*Fotoğraf: Yeşil Sol Parti
Yeşil Sol Parti, 10-11 Eylül'de Ankara'da yaptıkları 4. Olağan Büyük Konferansının sonuç bildirgesini yayımladı.
Sonuç bildirgesinde, "Önümüzdeki dönemde Kürtlere Özgürlük, Türkiye'ye demokrasi şiarı ekseninde Sayın Öcalan'a uygulanan tecride karşı kararlı bir biçimde mücadele edilmesi, konferansımızda altı güçlü bir şekilde çizilen önemli bir hat olmuştur. Kürtlerin statü ve hak mücadelesi sorununda çözümünü, her yerde ve her koşulda örgütleyeceğiz" denildi.
“Bugün bizlerin acil görevi otoriter, faşist rejimden kurtulup Demokratik Cumhuriyet’i inşa etmektir” denilen bildirgede, inşa sürecinde çözülmesi gereken en temel sorunun Kürt meselesi olduğu vurgulandı:
“Bizler, Türkiye’deki halkların ortak çıkarları doğrultusunda, bütün toplumsal kesimlerin kaygılarını gidermeye ve demokratik çözüm ve barış konusunda üzerine düşenleri yapmaya hazırız.
"Çözümün siyaseti olan, yaşam biçimlerinin, kimliklerin özgürlüğünü sağlayacak, eşitsizlikleri ve adaletsizliği ortadan kaldıracak siyaset olan Üçüncü Yol’u halklarımızın geleceği için önemli bir seçenek olarak en güçlü şekilde inşa etmeye kararlıyız.
Mutlak tecrit başta olmak üzere Kürtlerin meşru hak mücadelesi konusunda klasik çözümsüzlükleri büyütmek isteyen iktidar ve muhalefet bloklarına karşı çözümün tek adresi olmaya devam edeceğiz."
Partinin önümüzdeki döneme dair aldığı kararların bir kısmı şöyle:
"Bir hukuki kırım davası haline getirilen Kobanê Kumpas Davası’nın kendisi ve yoldaşlarımızın adeta ders verdikleri mahkeme salonları gerek demokratik siyaseti ve enternasyonal mücadeleyi gerekse halklar arasındaki dayanışmayı güçlendirmenin önemini bize doğrudan göstermiştir. Bu davanın aynı zamanda Rojava'daki toplumsal devrime, kazanımlarına ve örülen yeni yaşama dönük bir intikam davası olduğunun gerçekliğiyle Rojava nezdinde enternasyonal dayanışmanın önemini de bir kez daha açığa çıkarmıştır.
"Sermayeye karşı emekçilerin çıkarları"
"Sermayeye karşı emekçilerin çıkarlarını, kâr hırsına karşı toplumsal ihtiyaçları, adaleti ve eşitliği esas almaya devam edeceğiz. İşçi sınıfının, emekçilerin taleplerini sahiplenmek ve maruz kaldıkları saldırılara karşı çıkmak, emekçilerin talepleriyle diğer toplumsal mücadele dinamiklerinin taleplerini buluşturan bir mücadele hattını toplumsal yaşamın tüm alanlarında inşa etmek partimizin önümüzdeki dönem temel sorumluluklarından biri olacaktır.
"İnançlara sistematik baskıyı engelleyeceğiz"
"Devletin yaşam tarzlarına ve inançlara müdahalesinde dozun arttığı ve giderek de artacağı bir dönemi yaşıyoruz. Buna karşı dinsel çokluğu ve farklılıkları devletin tasallutundan kurtararak inananın inandığı gibi yaşayacağı, inanç gruplarının birbirine baskı yapmasını engelleyeceği yeni dönemi birlikte inşa edeceğiz.
"Din istismarcısı bu rejim ve halihazırda yürütücü öznesi olan AKP-MHP’nin politikalarına karşı Demokratik İslam mücadelesinin Kürt halkı ve tüm Türkiye halkları nezdinde güçlendirilmesi; içinde bulunduğumuz dönem itibariyle oldukça önemlidir. Önümüzdeki dönemde özgürlükçü laiklik anlayışının siyasal bir hat olarak benimsenmesi ve yaşam bulması başta Aleviler olmak üzere farklı inançlara sahip olanlara ve inanmayanlara karşı uygulanan sistematik baskıyı engelleyebilecek tek yoldur.
"Her canlının hakkını savunacağız"
"Önümüzdeki dönem; doğanın sermayeye peşkeş çekilmediği, doğal yaşamın salt bir kaynak olarak görülmediği ve metalaştırılmadığı bir dünyayı doğa ile birlikte ve doğanın bir parçası olarak özgürleştirmenin dönemidir.
"Bizler ağacın, bitkinin, kurdun-kuşun, akan-akmayan derelerin ve her canlının hakkını sonuna kadar savunacağız ve bu savunuyu halklarımızın eşitlik mücadelesinden ayrı görmeyeceğiz.
"Kadın mücadelesini büyüteceğiz"
"Kapitalist patriyarkal sistemin politikaları ile dolaşıma soktuğu nefret dili; kadın kırımı, tacizi, tecavüzü ve cinsiyet kimlikleri ile cinsel yönelimlere yönelik ayrımcılığı tetikliyor. Buna karşın; kadınların gücünü ve iradesini kırmak için uygulanan sömürgeci erkek şiddetini ve özel savaş politikalarını esastan yok etmek için değişimin öncüsü örgütlü kadın mücadelesi olacak, biz olacağız.
"Kürt kadınlarının, sosyalist kadın hareketinin, feministlerin geleneğini miras alan Kadın Meclisimiz, kadınların birleşik mücadelesini büyütme fikriyle Üçüncü Yol’un temel parçasıdır. Rojavalı kadınlar ve tüm dünyada özgürlük mücadelesi veren kadınlarla dayanışma içinde olmak, enternasyonal kadın mücadelesinin daha güçlü ve etkili bir parçası olmak önümüzdeki dönem siyasal sorumluluğumuzdur.”
Özeleştiri: Yapısal sorunlarımızı biliyoruz
Sonuç bildirgesinin özeleştiriler kısmında ise; şöyle denildi:
“Parti çalışmalarında toplumla yeterince güçlü bağ kuramama, merkezileşme, bürokrasi, ideolojik yetersizlikler, erkek egemen akıl gibi sorunlarımız her ne kadar seçim sonuçlarıyla ilinti kurularak konuşulmaya başlanmışsa da esasında bunların yapısal sorunlar olduğunu biliyoruz.
"Bu açıdan seçim sonuçları, yapısal sorunlarımıza ilişkin bir muhasebe yapmak için bize güçlü bir olanak sunmuştur. Seçim sonuçlarıyla yüzleşmek üzere başladığımız yeniden yapılanma sürecinde kendimizi ve siyasetimizi yeniden inşa ederken, baskıcı, totaliter sistemi demokratikleştirmek konusundaki kararlılığımız ve umudumuz da giderek büyümektedir.
“Bu buluşmaların ardından konferansımızda yaptığımız tartışmalar ve kongreye sunduğumuz karar önerileri; siyaseti toplumsallaştıran demokratik ittifakları kurmak, şeffaf ve belirgin karar alma süreçlerini işletmek, siyaseti yerelden merkeze doğru ören yaklaşımı tesis etmek için üzerimize düşen tarihi sorumluluğu yerine getireceğimizin açık sözünü ifade etmektedir.
"Bu söz aynı zamanda seçimlerde adayları halkımızın belirleyeceğine ilişkin ortak kararımızın teyididir. Mart 2024’te yapılacak yerel seçimlerde iktidarın seçim ve sandık hukukunu çiğneyerek, hukuksuz ve keyfi biçimde oluşturduğu kayyım rejimine güçlü bir cevap vermenin yolu, güçlü ve doğru adaylar ve halkın desteği ile yerel yönetimleri yeniden kazanmaktır.
"Mahallenin muhtarından kentin belediye eşbaşkanının adaylığına kadar tüm düzeyleri kapsayacak bu yöntemi partimizin yaşama geçirmesi doğrudan demokrasi anlayışımızın ve siyasi programımızın gereklilikleri açısından hayatidir."
İttifak politikası nasıl olacak?
“Siyasetimizin yolu 3. Yol’dur” denilen bildirgede, ittifak politikasıyla ilgili de şu noktalara vurgu yapıldı:
“Yoksulluğun, yolsuzluğun, adaletsizliğin, baskının bu kadar yoğun yaşandığı, toplum üzerindeki her tür sömürüyü derinleştiren mevcut otoriter iktidar karşısında tek çözüm Kürt, Türk ve tüm Türkiye halklarıyla beraber bütün ezilen ve sömürülenlerin mücadele ortaklığıdır. Demokrasiyi ve özgürlüğü kazanmamız açısından partimiz bileşenleriyle beraber siyasal ve toplumsal alanların merkezi ve yerel boyutlarda genişletilmesi ve güçlendirilmesi stratejik önemdedir.
“Tarih bizlere tam da bu zamanda; demokrasi, barış ve adalet mücadelesini büyütmek, toplumsal muhalefet ve demokrasi güçleriyle birlikte mücadele etme görev ve sorumluluğunu yüklemektedir.
"Konferansımız aynı zamanda hakikat, adalet, barış ve özgürlük isteyen bütün devrimci-demokratik güçlere bu tarihsel sorumluluğu sahiplenmeye yönelik çağrı niteliği taşıyan önemli bir eşiktir. Eşit ve özgür yaşamın önüne konan bariyerlerin, her türlü etnik kimlik ve inanç manipülasyonlarının, tekçi yaklaşımların aşındırdığı gelecek tahayyülümüzü çoklukların birliği içinde yeni yaşama dönüştüreceğimiz zamandayız.
“Türkiyelileşme politikasında kararlıyız”
“Bizim için vazgeçilmez olan Türkiyelileşme stratejisinin öncelikli saldırı hedefi haline getirilme ve içi boşaltılmak istenme çabası da yine paradigmanın bütünsel olarak sahiplenilmesi ve toplumsallaşması ile boşa düşürülecektir.
"Paradigmamıza göre Türkiyelileşmenin tekçi anlayışa karşı güçlü bir itiraz olduğunun bilinciyle Türkiyelileşme politikasını, halklarımıza açılan savaşa karşı en güçlü bir arada yaşam olanağı haline getirme kararlılığındayız.
“Türkiye’de demokrasinin kurulmasının fikri ve pratik temellerinin bu derece zayıfladığı bir süreçte özgürlük, eşitlik, demokrasi ve barış isteyen herkese tarihsel görev düşmektedir. Kongre’ye giderken gerçekleştirdiğimiz 4.Büyük Konferansımızda aldığımız kararlar ile üzerimize düşen tarihsel sorumluluğu yerine getirmenin sözünü verdik.
"Sözümüz, mücadeleyi birlikte yürütmeye yönelik çağrımızı duyurmaktadır. Bu çağrımız aynı zamanda Cumhuriyet’in ikinci yüzyılında cezaevlerinin kapılarını açacak ve tüm tutsak yoldaşlarımızı, siyasetçileri, aydınları ve muhalif olan herkesi özgürlüklerine kavuşturacaktır.
“Kuruluş paradigmamız olan yeni yaşamı örmek için merkezi ve yerel tüm yapılarımızla, tüm bileşenlerimizle, bireylerle yeni döneme inanç ve kararlılık içinde yürüyoruz. Kongre sürecimiz ve önümüzdeki yerel seçimlerde demokratik değişimi sağlayacak iradeyi ortaya çıkaracak, kayyım rejimine karşı demokratik yerel yönetimlerde ısrar edeceğiz ve mutlaka kazanacağız.
“Mücadele deneyimlerimizden aldığımız tarihsel ve güçlü miras ile ufkunu özgür ve eşit geleceğe dönen siyasal-toplumsal değişimin öncüsü biz olacağız, halklarımız olacak!”
(RT)