Son günlerde Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) 7 Haziran seçimleri için hazırladığı reklam filmleri sıklıkla ekranlarda dönüyor; hani şu “Onlar konuşur, Ak Parti yapar” diye biten reklamlar.
Bu reklamlardan özellikle bir tanesi oldukça ilgimi çekti. “Baba olacağım” başlıklı reklamda yeni evlenen kadın ve erkek, neresi olduğunu bilmediğim deniz kenarı bir yerde dolaşırlar. Erkek, evlendiklerinde Türkiye’yi gezmeye karar verdiklerini söyler. Maceraperest çiftimiz bir banka oturacakları sırada kadın bayılır ve erkeğin kucağına düşer. Erkek de ambulans çağırır. Ama o da ne? Ambulans karadan değil denizden gelir ve kadını aldığı gibi bir iskeleye götürür. Oraya gelen helikopter de kadını hastaneye taşır.
Neyse ki kadının herhangi bir sağlık sorunu yoktur; meğer hamileymiş ve birden fenalaşmış, AKP’nin “Avrupa’yı geçen” sağlık politikaları sayesinde denizden, havadan, karadan hastaneye ulaştırılmış…
Baba adayı genç erkek de “Sağlık hizmetlerimiz resmen Avrupa’yı geçmiş. Karada, denizde, havada, her yerde çalışıyor ambulanslar. Bu konuda atıp tutanlara da artık hiiiç kulak asmıyorum. Onlar konuşur, Ak Parti yapar” diyerek reklamı bitiriyor.
Bak şu konuşana
Şimdi size denizde, havada falan değil, karada çalışan ambulanslarla ilgili 7 Eylül 2014 günü yaşadığım olayı anlatacağım.
Yıllık iznimin son gününde Marmaris Bozburun bölgesinde Söğüt Köyü’ndeydim. Öğlene doğru ıslak zeminde kayıp düştüm ve ayak bileğim ters döndü. İlk anın şokuyla idrak edemedim ama ayak bileğim biri parçalı dört yerden, gerilen kaval kemiğim de boylamasına kırılmış.
Neyse, en yakın yerleşim yeri olan Bozburun’dan Sağlık Bakanlığı’na ait ambulans geldi. Doktorlar baktı, ağrı kesici vurup, “Kırık yok. Zaten parçalı kırık olmadığı zaman Marmaris Devlet Hastanesi’ne götüremiyoruz” deyip gittiler.
Bunun üstüne bir tanıdığın arabasına konularak iki saate yakın dağ yollarından Marmaris Devlet Hastanesi’ne gittik.
Sağlık hizmetlerinin “resmen” Avrupa’yı geçtiği ülkemizin en turistik yerlerinden birinde hastanede röntgen çeken kadın doktor “Geçmiş olsun birkaç kırık var” dedi ama röntgenlere bakan doktor “Kırık yok, sadece çatlak” deyip ateli yerleştirip beni gönderdi.
Ertesi gün İstanbul’a geldiğimde öğrendim parçalı malleol kırığı ve diğerlerini.
Reklamdaki “Hiiiç kulak asmayan” insanları bilmem ama o her yerde çalışan ambulanslardan biri, beni bırakın denizden, havadan falan taşımayı, alıp bir sağlık ocağına bile götürmedi; kendi imkanlarınla git dendi.
Bu olayın üstünden sekiz ay geçti. Bu sekiz ayın dört artı iki ayını yatarak geçirmek zorunda kaldım.
Neyse, ben başımdan geçen küçük ambulans maceramı anlattım. Reklamda oynatılan karakter, ambulansları havada, denizde buluyor ama bazıları da ayağına kadar gelen ambulansın kendisini almadan çekip gidişini kapaklandığı yerden seyrediyor. (EKN)