Kasım sonlarında Venezüella'da şiddetli yağmurlar ve seller 35 kişinin ölümüne ve 130 bin kişinin de evsiz kalmasına neden oldu. Hugo Chavez yerine eğer George Bush başkan olsaydı, Katrina felaketindeki gibi evsiz kalan halk silah tehdidiyle spor salonuna kurulmuş kamplara götürülürdü.
Ama Chavez'in çalışma tarzı bu değildir. Venezüella Başkanı derhal kendisine yaptırım gücü veren kanunlar çıkartarak, bu kanunların verdiği özel imkânlarla sel felaketzedelerine acil yardım sağladı ve evler verdi. Daha sonra Chavez başkanlık sarayını boşaltarak 60 kişinin orada barınmasını sağladı. Bu Beyaz Sarayı evsizler barınağı haline getirmeye benzer bir davranıştır. Felaketzedelere kendilerine gelinceye ve işlerine dönebilinceye kadar devlet tarafından yemekleri veriliyor ve ihtiyaçları karşılanıyor.
Chavez'in uğraşıları, kendisini "solcu kabadayı" ya da bir diktatör olarak gören Amerika Birleşik Devletleri (ABD) medyası tarafından büyük ölçüde es geçiliyor. Buradaki medya bir türlü Chavez'in gelir düzeyindeki farkı azalttığını, okuma-yazma bilmemeyi tamamen yok ettiğini, tüm Venezüellalılara sağlık hizmeti getirdiğini, eşitsizliği azalttığını ve bütün ülkede yaşam standardını yükselttiğini yazmamakta ısrar etmektedir. Bush ve Obama savaşlarını genişletirken ve zenginlerin vergi yükünü azaltan kanunlar geçirirken hem ABD'nin son saldırılarını göğüslüyor hem de yoksulların ve ihtiyacı olanların yaşamlarını geliştirmekle uğraşıyordu.
Washington Chavez'den nefret ediyor çünkü o, Venezüella'nın büyük kaynaklarını şirket elitlerine ve bankacılara devretmemektedir. İşte bu yüzdendir ki Bush hükümeti başarısız bir darbe girişimiyle 2002'de ondan kurtulmaya çalışmış, bu gün de o yumuşak sözlü Obama, Chavez'e karşı gizli saldırılarına halen devam etmektedir. Washington Venezüella'da bir rejim değişimi istemektedir ki, getireceği kukla oranın petrol yataklarını büyük petrol şirketlerine devredebilsin ve oradaki çalışan halkın yaşamını cehenneme çevirebilsin.
Wikileaks'de yayınlanan son dosyalar Obama hükümetinin Venezüella'nın iç işlerine karışmasının giderek arttığını göstermektedir. Avukat ve yazar Eva Golinger'in son yazdıklarından bir alıntı:
"Batı Yarımküre Yardımcı Asistan Sekreteri Craig Kelly'nin yazdığı ve Santiago'daki ABD elçiliğinin Haziran 2007'de Devlet Bakanı'na, CIA'ya, Pentagon'un güney başkanlığına ve bölgedeki bir dizi başka ABD elçiliklerine gönderdiği gizli bir dosyada Kelly, 'Chavez'in etkinliğini sınırlama amacıyla ABD hükümetinin yapabileceği altı alanda etkinlik' ve 'bölgede ABD'nin tekrar liderliği ele geçirmesi' önerisinde bulunmaktadır.
Raporunda, geçen yıl Honduras'ta başkan Manuel Zelaya'ya karşı yapılan darbede "arabulucu" rolü oynayan Kelly, Başkan Chavez'i "düşman" olarak nitelemektedir.
"Düşmanı bilin: Chavez'in nasıl düşündüğünü ve ne yapmak istediğini iyice anlamalıyız... Temsil ettiği tehdidi etkin bir şekilde karşılamamız için onun hedeflerini ve bu hedeflere nasıl ulaşacağını iyi anlamalıyız. Bu ise, bizim ülkelerimizde çok daha iyi istihbarat gerektirmektedir."Yazdığı mektupta Kelly daha sonra Başkan Chavez'i "zorlu bir düşman" olarak nitelemekte ama "kesinlikle üstünden gelinebilir" demektedir.(Wikileaks: Documents Confirm US PlansAgainst Venezuela, Eva Golinger, Postcards from the Revolution)
Devlet Bakanlığı telgrafları Washington'un Chavez karşıtı grupları, toplumsal haklar, insan hakları ya da demokrasi mücadelesi verme taklidi yapan STK'lar aracılığıyla fonlandırdığını da ortaya koymuştur. Bu gruplar bir meşruluk perdesi arkasına saklanmaktadırlar ama esas amaçları demokratik olarak seçilen Chavez'i devirmektir. Obama ise bu tip yıkımcı hareketleri aynı Bush'un hevesiyle desteklemektedir. Aralarındaki tek fark Obama'nın takımı daha bir göze batmadan çalışmaktadır. Golinger'den para izinin detaylarını anlatan başka bir alıntı daha:
"Venezüella'da, 2002'nin Nisan'ında başkan Chavez'e karşı darbe yapanlar da dahil olmak üzere ABD Chavez karşıtı grupları 8 yıldır desteklemektedir. O zamandan bu yana aktarılan paralar ciddi şekilde artmıştır. National Endowment for Democracy (NED - Demokrasi İçin Ulusal Bağış) tarafından hazırlanan ve Venezüella'daki siyasi grupları inceleyen Mayıs 2010 tarihli bir rapor çoğu ABD dairelerinden gelen yıllık 40 milyon doların Chavez karşıtı gruplara gönderildiğini göstermektedir...
2009 yılında NED'in en çok para bağışında bulunduğu Latin Amerika ülkesi olan Venezüella'daki anti Chavez gruplar bir yıl öncesine göre iki kat, 1.818.473 dolar, yardım almışlar. NED'in kurucularından Allen Weinstein, Washington Post gazetesine bir zamanlar, "Bizim bu gün yaptığımızı 25 yıl önce CIA gizliden yapıyordu" demiştir. (America's Covert "Civil Society Operations": US Interference in Venezuela Keeps Growing", Eva Golinger, Global Research)
Geçen Pazartesi, Amerikan elçisi adayı Larry Palmer'in Karakas tarafından reddine karşılık olarak Obama hükümeti Venezüella'nın Washington elçisinin vizesini geri çekti. Palmer açıktan Chavez'e karşı çıkmış ve Chavez hükümetinin komşusu Kolombiya'daki solcu gerillalarla açık bağları olduğunu iddia etmişti. Bu ise Chavez'i terörizmle suçlamanın dolaylı bir şekli. Daha da kötüsü, Palmer'in kişisel geçmişi ve arkasında duranlar Venezüella'nın ulusal güvenliğini tehlikeye sokabileceğini göstermektedir. Axis of Logic'de Venezuelanalysis yazarı James Suggett'in yazdıklarına bakalım:
"Palmer'in geçmişine bir bakalım. Dominik Cumhuriyetinde ABD desteğindeki oligarklardan, Uruguay, Paraguay, Sierra Leone, Güney Kore ve Honduras'a kadar 'Kuzey Amerika Serbest Ticaret Anlaşmasını (NAFTA) desteklemektedir. Nasıl ABD yönetici sınıfı başka hiç bir şeyi değiştirmeden George W. Bush yerine Siyahî Barak Obamayı atadıysa, Obama da başkan Chavez'e karşı 2002'deki darbeye karışan ve Venezüella'daki görevi sırasında Venezüellalılara düşman Patrick Duddy yerine Palmer'i atamaya kalktı."
Venezüella zaten ABD casus ve sabotajcılarıyla kaynıyor. Elçilikte çalışan ajanlara gereksinimleri yok ki. Chavez, Palmer'i reddederek gerekeni yapmıştır.
Esasen Palmer'in adaylığı "zaten olanın tekrarından" başka bir şey değil ki; daha fazla işlere karışma, daha fazla tahribat, daha fazla sorun yaratmak. ABD devlet daireleri Ukrayna'da, Lübnan'da, Gürcistan'da, Kırgızistan'daki gibi, hepsi televizyon için uyarlanmış, kalıptan çıkma ve her yerde zengin kapitalistleri orada seçimle gelmiş hükümetlere karşı ayaklandıran sözde "renkli devrimlerden" büyük ölçüde sorumludur. Şimdi Hillary Clinton'ın başlattığı akınlar da Venezüella'da aynı stratejiyi uygulamaya uğraşmaktadır. Bunları durdurmak Chavez'e düşmektedir ki bu yüzden o da "yabancıların siyasi hareketlere para vermesini regüle, kontrol ve yasaklama" kanunlarını geçirmiştir. Bu, ABD'nin Venezüella'nın iç işlerine karışmasını önlemek ve Venezüella'nın bağımsızlığını korumanın tek yoludur.
Chavez bu yeni gücünü kullanarak malî sektörü de değiştirmeyi amaçlamaktadır. "Venezüella Ulusal Maclisi, Bankaları 'kamu servisi' yapan bir kanunu geçirdi" adlı makaleden alıntı yaparsak:
"Geçen Cuma, Venezüella Ulusal Maclisi bankacılığı bir 'kamu servisi' olarak tanımlayan kanunu geçirdi. Bu kanuna göre Venezüella'daki bankalar sosyal programlara, ev yapımına ve öteki sosyal gereksinimlere daha fazla katkıda bulunmak zorunda olacak. Bu kanun ayrıca bankaların ulusal önceliklere uymadığı görüldüğünde devletin daha kolay işe girmesini de sağlamaktadır."
Yeni yasa banka müşterilerinin alacaklarını bankanın uygunsuz davranışlarına karşı koruyacak ve Banka Kontrol Daireleri'nin banka işlemleri sırasında verilecek kararlarda, sadece hisse senet sahiplerinin değil, banka müşterilerinin de en yüksek çıkarlarını göz önünde bulundurmasını zorunlu kılmaktadır.
O zaman, neden Obama da aynı şeyleri yapmıyor? Çok mu korkak yoksa o da mı Wall Street'in bir çanak yalayıcısı? İşte aynı makaleden bir alıntı daha:
"Spekülasyonu kontrol edebilmek için yeni yasa bir bankanın kapitalinin ancak yüzde 20'sinin banka dışında olabileceğini zorlayarak kişilere ya da özel kurumlara verilecek kredinin miktarını sınırlamaktadır. Yasa aynı zamanda malî grupların kurulmasını yasaklayarak bankaların hisse senedi satan ya da sigorta şirketleriyle iş bağlantısı olmasını da yasaklamaktadır.
Yasaya göre, bütün bankaların vergi öncesi kârlarının %5'ini mahalle konseylerince kararlaştırılan projelere vermesi gerekmektedir. Bankalara da kapitallerinin yüzde 10'unu bir iflas durumunda kullanılmak üzere çalışanların ücretlerinin ödenebilmesi için bir fona koyma zorunluluğu gelmiştir.
Softline Consultores'in yayınladığı 2009 hesaplarına göre, Venezüella'nın bankacılık sektörünün vergi öncesi kârlarının %5'i, toplumsal programlar ve Venezüella'nın yoksul çoğunluğuna gidecek 314 milyon bolivar, yani 73,1 milyon ABD doları seviyesindedir.
"Spekülasyonu mu kontrol?" İşte müthiş bir fikir! Doğaldır ki, muhalif liderler bu yeni yasaları "ekonomik özgürlüklere bir saldırı" olarak nitelemektedirler. Tabii ki bunların hepsi palavra. Chavez'in yapmaya çabaladığı, kana susamış bankerlerin soyguncu taktiklerinden kamuyu korumaktır.
Wall Street Journal'e göre, "Geçmişte Chavez eğer bankalar küçük iş sahiplerine ve ev satın alacaklara kredi vermezlerse bankalara el koyacağı tehdidini savurdu. Bu kez Venezüella'daki 28 milyon kişiye yetersiz ev koşullarına olan kaygısını göstermek için kamu önünde baskısını artırmaktadır."
Karakas'ta zaten yüksek olan konut sorunu son sellerden sonra iyice berbat hale gelmiştir. On binlerce kişinin barınağa gereksinimi vardır ve bu yüzdendir ki Chavez bankalara yardım etmeleri için baskıda bulunmaktadır. Bankalar da tabii ki yardım etmek istememektedirler ve zavallı, ağlayan bir bebek rolüne bürünmüşlerdir. Ama Chavez onların bu inlemelerine omuz silkip onları "hizaya" getirmiştir.
Gerçekten de Salı günü bayağı sert bir uyarı yayınlayarak "Görevini yapmayan hangi banka olursa olsun ona el koyacağım. Bu Banko Provincial da olsa, Banesko ya da Banko Nacional de Credito... fark etmez!" demiştir.
Bravo Hugo! Chavez'in Venezüella'sında sokaktaki adamın temel gereksinimleri hırslı bankerlerin kâr dürtüsünden öne çıkmıştır. Washington'un ondan nefret etmesi çok mu garip?
* InformationClearinghouse'daki İngilizcesinden Mehmet Bayram tarafından Latinbilgi için çevrilen bu yazıyı www.sendika.org sitesinden alıntıladık.