bianet'in görüştüğü Beykent Üniversitesi Psikoloji Bölümü'nden Doç. Dr. Serdar Değirmencioğlu, bu olayın Türkiye'de cinsellikle ilişkili genel sorunun bir yansıması olarak da görülebileceğini söyledi.
Değirmencioğlu, "Cinsellik konusu hâlâ tabu öte yandan her yerden cinsellik fışkırıyor. Fakat bu denli cinsellik öndeyken çocukların ve gençlerin cinsellik hakkında kendilerinin ne yaşabileceklerine ilişkin bir şey öğrenmeleri hiç mümkün değil" dedi.
Eğitim-Sen: yaşananların sorumlusu YİBO sistemi ve bakanlık
|
Eğitim-Sen, yaşananların sorumlusunun açığa alınan öğretmenler değil, bizzat YİBO sisteminin kendisi ve Milli Eğitim Bakanlığı olduğunu savundu.
Üç çocuk tutuklandı
Tunceli'deki iddialar Cumhuriyet savcılığının talimatıyla hastaneye sevk edilen dört öğrencinin cinsel istismara uğradığı hastane raporuyla belirlendi. Bunun üzerine gözaltında tutulan üç öğrenci, çıkarıldıkları nöbetçi mahkemece tutuklandı. Mağdur dört çocuk ise Tunceli Çocuk Esirgeme Kurumu'na yerleştirildi.
Okul müdürü, pansiyon müdür yardımcısı ve rehber öğretmen, olay nedeniyle açığa alındı. Milli Eğitim Bakanlığı olayın incelenmesi için müfettiş görevlendirdi.
300 YİBO'da 136 bin öğrenci eğitim görüyor
2006-2007 eğitim öğretim yılı başındaki verilere göre; 300 Yatılı İlköğretim Bölge Okulu'nda (YİBO) 4 bin 440 derslikte, toplam 136 bin öğrenci eğitim görüyor. YİBO'larda görev yapan öğretmenlerin sayısı yaklaşık 6 bin. YİBO'larda bir dersliğe 30, bir öğretmene ise 23 öğrenci düşüyor.
282 Pansiyonlu İlköğretim Okulu'nda (PİO), 5 bin 11 derslikte, toplam 151 bin öğrenci eğitim görüyor, 6 bin 500 öğretmen görev yapıyor.
Değirmencioğlu: Eşcinsel ya da heteroseksüel deneyim olarak nitelendirmek doğru değil
Doç. Dr. Değirmencioğlu'na göre, çocuklar arasındaki cinsel istismar eşcinsel ya da heteroseksüel deneyim olarak nitelenmekten çok çocukların kendi cinselliklerini keşfetmeleri olarak görülebilir.
1950'lerden sonra yapılan araştırmaların özellikle gençlik döneminde insanların cinselliklerini az ya da çok deneyerek keşfettiklerini gösterdiğini aktaran Değirmencioğlu,şöyle devam etti:
"Bu keşif sürecince yaşanmış olan herhangi bir deneyime eşcinsellik etiketi yapıştırmaya kalkmak doğru değildir. Bir bireyin cinsel yönelimini onun isteğinden bağımsız olarak incitecek ve damgalayacak yaymaya çalışmak çok yanlış ve kabul edilemez."
"Bilgiye ulaşmak porno sitesine ulaşmaktan zor"
Değirmencioğlu, dünyanın hemen her yerinde cinselliğin özellikle bastırıldığı yatılı okullar gibi ortamlarda cinsellikle ilgili sorun yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu ifade etti.
"Öğrencilerin yatılı okullarda tıpkı başka şeyleri paylaştıkları gibi cinselliklerini de paylaşıyor olmaları mümkün. Birlikte yaşanılan, duş alınan ve uyunan bir ortamda çocukların cinselliklerini böyle dışarıya vurması hiç de şaşırtıcı değil gerekli cinsel eğitim verilmedikçe."
"Bir 8. sınıf öğrencisinin şu an cinsellikle ilgili sağlam bilgi bulabilmesi onun bir porno sitesine ulaşmasından çok daha zor. Çok büyük kaynak ve bilgi açığı var" diyen Değirmencioğlu, Türkiye'de ilköğretim çağından itibaren cinsel eğitim uygulamasının başlatılması gerektiğinin altını çizdi; Cinsellik konusunun tıpkı şiddet gibi çok ciddi bir sıkıntı olduğunu, ilgili tüm kurumları ve sivil toplum kuruluşlarını adım atmaya çağırdı.
"Çocukların öncelikle psikolojik desteğe ihtiyacı var"
Değirmencioğlu, anne babaların da, çocuklarının cinselliği hakkında onlara erken yaştan başlayarak yaşa uygun bilgi vermelerinin çok önemli olduğunu belirtti.
Çocukların yaşadıkları travma ve örselenme sonrası öncelikle psikolojik desteğe ihtiyaçları olduğunu vurgulayan Değirmencioğlu, "Çocuklara herhangi bir mahkum yada tutuklu muamelesi yapılması doğru değil. Özellikle 'cinsel tacizci' olarak kalabalık bir koğuşa gönderildiklerinde daha çok örseleneceklerdir. Tüm çocuklar psikolog gözetiminde olmalılar" diye konuştu.
"Medya çocukların hepsinin mağdur olduklarını unutmamalı"
Değirmencioğlu, okullarda çocuklar arasında yaşanan hiyerarşinin ilk ve orta öğretimin birleştirilmesiyle birlikte ortaya çıkan temel sorunlardan biri olduğuna dikkat çekti, bu durumun şiddet ve istismar riskini artırdığını söyledi.
Bu durumun sadece YİBO'larda değil diğer yurtlar ve eğitim kurumlarında da görülen genel bir sorun olduğunu belirten Değirmencioğlu çözümün çocukların doğrudan yönetime katılması ve her aşamada hepsinin kendilerini dair sorunları konuşmak ve seslerini duyurmak konusunda rahat hissetmeleri olduğunu ifade etti.
Değirmencioğlu, medyanın olayı büyütme, abartma, çarpıtma eğiliminden vazgeçerek çocuğun yararını düşünmesi gerektiğini ve çocukların hepsinin mağdur durumda olduklarını unutmamasını istedi.
Eğitim-Sen: Bakanlık YİBO'lardaki sorunlar için adım atmadı
Eğitim-Sen, YİBO ve PİO'larda yaşanan sorunları ve alınması gereken önlemleri bir araştırma ile tespit etmiş ve 20 Nisan 2005 tarihinde basına ve kamuoyuna açıklamıştı.
Eğitim-Sen yaptığı açıklamada, araştırmanın açıklandığı tarihten bu yana Milli Eğitim Bakanlığı'nın sorunların çözümü için herhangi bir adım atmadığını, YİBO'larda yaşanan sorunların bugünlere kadar artarak geldiğini savundu.
Öğrenciler YİBO'ları "açık cezaevi" olarak tanımlıyor
Eğitim-Sen araştırmasında öğrencilerin yaşadığı sorunlar şöyle sıralanıyor:
* YİBO öğrencilerinde fazlaca ezilmişlik psikolojisi vardır. Öğrenciler kendisini değersiz hissetmekte ve ciddi sosyalleşme sorunları yaşamaktadır. Bu psikolojiye sahip öğrenciler kendisini yeterince ifade edememektedir. Dolayısıyla bir özgüven eksikliği bütün öğrencilerde hakimdir.
* Öğrenciler, öğretmeni rütbeli, kendisini vasıfsız bir asker olarak görmektedir. Yatakhanelerin koğuş olarak adlandırılması, YİBO'larda askeri mantığın yürütüldüğünü göstermektedir.
* Öğrencilerin derslerinden arta kalan boş zamanlarında, özellikle Cumartesi ve Pazar günleri pansiyonda kalmaları okulların "açık cezaevi" olarak tanımlanmasına yol açmaktadır.
* YİBO ve PİO'lara atanan öğretmenlerin rehberlik ve danışmanlık alanlarında yetersiz oldukları görülmüş, öğrencilerin eğitim teknolojilerinden yeterince yararlanamadıkları görülmüştür.
* Yemekhane şartları hijyenik olmayıp, personel yetersizliğinden dolayı öğrencilere temizlik yaptırılmaktadır. Yemekler 6-14 yaşlarınki çocukların dengeli beslenmesi açısından uygun değildir. Öğrenciler derslere yeterince beslenmeden başlamaktadır.
* Birçok YİBO ve PİO'da revir ve sağlık personeli bulunmamaktadır.
* Özellikle kış şartlarının ağır geçtiği Doğu bölgelerinde öğrenci okul içinde hapis kalmakta, sosyal faaliyetlerde bulunabileceği spor salonu vb yerler bulunmamaktadır.
* YİBO ve PİO'lar Rehberliğe en fazla ihtiyaç duyulan okullar olmasına rağmen bir çoğunda rehber öğretmen bulunmamakta ve rehberlik hizmetleri yürütülememektedir.
* YİBO öğrencileri aile özlemi duymakta, bir çoğu bu yüzden okuldan kaçmakta, tatillerde okulu erken terk etmekte ve tatil sonrası okula geç gelmektedir. 180 işgünü olan eğitim-öğretim yılı YİBO'larda 120 iş gününe kadar düşmektedir. Bu durum öğrencilerin başarısını olumsuz etkilemektedir.
* Yurttaki odaların küçük olması nedeniyle odalarda kalan öğrenci sayısı fazladır. Büyük yaştaki öğrenciler ile küçük yaştaki öğrencilerin aynı odalarda kalması çeşitli istismarlara neden olmaktadır.
* Yurtlardaki banyolar yetersizdir ve ortak kullanımlar çeşitli sorunlar yaratmaktadır.
* Küçük öğrenciler günlük temizliklerini tam olarak yapamamaktadırlar. Bu yüzden bitlenme ve uyuz gibi sağlık sorunları yaşanmaktadır.
* Öğrencilerin ailelerinden ayrı olmaları onları psikolojik olarak çok etkilemekte, bu nedenle derslerine yeterince yoğunlaşamamaktadırlar.
* Öğrencilere verilen kırtasiye malzemeleri yetersizdir.
* Öğrenciler velilerine istedikleri zaman ulaşamama sorunu yaşamaktadır.
* Günde 2 saat olarak yapılan etüd dersleri yetersizdir.
* Özellikle Türk-İslam sentezi öğrencilere empoze edilmeye çalışılmaktadır.
YİBO'lar kaynak ve personel sıkıntısı yaşıyor
Kurumların yaşadığı sorunlar şöyle:
* Okulların fiziki şartları yetersizdir.
* Bakım ve onarım işleri yeterince ve zamanında yapılamamaktadır.
* Bazı YİBO ve PİO'larda gıda ve giyecek ihalelerinde usulsüzlükler yapılmaktadır.
* İtaa amirinin ihaleyi onaylamaması ve iptali gibi durumlar yaşanmaktadır.
* Taşıma için araç sayısı yetersizdir, bazı okullarda ise hiç araç yoktur. Araç gereken durumlarda idareciler kendi araçlarıyla öğrencileri hastaneye götürmektedir.
* Sağlık personeli açığı önemli boyutlardadır. Öğrenciler saatlerce sağlık ocaklarında sıra beklemekte, dersleri aksamaktadır. Öğretmenler çoğu zaman pansuman yapmak, öğrencilere ilaçlarını kullandırmak gibi işlerle uğraşmaktadır. Sağlık personelinin yapması gereken işleri öğretmenler yapmaktadır.
* Bazı okullarda aşçı ve aşçı yardımcısı yoktur. Bu hizmetler asgari ücretle çalışan, temizlik için alınan işçilerden sağlanmaktadır. Çamaşır, bulaşık ve temizlik hizmetleri için hizmet alımı yapılmakta ve ancak öğrenci sayısına verilen ücrete göre işçi alınabilmektedir. Bu işler yemek hazırlamakta, mutfak ve yemekhane temizliği yapmakta, çamaşırhaneye bakmakta ve pansiyonu temizlemektedir.
* Hizmet alımı için yeterli ödenek olmadığından az personel alınmaktadır. Alınan personel asgari ücretle çalıştırıldığından vasıflı değildir.
* Pansiyon bütçesinin geç onaylanması ve ayrılan ödeneklerin zamanında gelmemesi ödemeleri aksatmaktadır.
İdare ve öğretmen arasında aşırı bir hiyerarşi var
* Öğretmen ve Diğer Çalışanların Sorunları
* Çalışanların yaşadığı sorunların başında mesleki bilgi ve pedagojik formasyon göz önünde bulundurulmadan yapılan gerici kadrolaşma gelmektedir.
* Öğretmenlerin çalışma koşulları ağır olduğu gibi, gündüz derse giren öğretmenlerin ders çıkışında da etüt, nöbet gibi işleri yaptıkları gözlenmektedir.
* Pek çok okulda öğretmenler, yeterince memur ve hizmetli olmaması nedeniyle yapmaları gereken işlerden daha fazlasını yapmak zorunda kalmaktadırlar. Üstelik bu çalışmalar karşılığında fazla mesai ücreti almamaktadırlar.
* YİBO öğretmenleri 24 saat nöbet tutmalarına rağmen, kendilerine yüklenen sorumluluklar karşısında sadece 6 saatlik ek ders ücreti almaktadırlar.
* Ders bitiminden sonra nöbetçi öğretmenin kılık kıyafet yönetmeliğine uymak zorunda tutulmaktadır.
* İdare ve öğretmen arasında aşırı bir hiyerarşi vardır. Demokratik katılım ve iletişim yoktur. Bu durum öğretmenlerin rahat çalışmasını engellemektedir.
* Okul Personeli görevleri arasında olmayan işlerde çalıştırılmaktadır.(KÖ)