Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin Balyoz Planı Davası ile ilgili kararının gerekçesinde, “dijital delillerin ele geçirilmesinden sonra kolluk veya adli makamlar elinde değiştirilmiş olduğuna ilişkin iddiaların gerçeği yansıtmadığının açıkça anlaşıldığı” belirtildi.
Gazetelerdeki haberlere göre, bugünkü kararın gerekçesinde, “dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan'ın iktidarı hükümetten uzaklaştırma ve bu amaç için Türk Silahlı Kuvvetleri’nde (TSK) ayrı bir hiyerarşik yapılanmaya gitme kararı aldığının anlaşıldığı” ifade edildi.
Gerekçede ayrıca şu ifadeler yer aldı:
“Balyoz, Suga, Oraj planlarındaki yaklaşık 20 bin gerçek kişi ve kurumu ilgilendiren 2003'e ait bilgilerin kurgulanmış, asılsız, sahte olduğu savunmalarının, hayatın olağan akışına uygun olmadığı…”
“TSK'nın yasal yapılanması dışında suçu işlemeye dönük ayrı yapılanmaya giden oluşumun, planlama, kapsamlı organizasyon, görevlendirme ve bunun gereklerine uygun çalışmalar yaptığı anlaşılmıştır.”
“Sanıklar TSK'nın hiyerarşik yapısı dışında hukuka aykırı yetkiyle meydana getirdikleri oluşumla icra organını cebren ıskata veya vazifeden men etmeye girişmişlerdir.”
“Uluslararası alanda bile caydırıcı gücü bulunan TSK'ya mensup sanıkların kullanabilecekleri cebre karşı icra organının, mukavemet edebilme imkan ve kabiliyeti bulunmamaktadır.”
Hakim: Yargıtay tasdik etti
İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Ömer Diken de Yargıtay'ın Balyoz Planı davası kararıyla ilgili, "Yargı aşamasında ne kadar doğru hareket ettiğimizi Yargıtay da tasdik etti" dedi.
Hadımköy Askeri Cezaevi'nde tutulan 85 tutuklu sanık da kararla ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamada, “görevlerimizi yerine getirirken anayasa ve yasaların çizdiği yoldan asla ayrılmadık” dendi.
“Bu siyasi davada karar, özel yetkili bir mahkeme tarafından hukuki ve bilimsel gerçekler hiçe sayılarak verilmiştir. Böyle bir kararın, Yargıtay tarafından büyük ölçüde onaylanmış olması ise Türk hukuk tarihinde onarılmaz bir yara açmıştır.”
Açıklamada, “Davadaki delillerin sahte olduğunun, gerek yurt içindeki gerekse yurt dışındaki tarafsız kurumlarca verilen bilimsel raporlarla mahkeme ve kamuoyu önünde defalarca ispatlandığı” ileri sürüldü. (AS)