“Hem hamilelik, annelik olağanüstü güzel hem de kürtaj olurken hiç üzülmedim" (MK9,40)
"Kürtaj bence serbest bırakılmalı. Kürtaj bende kötü bir şey uyandırıyor. Yani çok rahatsız ediyor o fikir. Onu konuştuktan sonra gözümde canlanan o tablo. Çok kötü hissettirmesine rağmen bunun serbest bırakılması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü işte diyorum ya kadın benim gibi düşünmek zorunda değil. Ben Allah'ın nasip ettiği bir can olduğunu düşünüyorum. (MK 22, 34)"
Kadının İnsan Hakları - Yeni Çözümler Derneği için Dissensus Araştırma tarafından yürütülen Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’nın da katkı sağladığı Kadınların Üreme Sağlığı Hizmetleri ve Kürtaj Deneyimleri araştırmasının sonuçlarının tartışıldığı tanıtım toplantısı gerçekleştirildi.
3 Aralık 2021 Cuma günü gerçekleşen toplantı Mor Çatı Kadın Sığınağı Vakfı’ndan Selime Büyükgöze’nin konuşmasıyla başladı.
Selime Büyükgöze şöyle dedi:
“Türkiye’de isteğe bağlı kürtaj 10 haftaya kadar hala yasal. Ancak biz başka pek çok alanda olduğu gibi, kürtaj hakkında da bu yasal hak ile yasanın uygulaması arasında devasa bir fark olduğunu görüyoruz. Bugün pek çok hastanede de yasal değil yasak diyerek yanlış bilgi verildiğini de görebiliyoruz.
“Kürtaj konusunu konuşurken kadınların bedenleri üzerindeki denetimi bu şekilde daha kapsamlı bir şekilde konuşmamız, kadınların kendi bedenleri ve cinselliği ile kurduğu ilişkiden istenmeyen gebeliğe doğru giden yolu görmemiz ve daha sonra istenmeyen gebeliğin de sonlandırılmasının devlet eliyle zorlaştırılması olarak okumamız gerekiyor.”
“Bütüncül çerçeve çizdik”
Toplantı Dissensus Araştırma’dan Nükhet Sirman ve Feyza Akınerdem’in yazdığı raporu sunmasıyla devam etti. Nükhet Sirman araştırmanın çerçevesini anlattı, şunları söyledi:
“Kürtaja yaklaşımın kendisiyle kürtaja yaklaşımın doğurganlıkla bağlantısının kadının bedeni ile olan ilişkisine bakarak daha bütüncül bir çerçeve çizmeye çalıştık. Yani kürtajı doğurganlığın, doğurganlığı da bedenin içerisine yerleştirmeye çalıştık.”
“Yeni stratejilere vesile olsun”
Ardından konuşmaya başlayan Feyza Akınerdem raporda öne çıkan bulgulardan bahsetti şöyle dedi:
“Kadınların kendi yaşadıklarına dair anlattıklarının bütüncül bir şekilde patriyarkayı tarif ettiklerini gördük. Kadınlar bedenleri ile ilgili kararları kendileri almak ve bu noktada destek ve onay görmek istiyorlar.
Ardından Kadının İnsan Hakları – Yeni Çözümler Derneği’nden Aslı Elif Sakallı konuşarak “Bu araştırmayı yaptırırken, kürtajın 2012’den beri engellenmesinin ötesinde kriminalize edilmesinin karşısında kadınların kürtaja nasıl yaklaştıklarını anlayabilmek ayrıca beden, cinsellik, doğum konularında nasıl düşündüklerini ve neler deneyimlediklerini görebilmek istedik.” dedi.
"Bu araştırmanın kadınların beden, cinsellik, doğum ve kürtaj konusundaki deneyim, algı ve duygu dünyalarını ön plana çıkarırken Türkiye’de yasal ama erişilebilir olmayan kürtaj hakkını savunmak ve etkili feminist yöntemlerle mücadele ve savunuculuk stratejileri belirlemeye katkı sunmasını diliyoruz. Ayrıca araştırma sonuçlarının kürtaj hakkı konusunda yürütülecek feminist mücadelemizi güçlendirmesini ve yeni stratejiler geliştirmemize vesile olmasını ümit ediyoruz.
Rapordan öne çıkanlar
Araştırmada konuşulan kadınların çoğu kürtaj konusunda farklı yargıları olsa da böyle bir seçeneğin var olması gerektiği hakkında hemfikir oldu. Katılımcılardan yalnızca biri kürtajın tamamen yasaklanması gerektiğini savundu.
Araştırmaya katılan kadınların büyük bir çoğunluğunun kürtajın tamamen serbest olmasından yana değil. Hafta sınırı, eş, ebeveyn izni ve sağlık gerekçeleri konusunda farklı bakış açıları olsa da çoğunluk için bir sınır var.
Araştırmaya katılan kadınlara hamilelik, doğum, kürtaj, ilaçla kürtaj, sağlık sistemi ve doğurganlık hakları konularında neler bildikleri soruldu. Yanıtlar değerlendirildiğinde kadınların bilgilerinin kaynağının ağırlıklı olarak kendilerinin ve çevrelerindeki deneyimleri olduğu görüldü.
TIKLAYIN - Raporun tamamına ulaşın
(EMK)