Bugün itibariyle son altı gündür okulda, işte, evde, sokakta, iki ya da daha fazla kişinin bir araya geldiği her yerde hepimiz sohbete ömrü hayatımızda ilk kez “Nasılsın? Hayat Nasıl gidiyor? Havalar da pek soğudu...” gibi klişelerle başlamıyoruz. Zira bütün bu sıkıcı girizgahlara gerek duymayacağımız afilli bir konumuz var artık: Wikileaks.
Hatta benim de aralarında bulunduğum bazılarımıza bu sohbeti yapmak için ikinci bir kişi bile gerekmiyor. Wikileaks'in yayınladığı gizli belgeleri elde çekirdek, demlenmiş çay, kısır, börek, çörek eşliğinde ve büyük bir heyecanla takip eden insan sayısı da hayli fazla.
Altı günlük sosyal ağlar (Facebook, twitter, Friendfeed...), internet sözlüğü (Ekşi Sözlük, Uludağ Sözlük, vs...) ve haber sitesi (bianet, ntvmsnbc, medyatava, vs...) taramalarından çıkardığım -burada bi Taha Erdem tadı yakalıyorum sevgili okuyucu, dikkatini çekerim- sonuç neredeyse hepimiz Wikileaks'e, sorumlu sızdırma işleri sorumlusu Juliann Assenge'e ve ekibine, ve hatta kendilerine bilgi sızdıran “hainlere” teşekkür eder, Allah razı olsun çocuklardan der hallere geldik. Ve hepimiz dünyada ilk kez “gıybetin” günah ve ayıp olmadığı, annelerimizin “Kötü konuşma insanlar hakkında, döner seni bulur” demediği bu şahane günlerin tadını çıkartıyoruz.
Elbette Wikileaks belgelerinin sıkıntıya soktuğu, terlettiği bazı insanlar var ama bu adı geçenlerin hayatlarımızın çanına ot tıkadığı bitmek bilmeyen yılların ardından hallerine üzülemiyoruz. Kaldı ki niye üzülelim? Hepimiz ezelden beri kirli çamaşırların ortaya dökülmesini seviyorduk. Şimdi kahramanlarımız ilk kez şarkıcılar, oyuncular, gazeteciler, yan komşu değil, bildiğin dünyanın bütün mühim liderleri ve dünyanın resmi olmayan sahibi Amerika Birleşik Devletleri (ABD). Bundan iyisi Şam'da kayısı değil de nedir?
Aşk, nefret, dram, ihtiras, dedikodu, yalan, intikam, komplo teorileri. Sırf bunları heyecanla okuduğumuz için bile Wikileaks futbol takımına teşekkür edebiliriz. Sonucu kestiremesek de bu teşekkür güzel oyun için.
Müzik bilgi sızdırmanın gıdasıdır
Ancak hakkı teslim edilmesi gereken asıl kişinin bu belgeleri Wikileakscilere sızdıran ABD askeri Bradley Manning olduğu kanısındayım. Zira, o olmasaydı bugün bu heyecanlı günleri yaşıyor olamayabilirdik.
Peki bu arkadaşı mühim kılan, hikayesini dikkatle takip etmeyi gerektiren asıl şey ne? Ben söyleyeyim: Eşcinsel olması.
Hikaye kısaca şöyle: 23 yaşındaki asker Manning orduya yazılıyor. Malumunuz ABD ordusunun en büyük tabularından biri eşcinsellik idi. Hala da öyle. “Don't Ask, Don't Tell” (“Sorma, Söyleme” ya da “Ne sen sor ne ben söyleyeyim”) tavrı nedeniyle çok sayıda gey ve lezbiyen asker orduda yalnızlaştırıldı ya da atıldı. Şimdi efendim, niye askerlik yapıyorlar diye bana sormayın. Savunduğumdan değil ancak ayrımcılık eşcinsel askere yapıldığında da ayrımcılık. Bizi hikayede bağlayan kısmı bu.
Geçtiğimiz günlerde ABD Senatosu bu konuyu gündeme taşıdı, eşcinsel askerlerin kimliklerini açıklayacak orduda var olabileceklerini ve homofobik yasanın kaldırılmasını senatoda oylamaya sundu. Cumhuriyetçi muhafazakarların yaptıkları anti kampanyayla sonuç hüsran oldu.
Oylamadan önce bu yazıda bizlerle buluşacak pek değerli sanatçımız Lady Gaga da bir video hazırladı ve eşcinsel askerlere destek verdi. Herkesi kendi senatörlerini arayarak oylamada yasanın kaldırılması yönünde oy vermeleri için baskı yapmaya davet etti. Hatta videoda Gaga Hanım kendi bölgesinin senatörünü arıyor ancak aradığı senatöre ulaşılamadığından sesli mesaj bırakıyor.
İş bu yasa ve ABD ordusundaki homofobik durum bakın nelere yol açtı:
23 yaşındaki Manning 2007'de orduya katıldı. ABD'nin kile imha silahları var yalanıyla girdiği ve Saddam Hüseyin'in idamıyla süren ve bugün de halen devam eden istilası sırasında Irak'ta istihbarat uzmanı oldu. Bağdat'a 40 kilometre uzaklıktaki bir üste gizli belgeler üzerinde çalışıyordu.
Öğrencilik yıllarında bilgisayar başından kalkmayan biri olarak tanımlanan -ki bu hiç özel, yeni ya da ayrıcalıklı bir durum değil bugünlerde. Zira bilgisayar başından kalkan çocuk görünce şaşırıyor, mutlu oluyor ve hatta sevinçten ağlıyoruz- Manning, Irak'a gittikten sonra eşcinsel olduğu için ordu içinde dışlandığını söyleyerek şikayetçi olmuş.
Bu esnada günde ortalama 14 saat gizli belgeler üzerinde çalışan Manning, bu sürede bizim hep inandığımız ancak kanıt bulmakta sıkıntı çektiğimiz ABD'nin kirli dış politikası konusunda çok sayıda bilgiye ve veriye ulaştı. Orduya ve ülkesine dair fikirleri değişti. (Şimdi ben orada değildim, birinci elden değil, eşinin, dostunun anlattıklarından çıkarımlarda bulunuyorum.)
Bunun üzerine Manning, ABD'de pek meşhur olan ve ilerde iki çift lafımın olacağı bilgisayar korsanı Adrian Lamo ile iletişime geçerek bu belgeleri dışarı sızdırması konusunda yardım istedi.
Daha sonra ortaya çıkan bu yazışmalarda esas oğlanımız Manning Lamo'ya “İnanılmaz ve berbat bazı şeyler" olduğunu ve "bunların Washington'da karanlık bir odada saklanmaktansa kamuoyunun bilgisine sunulması gerektiğini" söylediği iddia edildi. Bunu nereden mi biliyoruz? Hain Lamo Manning'i ispiyonladı, oradan.
En heyecanlı yerlerinden birine geldik hikayenin. Manning bir gün bürosunda Lady Gaga dinliyor taklidi yapmış. Benim hiç anlamadığım kısmı burası. Zira, Lady Gaga dinleme taklidi yapmak ne demek bilmiyorum, anlamıyorum. Kafamda Manning'in bürodaki diğer insanlara elindeki CD'yi gösterip “Hocam Gaga'nın full albümünü indirdim, şimdi gelsin çaylar, müzik ve dans” dediğini hayal ediyorum ama Güngören'de büyümüş olmanın yan etkileri olabilir bunlar.
Efendime söyleyeyim, Manning bu eşsiz performası yaparken tüm gizli belgeleri CD'ye indiriyor. ABD askeri personelinin kullandığı bilgisayar ağına giriş izni olduğu için tüm dosyalara erişebiliyordu. (Umarım yazıdaki Lady Gaga meselesini yakaladınız. Yakalamadıysanız başa dönüp bir daha okuyunuz.)
Bir video izledik ve...
Bu olayın hemen ardından belgeleri Wikileaks'e yollayan Manning'in sayesinde hepimiz 2007 Nisan'ında Irak'ta bir ABD Apaçi helikopterinin iki Reuters çalışanının da olduğu bir grup insanın ölümüyle sonuçlanan bir saldırıyı izledik. Bu görüntüler oldukça ses getirdi doğal olarak. Zira askerler gruba ateş açarken çılgınca sesler çıkartıyor, kaçışan insanların halleriyle dalga geçip eğleniyorlardı.
Hain Lamo'nun hükümete yaranmak için ispiyonladığı (burada birayla lokal bir tat yakalamak arsuzundayım, maruz görün) Manning bir ay sonra “gizli belgeleri dışarı sızdırmak”la “suçlanarak” tutuklandı. 52 yıla kadar hapsi istenen eşcinsel asker şu anda çok popüler olmasına rağmen Assangen gibi şöhretin tadını çıkartamıyor. Zira bir hücrede tutuluyor.
Manning'in tutuklanmasının ardından insan hakları savunucuları “Savaş suçlarını sızdırmak suç değildir” sloganıyle Manning'e destek kampanyası başlattılar. Bu kampanya Wikileaks'in geçtiğimiz pazar günü yayınladığı belgelerin ardından daha da fazla kişiye ulaşma fırsatı buldu.
Hak savunucularının talebi basit: Manning serbest bırakılsın! Katılmamak elde değil. Zira Beyaz Saray'ın yemeyip içmeyip bütün dünya liderlerine ve siyasetçilerine teflon, paranoyak, şu, bu demesini keh keh gülüp bir kenara bırakırsak, İsviçre'deki gizli banka hesapları, ABD'li askerlerin yaptıkları insanlık dışı uygulamalar, ABD'nin düşman yaratma çabaları, kendinden başka kimseye güvenmez dış politikasının iç yüzü gibi uzayıp giden bir listeye Manning'in cesareti sayesinde Wikileaks'ten okuduk.
Bu nedenle savaş suçlarını teşhir etmekten başka bir şey yapmayan bu askerin derhal serbest bırakılmasını bütün dünya için yüksek sesle haykırmalıyız. (Alakalı not: Serdar Turgut ve Yiğit “dö jöle” Bulut gibi çok “mühim” köşe yazarlarının Wikileaks belgelerinde Recep Tayyip Erdoğan, Ahmet Davutoğlu gibi Türk siyasetçileri hakkındaki ifadelerle gurur duymalarını bir başka yazıda inceleyecek, bu neyin kafası ise biz de ondan istiyoruz diyece soracağız.)
Okuduğumuz anladık mı?
Bu hikayeden çıkartılacak dersler elbette var. Şimdi not edelim:
* Homofobik/transfobik olmayın. Olursanız ilerde ortaya çıkan gizli dosyalardan ne mağdur ettiğiniz eşcinseller ne de bazı internet siteleri suçlu olacak.
* Sıklıkla ilişki içerisinde olduğunuz çalışma arkadaşlarınız hakkında teflon, manyak, sapık filan demeyin. Ayıptır bu bir. Ama hadi demek istiyorsunuz, kime söyleyeceğinizi iyi seçin ve yazılı bir belgede beyan etmeyin. Unutmayın söz uçar, yazı kalır.
* Şimdi sosyal hayatınıza geri dönün ve yıllardır yerli yersiz söylediğimiz ve bugün hepsinin gerçek olduğunu Wikileaks sayesinde öğrendimiz politik hikayelere ve komplo teorilerine yenilerini ekleyin. Şu dalga bitsin, yeni belgeler yakında ortaya çıkar ve siz de sosyal çevrenize “ben dememiş miydim iki yıl önce” diyerek havanın kralını atarsınız. (BÇ)