Uluslararası Af Örgütü (Amnesty International) Pekin Deklarasyonu ve Eylem Planı'nın 25. yıldönümünde Birleşmiş Milletler (BM) üyesi devletlere özet bir belgeyle tavsiyelerde bulundu.
"Pekin Deklarasyonu ve Eylem Planı (PDEP), uluslararası insan hakları hukuku zemininde oluşturulması ve 4. Dünya Kadın Konferansı'na katılan BM üyesi 189 devletin imzasıyla kabul edilmesi açısından önem taşır" denilen çağrı şöyle devam etti:
"Uluslararası Af Örgütü, Pekin+25 değerlendirmesini, hükümetlerin PDEP'in uygulanmasında ortaya çıkan önemli eksiklikleri ve zorlukları acilen kabul etmesi ile beraber gerekliliğinin yapılmasına dikkat çekmek için bir fırsat olarak görüyor.
Öncelikli başlıklar
"Uluslararası Af Örgütü, Pekin+25 değerlendirmesine kadar BM Kadının Statüsü Komisyonu'nun 2020'deki 64. Toplantısı (CSW64) ile BM Kadının Güçlenmesi ve Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Birimi tarafından düzenlenen Küresel Cinsiyet Eşitlik Forumu'nda ele alınması gereken öncelikli başlıkları aşağıda belirtir.
"Bu başlıklar, PDEP'i ilgilendiren çok sayıda önemli alanda etkili uygulamaların gerçekleştirilmesi açısından birbiriyle ilişki içindedir. Aynı zamanda Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'nde (SKH'ler) kayda değer bir ilerleme gösterilmesi ve "Kadınlar, Barış ve Güvenlik" başlıklı BM kararlarının eksiksiz şekilde uygulanması açısından da hayati önem arz eder. Söz konusu başlıklar şöyle sıralanabilir:
- Kadınların cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarından faydalanabilmesinin mümkün kılınması
- Sivil toplum alanının savunulması ve İnsan Hakları Savunucusu Kadınların korunması
- Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için yeterli ölçüde mali destek verilmesi ve hesap verebilirliğin güvence altına alınması.
Bugüne kadar yapılmayıp yapılması gerekenler
Uluslararası Af Örgütü, devletlere, bugüne kadarki uygulamanın ve ayrılan kaynakların yetersiz kaldığı şu alanlardaki taahhütlerini güçlendirme çağrısı yapıyor:
- Kadınların gebelik dönemi uygulamaları, rızaya dayalı cinsel ilişki, eşcinsel ilişki, seks işçiliği ve cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarıyla ilgili bilgilerin yaygınlaştırılması da dahil olmak üzere kişileri cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarını kullandıkları gerekçesiyle suçlu haline getiren veya cezalandıran yasalar, politikalar ve uygulamalar yürürlükten kaldırılmalıdır.
- Kürtaj, koşullar ne olursa olsun, suç olmaktan çıkarılmalı; kürtaj sonrası kapsamlı bakım hizmetlerine güvenli, yasal ve etkili erişim sağlanmalıdır.
- Devlet kurumlarında, topluluk ve aile içinde ayrımcı tutumlar ve uygulamalar gibi kişilerin cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarından etkili şekilde faydalanabilmesinin önündeki engeller kaldırılmalı; toplumsal cinsiyeti her ne olursa olsun herkes, devlet dışı aktörlerce cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarının ihlal edilmesine karşı korunma altına alınmalıdır.
- Kapsamlı cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetleri, ürünleri ve bilgilerinin genel sağlık sigortası kapsamında ve ICPD, PDEP ile SKH'nin 3 ve 5'inci maddesinde ifade edilen taahhütler doğrultusunda temin edilmesine öncelik verilmelidir. Özellikle ayrımcılığa uğrayan, damgalanan ve toplum dışına itilen kadınların ve kız çocukların cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetlerine erişimde karşı karşıya kaldıkları yasal, sosyal, kültürel, ekonomik ve yapısal engeller kaldırılmalıdır.
- Ergenlik dönemindeki gençlerin, gençlere uygun CSÜS hizmetlerine ve (hem okulda hem de okul dışında) kapsamlı cinsellik eğitimine erişimi sağlanmalı; söz konusu cinsellik eğitimi kanıt ve insan hakları temelli olmalı ve değişmekte olan kapasiteleri doğrultusunda aydınlatılmış ve müstakil kararlar vermeleri için gerekli bilgi ve becerileri gençlere kazandırmalıdır.
- İnsani acil durumlarda kadınlara ve kız çocuklara hak temelli ve nitelikli cinsel sağlık ve üreme sağlığı hizmetleri, ürünleri ve bilgilerinin sağlanmasına yatırım yapılmalı; kadınların ve kız çocukların cinsel sağlık ve üreme sağlığı hakları da dahil olmak üzere tüm haklarının eksiksiz şekilde tüm kriz durumlarında korunması gerektiği kabul edilmelidir.
- Şiddetin ve zararlı uygulamaların önlenmesi, yargıya taşınması ve kişilerin şiddete ve zararlı uygulamalara karşı korunması için gerekli tedbirler uygulanmalıdır. Bunun yanı sıra, toplumsal cinsiyet temelli ve kesişen ayrımcılık ve eşitsizlik türlerinin temelinde yatan sebeplerin ele alınması yoluyla her türden toplumsal cinsiyet temelli şiddet ve zararlı uygulamaya karşı etkili bir mücadele verilmelidir. Ayrımcılığa uğrayan, damgalanan veya suçlu haline getirilen kişiler başta olmak üzere, örneğin seks işçileri, toplumsal cinsiyet temelli şiddetten hayatta kalan herkesin adil muamele görmesi, adalet sistemince daha derin travmalara maruz bırakılmaması ve uygun destek hizmetleri, onarım ve tazminat alması sağlanmalıdır.
- Ayrımcı kültürel normlar ortadan kaldırılmalı, evrensel insan hakları savunulmalı ve 'geleneksel değerler,' 'kültür,' veya 'ailenin korunması' gibi atıfların insan hakları ihlallerini ve ayrımcılığı haklı göstermek için kullanılmaması sağlanmalıdır.
- Herkesin cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarından ayrımcılığa uğramaksızın gerektiği gibi faydalanmak üzere yasaları kullanabilmesi; bu hakların ihlal edilmesi halinde ise ulusal, bölgesel ve uluslararası düzeyde hukuki desteğin yanı sıra makul ve etkili çözümlere zamanında erişebilmesi sağlanmalıdır.
- Özellikle toplum dışına itilen gruplardan ayrımcılığa uğrayan, damgalanan veya suçlu haline getirilen kişiler olmak üzere herkesin cinsel sağlık ve üreme sağlığı haklarıyla ilgili kaynak dağılımı ve kararlara eşit ve kayda değer şekilde katılımı ve ilgili süreçleri etkileme imkanı, SKH madde 16 gereğince devletlerin uluslararası yükümlülükleri ve taahhütlerine uygun olarak güvence altına alınmalıdır.
(PT)
*Özet belgenin tamamını okumak için TIKLAYIN.