TBMM Genel Kurulunda, 13 üniversitenin bölünmesini içeren kanun tasarısının ilk altı maddesi kabul edildi.
17 maddelik “Yükseköğretim Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” üniversitelerin bölünmesini içeren yedinci maddeden itibaren görüşmeler bugün devam edecek.
İlk altı madde özel okullara haciz işleminin eğitim öğretim yılı sonuna bırakılması, Tüksek öğretim Kurulu denetleme Kurulu’nda görevlendirilmeler, vakıf yükseköğretim kurumlarının mali denetimi ve hizmet alımları, YÖK’te ihtiyaç duyulan uzman personelin diğer kurumlardan tesisi ve 13 üniversitenin adına bulunduğu şehrin eklenmesini içeriyor.
Altı maddede ne var?* Özel okullar ile özel öğrenci yurt ve benzeri kurumların taşınır ve taşınmaz mallarının haczi, yürütülen takipler hariç olmak üzere içinde bulunulan eğitim ve öğretim yılı sonunda yapılacak. * Kamu kurum ve kuruluşlarının merkez teşkilatlarına ait kadrolarındaki müfettiş, denetçi ve uzman personel, YÖK'ün talebi üzerine Yükseköğretim Denetleme Kurulu'nda, 2 yıla kadar görevlendirilebilecek. * YÖK, gözetim ve denetim görevi kapsamında, vakıf yükseköğretim kurumlarının ilişkili kişiler ile yaptıkları mal veya hizmet alım ya da satımlarına veya parasal hareketlere ilişkin olarak bu kişilerden bilgi ve belge isteyebilecek ya da inceleme talep edebilecek. * İlişkili kişi, kurucu vakıf ve vakıf yükseköğretim kurumlarının mütevelli heyet üyeleri ve yöneticilerinin ilgili bulunduğu gerçek kişi veya kurum ile idaresi, denetimi veya sermayesi bakımından doğrudan veya dolaylı olarak bağlı olduğu ya da nüfuzu altında bulundurduğu gerçek kişi veya kurumları ifade edecek. * Mütevelli heyet üyeleri ve yöneticilerin eşleri, mütevelli heyet üyeleri ve yöneticilerin veya eşlerinin üstsoy ve altsoyu ile üçüncü derece dahil yansoy hısımları ve kayın hısımları da ilişkili kişi sayılacak. * YÖK, vakıf üniversitelerinin yurt dışı mali ve finansal ilişkilerinin denetimini, ilgili kamu kurum ve kuruluşlarından talep edebilecek. * Vakıf üniversitelerinin satım, kiralama, mal ve hizmet alımları ile yapım işlerinde uyacakları usul ve esaslar, YÖK tarafından çıkarılan yönetmelikle belirlenecek. * YÖK'te ihtiyaç duyulan uzman personel, 3 yıllık süre zarfında diğer kurumlardan Yükseköğretim Kurulu uzmanı olarak atanabilecek. Atanacakların sayısı, Yükseköğretim Kurulu uzmanı kadro sayısının yüzde 20'sini geçemeyecek. * İlahiyat önlisans programından mezun olanlara ilahiyat fakültesi ve aynı programı uygulayan fakültelerde eşdeğer alanlarda lisans tamamlama eğitimi yaptırılacak. Bu eğitimin usul ve esasları ile her yıl tahsis edilecek kontenjanlar YÖK tarafından belirlenecek. * Uludağ Üniversitesinin adı "Bursa Uludağ Üniversitesi", Cumhuriyet Üniversitesinin adı "Sivas Cumhuriyet Üniversitesi", Adnan Menderes Üniversitesinin adı "Aydın Adnan Menderes Üniversitesi", Abant İzzet Baysal Üniversitesinin adı "Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi", Mustafa Kemal Üniversitesi'nin adı "Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi", Dumlupınar Üniversitesinin adı "Kütahya Dumlupınar Üniversitesi", Gaziosmanpaşa Üniversitesinin adı "Tokat Gaziosmanpaşa Üniversitesi", Okan Üniversitesinin adı "İstanbul Okan Üniversitesi", Namık Kemal Üniversitesinin adı "Tekirdağ Namık Kemal Üniversitesi", Ahi Evran Üniversitesinin adı "Kırşehir Ahi Evran Üniversitesi", Mehmet Akif Üniversitesinin adı "Burdur Mehmet Akif Üniversitesi", Erzincan Üniversitesinin adı "Erzincan Binali Yıldırım Üniversitesi" ve Bozok Üniversitesinin adı "Yozgat Bozok Üniversitesi" olarak değiştirilecek. |
Muhalefet karşı çıktı
Üniversiteler bölünmelere karşı eylemler sürerken, Meclis'teki görüşmelerde de muhalefet vekilleri bölünmeye karşı çıktı.
Meclis Haber’de yer alan bilgilere göre Genel Kural’daki görüşmelerde söz alan AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, niyetlerinin, “üniversitelerin daha özgür, daha demokratik ve daha hızlı iş yapan kurumlar olarak hareket etmesi olduğunu” söyledi.
"Bunu uluslararası örnekler incelenerek yaptık. Derdimiz üniversitelerimizin çok daha pratik iş yapacak bir zemine kavuşması. 100 bini aşan öğrenci sayısıyla çabuk karar vermek, idari yapının başarılı olması mümkün değil. Daha önce de bu bölünmeler yaşanmış ve başarılı örnekler ortaya çıkmıştır. İdeolojik yaklaşımları bir kenara bırakırsak farklı sonuçlar elde edebiliyoruz. Biz akademik gelenek yürütülürken yeni vizyonlara kafa yoralım istiyoruz."
Turan, şu anda eğitimi devam eden öğrencilerin tümünün kendi girdiği okulun adıyla mezun olabileceklerini söyledi.
İsmail Ok: Bölersek elimize hiçbir şey geçmeyecek
İYİ Parti Balıkesir Milletvekili İsmail Ok, ülkenin ağır sorunları dururken üniversitelerin bölünmesini öngören bir yasal düzenlemenin Genel Kurul gündemine getirilmesinin izah edilemez olduğunu savundu.
Üniversitelerin kalabalıklığı nedeniyle iyi yönetilemediği, bunun için bölünmesi gerektiği şeklindeki gerekçelerin kabul edilemez olduğunu öne süren Ok, mevcut üniversitelerin sorunlarına çözüm aramak yerine, bu kurumları bölüp parçalayarak günün geçiştirilmeye çalışıldığını belirtti.
"Hükümetten ve AK Parti Grubundan ellerini vicdanlarına koyarak bir kez daha düşünmelerini istiyorum. Gençlerimize, çocuklarımıza, o üniversitelerde çalışan akademik personele bunları yapmayalım. Türkiye'nin en köklü üniversiteleri; İstanbul Üniversitesi, Gazi Üniversitesi, İnönü Üniversitesi ve diğerleri. Bunları bölersek elimize ne geçecek? Hiçbir şey. Bu üniversiteleri bölünce sorunlar hallolacak mı? Bizler üniversitelerin bölünmesiyle sorunların çözüleceğine inanmıyoruz."
Zühal Topcu: Üniversiteler yüksek itibarlı hale getirilmeli
MHP Ankara Milletvekili Zühal Topcu da nüfus dikkate alındığında, Türkiye'nin varolan üniversitelerinden daha fazla ihtisas üniversitesine ihtiyacı olduğunu aktardı.
Üniversite sayısının artırılmasının önemli olduğunu, ancak bunun kadar eğitimin niteliğinin yükseltilmesinin de gerektiğini vurgulayan Topcu, özellikle küresel rekabet noktasında bunun bir zorunluluk haline geldiğini kaydetti.
Üniversitelerin eğitim kadrolarının bilimsel çalışmalar için maddi açıdan desteklenmesini, alt yapı noktasında da şartların olumlu hale getirilmesini isteyen Topcu, üniversitelerin kütüphane sahipliği ve kütüphanelere erişim noktasında da geliştirilmesinin önemine işaret etti.
"Üniversiteler yüksek itibarlı, uluslararası çekim merkezleri haline getirilmeli. Başarılı üniversitelere sahip olmak için sihirli bir formül yok. Bunları kendimizin bulması gerekiyor. Bunlar bilinmeyen şeyler de değil."
Mahmut Toğrul: Yetkileri tek elde kaldıran anlayış
HDP Gaziantep Milletvekili Mahmut Toğrul tasarıda bazı üniversitelerin, öğrenci sayılarının artması nedeniyle yönetilemez olduğu gerekçesiyle bölünmesinin öngörüldüğünü söyledi.
Üniversitelerin öğrenci sayısının çokluğundan değil, yetkileri tek elde toplayan, katılımcılığı ortadan kaldıran anlayış nedeniyle yönetilemediğini savunan Toğrul, dünyada öğrenci sayısı 100 binin üzerinde üniversiteler bulunduğunu, ancak akademik sorumluluklar paylaşıldığı için yönetim sorunu da yaşanmadığını ifade etti.
AKP’nin tek elden yönetim anlayışını üniversitelerde de uyguladığını söyleyen Toğrul, bu anlayışla eğitim kurumlarının yönetilemeyeceğini belirtti.
Gaye Usluer: Çözüm bölmekte değil
CHP Eskişehir Milletvekili Gaye Usluer ise köklü üniversitelerin bölünmesinin hiçbir yararı bulunmadığını ifade etti.
Görüşülen tasarının ciddiyetsizlikle hazırlandığını, biliminin ve eğitimin ise aceleye getirilecek bir konu olmadığını söyleyen Usluer, eğitim sisteminin AKP’nin yanlış uygulamaları nedeniyle yamalı bohça değil, artık yama dahi tutmayan bir bohça haline getirildiğini öne sürdü.
"Şimdi üniversiteleri bölmek istiyorsunuz. Parçala ve yönet. Sizin bölüp parçalayıp yönetmeye çalıştığınız o üniversiteler sadece üniversite değildir. Canınızın istediği gibi yönetmek istediğiniz o üniversiteler aynı zamanda Türkiye'nin tarihidir, geleneğidir, geleceğidir."
Öğrencilerin üniversitelerinin bölünmesine tepki gösterdiğini ve seslerini duyurmaya çalıştıklarını belirten Usluer, üniversite yönetimlerinin, rektörlerin ise gençlerin bu tepkisine duyarsız olduğunu söyledi.
Usluer, tasarıda bölünmesi öngörülen üniversitelerin herhangi bir ortak yanlarının dahi bulunmadığını iddia ederek, "Bu üniversiteler için 'Yönetilebilir olma zaafiyeti var' diyebilirsiniz. Ama bu zafiyet bütün üniversitelerde almış başını gidiyor. Çözüm bölmekte değil” dedi.
Lale Karabıyık: Faturası çocuklara çıkacak
CHP Bursa Milletvekili Lale Karabıyık, velinin, öğrencinin, öğretmenin, herkesin mutsuz olduğunu öne sürdü. Üniversitelerin bölünmesinin niteliği artırmayacağını ifade eden Karabıyık, "Bölünme ile üniversiteleri dünya standartlarına taşıyabiliyor muyuz?" diye sordu.
"Hantallaşmanın bugünün sorunu olmadığını" dile getiren Karabıyık, "Tasarının YÖK'ten geldiği söylendi ve maddeler üzerine madde eklendi. YÖK'ten gelen bir tasarı baştan düzenlenerek gelmez mi? İçinden çıkılamayan bir ortam söz konusu. Gelecekte bunun faturası bu ülkenin çocuklarından çıkacak. Biz üniversitelerin kurulmasına değil, içinin boş kurulmasına karşıyız. Niteliğin artırılması tarafındayız” dedi.
Burhanettin Uysal: Bölünme rekabet, güçlenme demektir
AKP Karabük Milletvekili Burhanettin Uysal da son yıllarda yükseköğretim alanında reform niteliğinde gelişmelerin yaşandığını söyledi.
Her şehirde en az bir tane olmak üzere üniversitelerin tüm Türkiye'ye yayıldığını, şu an 187 üniversite bulunduğunu anlattı:
"İstatistiklere göre yapı küçüldükçe üniversitenin bilime katkısının arttığı görülmektedir. Bu uygulama ilk defa yapılmıyor. Her bölünmenin kötü olduğunu anlatmak bence yanlıştır. Bölünen bütün üniversiteler dünyaca tanınan üniversitelerin başarısını yakalayacaktır. Büyük üniversiteler rekabeti kendi içinde oluştururken bölünen üniversiteler ülkenin geleceğine katkı sağlayacaktır. Bölünmenin kötü olduğuna inanmıyorum. Bölünme rekabet, güçlenme demektir." (BK)