Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu, Erdoğan'ın kendisine "sorulması gereken soruları soracak" gazetecilerin programlarına çıkmadığını söylüyor.
Adalet ve Kalkınma Partisi’nin (AKP) cumhurbaşkanı adayı Recep Tayyip Erdoğan dün akşam "Adaylar Konuşuyor" programında Oğuz Haksever'in sorularını yanıtlarken ortaya çıkan üslup ve gazetecilik yaklaşımı tartışmalara neden oldu.
En çok öne çıkan konu Erdoğan’ın “Affedersiniz bana Ermeni dediler” sözü oldu.
Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden Prof. Dr. Yasemin İnceoğlu ile Erdoğan’ın katıldığı televizyon programındaki gazetecilik performansını ve kullanılan nefret söylemini konuştuk.
İnceoğlu özetle, sorulması gereken soruların sorulmadığı, kamuoyunun ihtiyacı olan bilgileri edinmeyen gazetecinin halkın haber alma hakkını ihlal ettiğini söylüyor.
"Başbakan soru sorulacak programa çıkmıyor"
Haksever röportajın başında Erdoğan'a "Sayın Başbakan" diye sesleniyor ve 28. dakikada "Şimdi cumhurbaşkanlığı sorularına geçiyorum, Sayın Erdoğan diye sesleneceğim" uyarısında bulunuyor. Gazetecinin başbakanın ya da bir adayın karşısında olmasının gazetecilik mesleği açısından ne önemi var, neyi değiştirir?
Televizyoncunun ‘Sayın’ demesi çok sorunlu değil, saygı ile hitap biçimi. Ancak Ekmeleddin İhsanoğlu ile yaptığı programda Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu dedi yalnızca titrini kullandı. Cumhurbaşkanı adayları arasında farklı hitap kullanılması doğru değil.
Burada hitap biçiminden çok deneyimli birikimli bir gazetecinin sorması gereken soruları sormaktan kendini alıkoyması. Ancak NTV ekranlarında Ekmeleddin İhsanoğlu'nu konuk eden Oğuz Haksever ona yönelttiği ‘Vesayet sistemi’ sorusunu cesurca yöneltmişti.
Başbakan zaten kendisine sorulması gereken soruları soracak/sorabilecek gazetecilerin programlarına çıkmıyor. Bir dönem beklentisini ve hoşgörüsünü aşan sorularla karşılaştığında ‘bu ne biçim soru’ diye ayar çekiyordu. Özetle Başbakan’a soru sormaya yeltenen gazetecilere, Başbakan’ın hesap sorduğu bir manzara ile karşı karşıyayız.
"Gazetecinin sadakati yurttaşa"
Söz konusu cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğunda gazeteci nasıl ve hangi üslupla soru sormalı?
Gazeteciliğin temel işlevinin insanların kendilerini özgürce yönetebilmeleri için, ihtiyaç duydukları enformasyonu sunmak olduğu, bu işlevi yerine getirebilmek için de gazetecinin en önemli yükümlülüğünün sadakatle bağlı olması gereken yurttaşa karşı olduğunu hatırlatmakta yarar var. İnisiyatif kullanması ve bağımsız bir gözlemci olması gereken gazeteciden yalnız nesnel olması değil, aynı zamanda kamuoyuna açık bir eleştiri platformu sağlayabilmesi de beklenir.
Haksever'in soruları genellikle "YAŞ kararlarını nasıl değerlendirirsiniz", "Kürt Zaza açıklamanız eleştirildi nasıl değerlendirirsiniz" formatında. Bu format basının denetimci rolü açısından yeterli mi?
Gazetecinin görevi seçim kampanyaları döneminde adaylar hakkında kamuoyunda oluşan soru ve endişeleri yanıtlayacak her türlü soruyu kamu adına sormaktır. Bu manzara karşısında hesap verme yükümlülüğü olan Başbakan ve Cumhurbaşkanı adayı Erdoğan ile ondan gerekli bilgi alıp bizleri yani kamuoyunu bilgilendirme yükümlülüğü taşıyan gazeteci bilgi edinme hakkımızı ihlal etmiş oluyorlar.
"Bu söylem ayrıştırıcı değil mi, demeliydi"
Yayında Erdoğan "Benim için Gürcü diyen oldu, afedersin çok daha çirkin şeylerle Ermeni diyen oldu. Ben Türküm" şeklinde bir ifade kullanıyor. Bu ifade karşısında Haksever'in herhangi bir sor sormadığını, yorum yapmadığını görüyoruz. Gazeteci bu durumda ne yapabilirdi?
Başbakanın "Benim için Gürcü diyen oldu, affedersin çok daha çirkin şekilde Ermeni diyen oldu, ben Türküm” sözlerinden şunu anlıyoruz.
Gürcü olmak hadi neyse ama Ermeni olmak çok daha çirkin ve kötü bir şey başına da affedersin koymakla bu durumdan neredeyse özür diliyor. Daha önce de ‘Affedersiniz Rum’ demişti. Bu söylem son derece ayrıştırıcı, ötekileştirici, ülkemizde yaşayan tüm Ermeni, Rum vs. vatandaşlarımızı rahatsız eden bir söylem. Tabii burada Oğuz Haksever’in başbakanın bu sözleri karşısında ‘Bu söylem ayrıştırıcı değil mi, Türk olmayan vatandaşlarımızı rahatsız edeceğini düşünmüyor musunuz’ diye müdahale etmesi beklenirdi. (EA)