İstanbul Üniversitesi fakültelerini yeni kurulacak üniversiteye taşıyacak tasarı, Beyazıt'ta eylem, Çapa dekanlığının akademik genel kurul kararı, yedi profesörün çağrısını yaptığı imza kampanyasıyla geri çekilmesi istendi.
Diş Hekimliği, Florence Nightingale Hemşirelik, Hasan Ali Yücel Eğitim, Orman, Sağlık Bilimleri, Spor Bilimleri, Veteriner ve İstanbul Cerrahpaşa Tıp fakülteleri; Sağlık Hizmetleri, sosyal Bilimler, Ormancılık, Veterinerlik meslek yüksekokulları; Lisansüstü Eğitim Enstitüsü.
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Dekanlığı tasarının iptali çağrısı yaptı.
Türkiye Ormancılar Derneği, yazılı açıklamasında Orman Fakültesi’nin İstanbul Üniversitesi’nde kalması gerektiğini söyledi.
Aralarında eski rektörlerin de olduğu yedi profesör de başlattıkları imza kampanyasıyla "TBMM’den talebimiz, Tasarı’yı komisyona geri göndermesi ve tekrar değerlendirilmesi için yetkilerini kullanmasıdır” dedi.
“İstanbul Üniversitesi bizim”
Bölünmesi önerilen İletişim Fakültesi öğrencilerinin eylemden hazırladıkları video.
Beyazıt Meydanı’ndaki eylemde İstanbul Tabip Odası Başkanı Prof. Dr. Pınar Saip'in okuduğu açıklamada “Bölünmenin İstanbul Üniversitesi'ni yok etme projesi” olduğunu belirtildi.
"19 Nisan 2018 günü TBMM Başkanlığına verilen torba yasa önerisinin 7. Maddesi ile İstanbul Üniversitesi'nin ilk fakültesi olan ve 191 yıldır sağlık ve eğitim hizmeti veren İstanbul Tıp Fakültesi, 1857 yılında kurulan Türkiye'nin ilk orman fakültesi, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk veterinerlik fakültesi, kuruluş tarihi 1909 yılına dek uzanan Türkiye'nin ilk Diş Hekimliği fakültesi, Florence Nightingale Hemşirelik Fakültesi, Türkiye'nin ilk işletme fakültesi ve Hasan Ali Yücel Eğitim Fakültesi, 22 bin 775 öğrencisi ile birlikte isimlerinden koparılmak isteniyor.
"Bu tarih bizimdir. Tarihi yeniden yazamazsınız. İstanbul Üniversitesi bizimdir, biz İstanbul Üniversitesi'yiz. TBMM'ye sesleniyoruz. Bu yasa tasarısını durdurun. Yüzlerce yıldır büyüyen ve büyüten bu çınardan elinizi çekin. Bilin ki bu çınar devrilirse altında önce siz kalırsınız.”
Eylemde akademisyenler adına açıklama yapan Çapa Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Raşit Tükel, "Birtakım düzenlemeler yaparak, üniversiteler üzerinde üniversitelilerin hakkını ortadan kaldırdılar” dedi. Tükel, "üniversiteyi bölerek tarihsel bağların koparıldığını ve ortak bir değerin ortadan kaldırıldığını" belirtti.
Cerrahpaşa dekanlığı: Tasarı geri çekilsin
İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Öğretim Üyeleri de dün olağanüstü Fakülte Akademik Genel Kurul toplantısı yaptı.
Toplantı sırasında öğrenciler bahçede “Üniversiteler bakteri değildir, bölünerek çoğalmaz”, “Cerrahpaşayı köklerinden ayırma” dövizleriyle eylemdeydi.
Kurulda oy birliğiyle alınan kararlarda “tasarının iptalinin en doğru çözüm olacağını düşünmekteyiz” denildi.
* İstanbul Üniversitesi tüm Fakülteleri ile bir bütündür. İstanbul Üniversitesi araştırma üniversitesi niteliği kazanmış hizmet, eğitim ve araştırma işlevini başarıyla yürüten, yüksek nitelikte işlev gören bir kurumdur. Türkiye’nin uluslararası bilimsel literatüre en fazla katkı veren üniversitesinden olan İstanbul Üniversitesi bu performansıyla son yıllarda dünya ölçeğinde yapılan üniversite sıralamalarına ülkemizden en ön sırada giren üniversite olmuştur. Eğitim kurumlarının ekolleşmesini belirleyen onların köklü gelenekleri ve yapılarıdır. Altı yüz yıllık köklere sahip İstanbul Üniversitesi’ni en eski Fakültelerinden ayırmak bu ekolün can damarlarını kesmek anlamına gelir.
* Cerrahpaşa ve İstanbul Tıp Fakülteleri ile Sağlık Bilimlerine ait tüm Fakülte ve Enstitülerin İstanbul Üniversitesinden ayrılması, mezunlarının geçmişlerinin silinmesi eğitim ve sağlık hizmetlerinde geri dönülemez sonuçlara neden olacaktır. .
* Cerrahpaşa ve İstanbul Tıp Fakültesi bünyelerinde Türkiye’nin en başarılı öğrencilerini barındırmaktadır. Öğrencilerimiz ve mezunlarımız bizim vazgeçilmez emanetimiz ve geleceğe bırakacağımız değerlerimizdir.
* 19.04.2018 tarihinde Meclis Eğitim Komisyonu gündemine sunulan söz konusu kanun tasarısının geri çekilerek iptalinin en doğru çözüm olacağını düşünmekteyiz.
Yedi profesörden Meclis'e çağrı
Eski Rektörler Prof.Dr. Bülent Berkarda, Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, Prof. Dr. Mesut Parlak, Tıp Fakültesi öğretim üyeleri Prof. Dr. Hasan Yazıcı Prof. Dr. Orhan Arıoğul, Prof. Rukiye Eker Ömeroğlu, Prof. Dr. Olcay Neyzi tasarıya karşı imza kampanyası başlattı.
“Türkiye’nin üniversiteleri bölünerek değil birleşerek güçlenecektir” başlıklı imza kampanyasının metni şöyle:
“Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na,
“İstanbul Üniversitesi başta olmak üzere, üniversitelerimizi bölerek zayıflatan yasa tasarısı, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilmiştir.
“TBMM’den talebimiz, Tasarı’yı komisyona geri göndermesi ve tekrar değerlendirilmesi için yetkilerini kullanmasıdır.
“Bilimin kılavuzluğunda ilerleyerek, eğitime ve üretime dayanan güçlü Türkiye’yi inşa edebileceğimize güvenimiz tamdır.”
Türkiye Ormancılar Derneği: Orman Fakültesi İÜ’de kalsın
Türkiye Ormancılar Derneği de yazılı açıklama yayınlayarak İstanbul Üniversitesi Orman fakültesi’nin İstanbul Üniversitesi’nin fakültesi olarak kalması gerektiğini söyledi.
“İstanbul Üniversitesi bünyesinde bulunan Mühendislik Fakültesi, yeni tasan ile yine aynı çatı altında kalırken İbni Sina Üniversitesi altında aktarılan tek mühendis yetiştiren fakülte Orman Fakültesi olmuştur. Bu durum, yapılanma açısında da bir olumsuzluktur. Böyle bir yapılanmada, mühendis yetiştiren Otman Fakültesi. Mühendislik Fakültesi gibi İstanbul Üniversitesi çatısı altında kalmalıdır.
İstanbul Üniversitesi bünyesinde ilk akredite olan mühendislik bölümleri. Orman ve Orman Endüstri Mühendisliği bölümleridir. Köklü bir geçmişe sahip olan ve 2 yüzyıla yaklaşan birikimi ile İstanbul Üniversitesi’nin bilim ve eğitim düzeyini yukarı çeken ve araştırma üniversitesi olmasına katkı sağlayan önemli bir fakülte olmuştur. O nedenle Orman Fakültesi’nin yeni bir üniversitesinin çatısı altına aktarılması bu birikimin yok sayılması anlamına gelecektir.
“Bu değişiklik, tüm meslektaşlanmızı, akademisyen ve öğrencilerimizi üzmüştür. Bu nedenlerden dolayı: Türkiye Ormancılar Demeği olarak tüm meslektaşlarımız adına diyoruz ki İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi, İstanbul Üniversitesi'nin bir fakültesi olarak kalmalıdır.” (BK)
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, İstanbul’da meydana gelen depremler nedeniyle yaklaşık 15 dakikalık bölümde ciddi aksamalar olduğunu tespit ettiklerini, üç operatör şirketiyle bugün İstanbul’da bir araya geleceklerini açıkladı.
Anadolu Ajansı’nın haberine göre, Bakan Uraloğlu, “Türkiye’nin Ulaşımda Net Sıfır Emisyon Yol Haritası Projesi” için bir otelde düzenlenen tanıtım etkinliğinin ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Bakan Uraloğlu, insanların, durumlarını yakınlarına bildirmek, yakınlarından bilgi almak istemesi nedeniyle iletişim altyapında ciddi yüklenme olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bilgilendirmeye çalışmış olmamıza rağmen iletişimin normal ses üzerinden yapılması yönelimi oldu. Esasında web tabanlı, internet tabanlı ve Whatsapp, Bip, Facetime gibi uygulamalarda hiçbir problem yaşanmadı. Ancak ilk etaptaki refleksle yaklaşık 15 dakikalık bölümde ciddi aksamalar olduğunu biz de tespit ettik. Süreçte Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu, Haberleşme Genel Müdürlüğü ve üç operatörle sürekli iletişim halinde olduk ve normale döndürdük. Ama böyle bir kapasiteyi sadece ses hatları üzerinden yönetebilmek elbette zor. Bu bizim için bir tecrübe oldu. Birçok bilgiyi arkadaşlarımızdan aldık. Öğleden sonra Bakanlıkta bu işe yetkin olan arkadaşlarım ve üç operatörün teknik ekibiyle İstanbul’da bir araya geliyoruz. Benzerinde bunu yaşamama adına neler yapmalıyız konusunu konuşmak üzere masaya oturacağız, bu anlamda da olması gerektiği halde olmayan eksikliklerle ilgili de gereğini yapacağız.”
Uraloğlu, 6 Şubat depremlerinde yaşanan iletişim sorununun hatırlatılması üzerine, GSM operatörlerine verilen “en büyük cezanın” yeni yatırımların yapılması olduğunu belirtti.
Depremde deniz yapılarında herhangi bir problemin olmadığını bildiren Uraloğlu, İstanbul ve Sabiha Gökçen havalimanlarında uçuşların ilk anda durdurulduğunu, gerekli kontrollerin ardından da devam ettiğini anlattı.
Hava yollarında “business” koltuklar haricinde tavan ücret uygulamasının üzerinde hiç kimsenin bilet satamayacağını ve satmadığını vurgulayan Uraloğlu, depremin ilk anından sonra insanların İstanbul’dan çıkış refleksi olduğunu belirtti.
Uraloğlu, Kuzey Marmara Otoyolu gibi yapıların hiç etkilenmediğini ve insanların bu yolla çıkış sağladığını bildirerek, “Hava yoluna talep olunca hem THY hem de Pegasus bilet ücretlerini 1750 liraya düşürdü. Biz, bu tür şeyleri gerektiğinde bedava da yaparız, çok net. Onun için fiyatların bir anda yükselmiş olmasıyla ilgili algı var, ama tavan fiyatlar asla geçilmedi,” dedi.
Uraloğlu, bu süreçte tavan fiyatın aşılmadığını, bu konuda tespit varsa kendilerine iletilmesi halinde gereğinin yapılacağını söyledi.
İHD: Soykırım cezalandırılmazsa suç işlenmeye devam eder
“Soykırımın inkârı, soykırımın sürdürülmesidir. İnkâra son verin. Bütün hukuki sonuçlarıyla birlikte suçu kabul edin. Ancak o zaman mezarsız ölülerin ruhu huzur bulur, adalet sağlanır. Aksi halde bu topraklar soykırımın lanetinden kurtulamaz. Türkiye gün yüzü göremez.”
İnsan Hakları Derneği (İHD) Irkçılık ve Ayrımcılığa Karşı Komisyonu, 24 Nisan Ermeni Soykırımı anma gününde yaptığı sert açıklamayla, inkâr politikalarının soykırımı sürdürdüğünü ve adaletin hala yerini bulmadığını belirtti. “Cezalandırılmayan suç, işlenmeye devam eder. İnkâr, soykırımı sürekli kılar” sözleriyle başlayan açıklamada, yüz yıl önce işlenen suçların halen etkilerini sürdürdüğüne dikkat çekildi.
"İnkâr, failleri aklar; kurbanları suçlar"
Açıklamada, soykırımın inkârının yalnızca geçmişin reddi değil, aynı zamanda bugünün de suça ortak edilmesi anlamına geldiği vurgulandı.
İHD, “Soykırımın inkârı, kurbanların torunlarına her gün tekrar tekrar yaşatılan bir travmadır. Katilleri kahraman ilan etmek, soykırımcıları onurlandırmak, halklar arası düşmanlığı canlı tutmak demektir” dedi.
“Devlet aklı soykırımın mirasıyla şekillendi”
İHD, Osmanlı'nın son döneminde gerçekleştirilen soykırımın, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu yapısına da etki ettiğini ifade ederek, bu “lanetli miras”ın hala hukuk dışı uygulamaları meşrulaştırdığını savundu. Açıklamada şu görüşlere yer verildi:
“Soykırımın inkârı, Ermenilere düşman ırkçı kuşakların yetişmesine, kurbanların torunlarının hayatları boyunca ayrımcılığa maruz kalmasına neden oluyor. Bu yalnızca geçmişte kalmış bir trajedi değil; günümüzde de süren sistematik bir inkâr ve dışlama pratiğidir.”
"Adalet sağlanana kadar huzur mümkün değil"
Komisyon, soykırımın sadece katliamdan ibaret olmadığını, aynı zamanda büyük bir ekonomik yağmayı da içerdiğini belirtti. El konulan taşınmazlar, bankalardaki hesaplar, iş yerleri ve kutsal mekânların da bu soygunun bir parçası olduğu vurgulandı. 1915 yılına ait verilere göre bu yağmanın maddi boyutunun 22 milyon dolar olduğu ifade edildi.
Sevag Şahin Balıkçı da anıldı
Açıklamada ayrıca, 24 Nisan 2011’de zorunlu askerlik görevini yaparken Batman’da öldürülen Ermeni yurttaş Sevag Şahin Balıkçı da anıldı. İHD, Balıkçı’nın anısını yaşatma sözünü yineledi.
Komisyon, 2005’ten bu yana her 24 Nisan’da tekrarladığı talebi yineleyerek, şu çağrıda bulundu:
“Soykırımın inkârı, soykırımın sürdürülmesidir. İnkâra son verin. Bütün hukuki sonuçlarıyla birlikte suçu kabul edin. Ancak o zaman mezarsız ölülerin ruhu huzur bulur, adalet sağlanır. Aksi halde bu topraklar soykırımın lanetinden kurtulamaz. Türkiye gün yüzü göremez.”