Fotoğraf soldan sağa: Hrant Dink, Anna Turay , Diran Bakar, Setrak Davuthan, Harutyun Şeşetyan, Luiz Bakar
Agos'un kurucuları arasında yer alan Anna Turay'ın gazetenin 25'inci doğum gününde kaleme aldığı yazıyı yayınlıyoruz. Bu yazı ilk olarak Agos'un 2 Nisan 2021 tarihli 1291'inci sayısında daha sonra da agos.com.tr'de yayınlandı.
Agos’un ilk sayısı, ilk manşeti ve ilk başyazısı, aslında tüm varoluşu, ‘diriliş ruhu’na olan inancımızın ifadesidir. İlk sayının, tam da Hisus’un dirilişinin 1996’ncı kez kutlandığı bir paskalya yortusuna denk düşmesi tesadüf değildir. Dindar olsun olmasın, her Ermeni diriliş ruhuna bir biçimde inanır. Yaşamın ölümle noktalanmadığına inanmak zorundadır. Dayanıklılığı biraz da bundan gelir. Miras olarak sırtlandığı o ağırlığı ancak böyle hafifletebilir.
Agos’un ideali ve çabası daha ilk sayılarından itibaren net ve okunaklıdır: İki toplumun bir arada yaşama kültürüne sıkı sıkıya sarılmak, onu, üzerinde tepinmeye, her ne pahasına olursa olsun ezmeye kararlı fillerden sakınmak ve hatta -neden olmasın?- serpilip gelişmesine katkıda bulunmaktır. Bunun için, ‘öteki’ olmayı kabullenen, görünmez olmayı seçen, ‘dilsiz’ bir topluma ses vermek, onu görünür kılmak ister. Gündelik hayatını karartmayı amaçlayan hakaret dolu Ermeni karşıtı kampanyalara, seri halde üretilen inkâr söylemlerine, kısıtlanan haklarına, sahip olduğu yasal kurumların sürekli aşındırılmaya çalışmasına dikkat çekmek, diyalog kanallarını açık tutmak, dayanışmayı çoğaltmaktır bütün muradı... Buna karşılık yıllar ve yıllar boyu kendini tekrarlayan, döne döne hep aynı tanıdık, karanlık kuyuya sizi fırlatan bir dizi mücadele cidden yorucu, aynı zamanda da ibret vericidir.
İşte 25 yıl öncesinde, Agos’un ilk 2,5 ayında yazı işleri masasının üzerinde duran en yakıcı haber konuları… İlk 10 gazetede işlenen, bugün de işlense “güncel” olacak konular…
Ezelden ebede vakıf sorunları
Nisan 1996. Agos çıkalı henüz bir hafta olmuş, harıl harıl ikinci sayı hazırlanıyor. Bu sayının ana haberi dört ay öncesinden belli olmuş zaten, manşeti ise Eyüp Belediye Başkanı, Agos’a verdiği demeçte atıyor: “Bize kiralasınlar, kamulaştırmayalım!” Yine bir dava konusu… Eyüp belediyesi, semtte kurulan Cuma pazarının yerinden yana pek dertliymiş, trafiği aksatıyormuş. Akıllarına ilk gelen Eyüp Surp Asdvadzadzin Ermeni Kilisesi’ne ait arazi olmuş. Hemen iki katlı büyük bir bina diker, hem daimi semt pazarı yapar, hem de diğer günlerde otopark olarak kullanırız diye düşünmüşler. Tabii istimlak kararı hiç gecikmeden alınmış. Vakıf Yönetim Kurulu bu işlemin iptali için dava açıyor. Uzuuun bir yol var adaletin önünde…
Mayıs 1996… Agos’un ilk sayısının üzerinden 1 ay geçmiş. Bu kez Gedikpaşa Kilisesi’nde yeni bir gelişme var. Vakfın eski başkanı Ferman Toroslar İçişleri Bakanlığı’na dava açmış. Vakfın seçimleri önceki yıl yenilenmiş, ancak seçim çevresinde ikamet etmemeleri gerekçe gösterilerek seçilen bazı isimler veto edilmiş. İçlerinde bin yıllık Gedikpaşalı’lar da var. Bu derde Ferman mı derman olacak? Bakalım…
Hemen 1 hafta sonra… Bakırköy ilçesinin belediye başkanlık seçimleri yaklaşıyor. Tüm partiler teyakkuz halinde, azınlık muhabbeti artmış. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan da Yeşilköy Kilisesi Vakfı’nın düzenlediği bir toplantıya katılmış. Eyüp Belediyesi’nin kamulaştırma girişimini Agos muhabirinden öğrenince, Erdoğan, hiç tereddüt etmeden “Bu ayıbı yaptırmam!” diyor. Yaşasın, ne güzel! Birinci sayfaya yerleştiriyoruz.
Haziran’a vardık, yaz geldi. Karşı yakaya da geçelim bir, eksik kalmasın. Sırada Kartal kilisesi var. Bir kamulaştırma da Refah Partili belediyeden. Konu Ermeni mülkü olunca parti marti fark etmiyor. Bu kez gerekçe yol genişletme… Kilisenin dar gelirli ahalisi zaten çok azalmış. Kilise bahçesi neredeyse tamamen yok edileceği gibi akar getiren üç dükkân da yıkılacak. Tarihinde birkaç kez kamulaştırma yüzünden geniş arazilerini, mülklerini yitiren küçük, biblo gibi kilise, boğuluyor…
Diyalog ve diplomasi, iki ileri beş geri
Agos her türden diyaloğa kulaklarını, gözlerini dört açmış, sevinç içinde, arka arkaya adeta müjdeliyor. Sayfada daha geniş yer ayırırsak etkisi ve sonuçları da daha büyük olacak diye düşünüyoruz zaar.
Üçüncü sayının birinci sayfasında iki güzel haberi alt alta kullanmışız. İlki Parlamentolararası Birlik Toplantısı’nı konu alıyor. İstanbul’da, 133 ülkeden 700’ü aşkın parlamenter ve diplomat toplanmış. Gündemlerinde “Balıklar ve azınlıklar nasıl korunmalı?” sorusu var. Cumhurbaşkanı Demirel Çırağan’daki toplantıda bir konuşma yapıyor. “Bugünün dünyasında bağnazlıklara yer yok” diyor ve kültürlerin ortaklığına değindiği uzun konuşmasını şöyle tamamlıyor: “… çocukları ve gençleri hoşgörü kültürüyle yetiştirmeye çalışmalıyız.” Toplantıya Ermenistan da katılmış, 6 kişilik bir heyetle. TBMM Başkanı ile özel bir görüşme de yapmışlar. Bizim haberin satırları arasından neşe fışkırıyor.
İkinci haberde Kafkasya Barışı’na ilişkin gelişmeleri aktarıyoruz. Bu tipik bir Agos başlığı: “Çözüme Adım Adım”… Umut dolu, iyimser olmaya kararlı. Tatlı bir Mayıs yaşanıyor. Ermenistan’dan bir üst düzey yetkili Ankara’da, aralarında Başbakan Mesut Yılmaz’ın da bulunduğu bir dizi politikacı ve bürokratla temasta bulunuyor. Cumhurbaşkanı Demirel’e de Ermenistan Cumhurbaşkanı Levon der Petrosyan’ın mektubunu sunuyor.
Yine Mayıs, dördüncü sayı. Birinci sayfanın manşeti: “Komşuları Avrupa buluşturdu!” Haydar Aliyev ve Levon der Petrosyan Lüksemburg’da buluşup konuşmuşlar. Karabağ sorununun çözüme ulaşması için barışçıl yollardan faydalanacakları yolundaki mutabakatı yeniliyorlar. Ertesi gün de Strasbourg’da Ermenistan, Azerbaycan ve Gürcistan’ın dışişleri bakanları Avrupa Birliği ile Ortaklık ve İşbirliği Anlaşması’nı birlikte imzalıyor.
‘Tanrıdan dileğim kardeşlik’
Hâlâ Mayıs 1996. Diplomasi baharı sürüyor. Dünya Ermenileri Başpatriği Vazgen I İstanbul’da ağırlanıyor. Türkiye Ermeni Patrikhanesi’nin kuruluşunun 535. yıldönümü kutlamaları çerçevesinde gelmiş. Tam 35 yıl aradan sonra ilk kez bu kadar önemli bir konuğumuz var İstanbul’da. Yakından izliyoruz. Başpatrik “Tanrıdan dileğim kardeşlik” diyor ve ziyaretinin Türkiye ile Ermenistan halkları arasında kardeşliğe katkıda bulunacağını belirtiyor. Agos aracılığıyla topluma verdiği mesaj son derece net: “Birlikte yaşadık, birlikte yaşayacağız.”
Gelgelelim birlikte yaşamak istemeyen, kardeşini sevmeyen birileri her zaman var. Başpatriğin o sözleri dile getirdiği günün gecesinde Yenikapı Kilisesi’nin bahçesindeki Türk bayrağı aşağı indirilip üzerine bir takım mesajlar yazılmış ve ortaya bırakılmış. Bu olay savcılığa intikal ettirildikten tam iki hafta sonra Topkapı Ermeni Kilisesi’nin zangocu saldırıya uğramış, zanlı yakalanamamış. Boğazı kesilmiş vaziyette, kanlar içinde bulunan zangoç hastaneye kaldırılmış, yoğun bakıma alınmış. Neyse ki durumu iyiye gidiyormuş. “İşimin başına dönmek istiyorum” diyor.
Seçim otobüsünde Ermenice şarkılar
Ermeni toplumu güvenlik meselelerine çok da kafasını takmıyor. Taksa ne yapacak? Mayıs pek hareketli, gazetenin gündemi pek yüklü… Toplum şimdi de seçim dalgasında. Bakırköy’de boşalan belediye başkanlığı koltuğu için seçim yapılıyor. Seçmen listelerinin bilgisayara girilmesi ve ilçede 12 bin Ermeni oyu olduğunun görülmesi üzerine seçim otobüslerinden Ermenice şarkılar yükseliyor. Makbul olmayan yurttaşlar kıymete binmiş. Büyükşehir Belediye Başkanı ve Bakanlar dahil, çeşitli siyasiler cemaat vakıflarına ziyaret üzerine ziyaret yapıyor. ANAP adayı “Sizin sorunlarınızı biliyorum,” diyor. DYP’ninki “Bakırköy mozayiği muhafaza edilecek,” demiş seçmenlerine. Refah Partisi’nin başkan adayı Kadir Topbaş. O da 100 bin ağaç ve içme suyu çeşmeleri vadediyor.
Bu furyada Tansu Çiller de eksik kalmamış. Önceki yıl “PKK’lılar aslında Ermeni’dir” diyen DYP Genel Başkanı Çiller beraberinde bakanlar, milletvekilleri ve belediye başkanları ile birlikte, Bakırköy için oy istemek üzere Surp Pırgiç hastanesini ziyaret etmiş, muhtemelen ‘kardeşlik’ filan demiş, hep birlikte neşeli bir poz vermişler objektife.
Teessüf ediyoruz, hep edeceğiz!
Geldik Haziran’a. İstanbul bu kez Habitat II toplantısına sahne oluyor. Bu toplantıda Ermeni toplumu da çeşitli kültürel etkinliklerle, karınca kararınca yer alıyor. Yalnız bir sorun var. Resmi programın bir parçası olarak tasarlanan, üzerine pek bir titizlenilen “Lirik Tarih” başlıklı büyük prodüksiyonda sahnede kimi ararsanız var, bir tek Ermeniler ve Kürtler yok.
Agos durur mu? “Teessüf ediyoruz!” hemen. Cevabı iyi biliyoruz da, yine de soruyoruz işte: “Madem İstanbul’un çok kültürlü niteliğini yansıtmak üzere Yahudiler, Çingeneler, Rumlar da dahil birçok etnik grubun müzikleri var, biz niye yokuz?” Ardından Devlet Opera ve Balesi yönetimine hatırlatıyoruz bir bir: Afedersiniz ama Türkiye’de ilk opera topluluğunu kuran, ilk Türk operetini besteleyen Dikran Çuhacıyan Ermeni’dır. “Gamzedeyim Deva Bulmam” gibi ölümsüz birçok eserin bestecisi Kanuni Tatyos Efendi Ermeni’dir. İstiklal Marşı’nı armonize eden, Darülelhan’ın Koro ve Orkestra yönetmeni Edgar Manas Ermeni’dir. Türk pop müziği tarihine imza atmış bestecisi ve aranjör Onno Tunç da Ermeni’dir.
25 yıl önce 25 yıl sonra
Görüldüğü gibi aslında pek bir şey değişmiyor. Bu filmin sonu yok gerçi ama bugünkü durumu tarihe not düşebiliriz belki… 25 yıl sonra açar bakarız.
Eyüp Kilisesi’nin arazisi kamulaştırılamadı. Vakfın dava etmesi üzerine İdare Mahkemesi kararı iptal etti. Eyüp Belediyesi bu ayıbı sürdürmek için yıllarca çaba harcadı, kararı temyize gönderdi, ama bu kez de Danıştay onadı. Bu süreçte yıllar geçti, şimdi belediye vakfın ebedi kiracısı, mülkü istediği gibi kullanıyor. / Gedikpaşa Kilisesi davasından hiçbir sonuç alınamadı. Uzunca bir süredir vakıfların hiç biri adayların ikâmet adresi meselesiyle uğraşacak durumda değil, bu konu artık lüks oldu, çünkü seçim yapma hakları tümden ellerinden alındı. Vakıflar Genel Müdürlüğü önce bir süre seçim başvurularına yanıt vermedi, daha sonra “yenisini yapacakları” gerekçesiyle var olan seçim yönetmeliğini iptal etti. Yaklaşık 10 yıldır “yenisi” yapılmadı, bugün-yarın diye oyalanıyor. / Ferman Toroslar’ın Bitlis Mutki’de başlayan yaşam serüveni ise memleket hasretiyle New Jersey’de çoktan sona erdi. / Kartal kilisesinin bahçesi bugün artık yok. / Vazgen I’in diktiği barışa adanmış tüm mumlar eridi söndü, barış havasını koklayamadan yaşama veda etti. / Kadir Topbaş Bakırköy’de Belediye Başkanı seçilemedi ama daha sonra İstanbul’un Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. İstanbul’un ağaçları elbirliğiyle hunharca yok edildi. / Karabağ’daki tansiyon hiç dinmedi, en sonunda korkunç bir savaşla her iki taraftan binlerce genç fidana mezar oldu.
Ve… Diriliş ruhu hâlâ diri. Bu yıl Hisus’un dirilişini 2021’ci kez kutluyoruz. Agos’un 25. yıldönümü ile beraber…
(AT/HA)