Dink planlı bir şekilde katledilmişken, Arat Dink 'in301'den ceza aldığı aşikâr, aldığı tehditler belliyken, bir tek apartman adını eksik yazmak, Arat Dink'i hedef göstermek değildir de, nedir?
* Dink ailesi haberin çıkmasından sonra Arat Dink'in vatandaşlık hakkı olan evci iznini kullanmayacağını "adres gazetelerde yayınlandı" diyerek bu kez "bildirmiştir." Cumhuriyet gazetesi ve bu haberi kendilerine "bildirenler" rahata ermiş midir?
Aslında bütün bu soruların yanıtlarını biliyorum, siz de biliyorsunuz. Cumhuriyet Gazetesi'nin de, "haberi bildirenlerin" de rahata erdiğinden eminim...
Derdim, insanların gazeteciliği geçtim, vicdan da bu kadar uzaklaşmış olmalarını görmek... Acı olan o...(ÇM/EÜ)