Suç örgütü olduğu gerekçesiyle hakkında yakalama kararı çıkartılan Sedat Peker, Twitter hesabından yeni açıklamalar yaptı.
Peker, Esra Hankulu'nu kasten öldürmekten tutuklanan Ümitcan Uygun'un, Aleyna Çakır'ın ölümüyle ilgili serbest bırakılmasının arkasında ise İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun olduğunu iddia etti.
Peker, ayrıca 1 Kasım 2020'de vefat eden Burhan Kuzu'nun Zindaşti'yle hasım olan Orhan Ünğan'nın davasını geri çekmesi için kendisiyle iletişime geçtiğini ileri sürdü.
Sedat Peker, Burhan Kuzu'ya 'başka kadınlarla birlikte görüntüleri olduğu' gerekçesiyle şantaj yapıldığını iddia etti.
Uyuşturucu kaçakçısı ve cinayetten yargılanan Zindaşti'yi tahliye ettiren Kuzu'nun daha sonra Zindaşti'nin hasmı olan Orhan Ünğan adına çalıştığını belirten Peker, Kuzu'nun bazı isimlerin devlet bankalarından kredi alması için aracı olduğunu da söyledi.
"Zandişti'ye vatandaşlık alacaktı"
Sedat Sedat Peker'in attığı mesajların bir kısmı şöyle:
“Aliye Uzun isimli bayanı kamuoyundan şu şekilde hatırlayabilirsiniz, dünyanın en büyük uyuşturucu baronlarından biri olarak bilinen İran asıllı Zindaşti’yle Burhan Kuzu’yu tanıştıran kişidir. Bu üçünün aynı karede olduğu resim basına yansıyınca çok büyük spekülasyonlar olmuştu.
Bu resmin çekildiği buluşmada yapılan görüşmede Zindaştiye Türk vatandaşlığını alabilir miyiz? konuşuldu (Burhan Kuzunun devlet görevlileriyle bu konuyla ilgili yaptığı görüşmelerde bu şahsın tüm dünyada tanınan uyuşturucu baronu olması dolayısıyla mümkün olamayacağı söylendi)
Burhan Kuzu’yla Zindaşti’nin dostluğu bu şekilde başlayıp devam etti. Zindaşti’ye yönelik yapılan bir saldırıda Zindaşti’nin kızının vefat etmesi üzerine Burhan Kuzu Zindaşti’yi arayarak başsağlığı diledi ve de kendisine dostluklar yapmaya devam etti.
"Kuzu araya girdi, serbest kaldı"
Zindaşti kızının intikamını almak için Orhan Üngan’ın kardeşi İlhan Üngan’ı ve avukatı Kudbettin Kaya’yı öldürttü. Ve daha sonrasında Zindaşti polisin operasyonuyla yakalanıp gözaltına alınarak tutuklandı. Burhan Kuzu’nun devreye girmesiyle henüz davası bile açılmamışken bir gece nöbetçi mahkemenin kararıyla ani olarak serbest bırakıldı (Sırra kadem bastı ve bir daha bulunamadı).
Gazeteci Sayın Fatih Altaylı ve gazeteci Sayın İsmail Saymaz’ın yaptıkları ısrarlı haberlerin neticesinde tüm Türkiye bu olayın Burhan Kuzu’nun talimatıyla olduğunu öğrendi (Zindaşti’yi tahliye eden nöbetçi hakim bunu ifadelerinde açıkça söyledi).
Orhan Üngan, Burhan Kuzu’nun kendisi hakkında yaptığı çalışmalar neticesinde bu süre zarfında cezaevindeydi. Ancak cezaevinde boş durmayarak kendisinin tutuklanmasını Burhan Kuzu’nun sağladığı yönünde birçok bilgi, belge toplayarak yargılandığı mahkemeye sunup tahliye olmayı başardı ve bunun akabinde de Burhan Kuzu’ya Bakırköy Adliyesinde dava açtı.
"Burhan Hoca benimle irtibat kurdu"
Bu gelişmeleri basının daha doğrusu Fatih Altaylı’yla İsmail Saymaz’ın devamlı haber yapması üzerine Burhan Hoca benimle irtibat kurdu. Ben bir arkadaşımla bir akrabamı arayarak Orhan Üngan isimli kişiyle irtibat kurmalarını ancak mümkün olduğunca benim adımı geçirmeyerek hem Burhan Kuzu’nun hayatına karşı bir düşmanlık beslememesi yönünde hem de Burhan Hoca’nın aleyhinde açtığı davaları geri çekmesi yönünde ricada bulunun dedim.
Orhan Üngan haksızlığa uğradığına inandığı için ilkin olumsuz yaklaşsa da sonra Burhan Kuzu’nun aleyhine Bakırköy Adliyesinde açmış olduğu davayı geri çekti. Ancak rahmetli Burhan Hoca bu sefer de Orhan Üngan’la dost olarak onun ricalarını yerine getirmeye başladı (Bu işler böyledir, bir kere suçun parçası oldun mu ve bunun gelirinin tadına vardın mı dışına çıkamazsın.)
"HTS kayıtlarına bakılsın"
Orhan Üngan’ın Bolu Adliyesinde var olan bir davasını kapatmak için Burhan Hoca Bolu Başsavcısıyla görüşmeye gitti. 2020 senesinin temmuz veya ağustos ayında bu görüşme gerçekleşti .
(Burhan Kuzu’nun HTS kayıtları çıkarıldığında söylediklerimin doğruluğu anlaşılacaktır, ya da Bolu Adliyesinin ziyaret defterine bakıldığında).
Ancak Burhan Kuzu kasım ayında vefat ettiği için bu dosyayı neticeye vardıramamış, dosyanın düşümünü sağlayamamıştır. Fakat dedim ya, bir kere suç dünyasına girdin mi bundan çıkış artık yoktur.
Orhan Üngan bu sefer de kardeşini öldüren katillerden biri ve Zindaşti’nin avukatına kırmızı bülten kararı çıkarmak için 2020 senesinin yine temmuz ağustos aylarında Burhan Kuzu’nun Interpol daire başkanıyla görüşmesini istemişti.
Burhan Hoca daha önce dostluk yaptığı Zindaşti’nin düşmanı olan Orhan Ungan’ın her istediğini yerine getirmeye başlamıştır. Interpol daire başkanının randevu defterine bakıldığında ve de Burhan Hoca’nın HTS kayıtları incelendiğinde dediklerimin doğruluğu kanıtlanacaktır.
"Soylu suçlara sessiz kaldı"
Şahsımı suçlamak için Habertürk’te tartışma programına katılan süslü sülü “Ben kudretli bir İçişleri Bakanıyım” diyordu (böylelikle kibire kapılıp en büyük günahlardan birini işledi).
İşin en komik yanı ise şu ana kadar anlattıklarım ve bundan sonra anlatacaklarımın tamamından haberdar olan doncu Süleymanın Ak Parti’de kabul görebilmek için Burhan Kuzu’nun desteğini alabilmek adına bu olaylara olur vermesiydi. Öyle ya, kendisi Tayyip Bey’den sonra Cumhurbaşkanı olacaktı.
Süslü Süleyman’ın deyimiyle kendimi halka sevdirdim, devlet bürokrasisine kendimi kabul ettirdim ancak bir türlü Ak Parti’ye kendimi kabul ettiremedim olgusunu değiştirmek için Burhan Kuzu’nun başrolünü oynadığı tüm bu suçlara ve anlatacağım diğer suçlara sessiz kaldı.
Kuzu'ya yapılan şantajlar
Burhan Hoca’nın çilesi ne yazık ki bu yaşadıklarıyla sınırlı olmayacaktı ve ne yazık ki çok daha kötü bir kaosun daha parçası oldu. Bir gün Abbas Güçlü’nün tartışma programına çıktığında orada bir genç ile tanışır.
Sosyal medyasının yönetilmesiyle ilgili bu kişiden yardım alır. Aralarındaki dostluk ilişkisi çoğalınca bu şahsı özel işlerinde de görevlendirir.
Ancak bu şahıs biraz cin fikirli birisi olduğu için Burhan Hoca’ya ‘Oda TV sizin bazı kadınlarla ilişkileriniz konusunda haber yapacak, bana şu kadar para verirseniz ben de onlara vererek bunu engelleyebilirim’ diyerek Burhan Hoca’dan para sızdırmaya başlar.
Burhan Hoca da başka bir gruba gidip bu şahsı Ankara’da evinin önünde biraz korkutarak para söğüşleme işinden kurtulur. Ancak o grubun arkadaşı olan başka bir grup devreye girerek, Hoca’yı da biraz korkutarak isteklerini sıralamaya başlar. Öncelikle bir yakınlarının Ziraat Bankası’nda bir kredi konusu olduğunu ancak bankanın bazı bahaneler sürerek krediyi vermediğini söyleyip Burhan Hoca’dan devreye girmesini isterler.
Burhan Hoca devreye girer (ses kaydı tweetin altında yer alacaktır). Banka müdürü bayan krediyi neden veremediklerini anlatsa da Burhan Hoca bölge müdürüne benim selamımı söyle, konuyu benim takip ettiğimi de bildir diyerek kredinin çıkması için uğraş verir.
"Baronların istekleri bitmez"
Kıymetli dostlarım, Cumhurbaşkanlığı külliyesinde görev yapan bütün başdanışmanlar, kurul üyeleri bir yeri aradıklarında hiçbir bürokrat isteklerini geri çeviremesin diye telefonları her nerede olurlarsa olsunlar Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından bağlatırlar (yani Fahrettin Altun Bey’in başkanı olduğu birimden).
Bu konuya tweetlerin sonunda ayrıca değineceğim. Ziraat Bankası’yla yapılan bu görüşme de haziran ve temmuz aylarında gerçekleşir (sizler yani normal vatandaşlar yüz bin lira kredi almak için bankalara teminat gösterseniz bile alamazken devlet bankalarından 20 – 30 milyon lira tutarındaki krediler böyle çıkmaktadır. Ne kadar acı değil mi?)
Tabii ki suç baronlarının istekleri bitmez. Bu sefer Burhan Hocayı OYAK’ın başkanına arattırarak Denizli’deki OYAK’ın tesisleri içindeki bir sivil şahsa ait yeri daha yüksek fiyata OYAK’a satmak isterler.
Burhan Hoca OYAK’ın başkanını arar (bu para,OYAK’ın parası MEHMETÇİĞİN helal parasıdır). Bu görüşme de temmuz ağustos aylarında gerçekleşir. Bu görüşmenin yapılıp yapılmadığı Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığından çok rahatça çıkarılabilir. Bunlar gibi delilleriyle, tarihleriyle size yüzlerce olay anlatabilirim.
Ancak en önemlisi olduğuna inandığım bir tanesini de anlatarak bu paylaşımımı tamamlamak istiyorum. Bu tweetin altında yayınlayacağım Burhan Hoca’nın yazışmalarından da anlayacağınız üzere milyoner bir adamın adli tıptan çıkarmak istediği bir rapor var.
"Kendilerini kurtaramayacaklar"
Yine yazışmada göreceğiniz üzere bu beyefendinin gerekli ödemeyi yapmaya hazır olduğu söyleniyor. Burhan Hoca konuyla ilgilenir ve raporun Burhan Hoca’dan istendiği gibi çıktığı da araştırıldığında görülüp öğrenilebilir. Bugüne kadar söylediğim her şeyin doğruluğu delilleriyle ispatlandı. Bu anlattıklarımın doğruluğu da yayınladığım Whatsapp yazışmaları ve ses kayıtlarıyla ortadadır.
Bir gün bu konularla ilgili yargılamalar başladığında HTS kayıtları da çıkarılıp dosya sübuta erecektir, yani tamamlanacaktır. İşte o zaman bu suçlara karışan süslü sülüyü ve diğer görevlileri hiç kimse ama hiç kimse kurtaramayacaktır.
"Ağar'ı kurtarmak için ATK raporu hazırlandı"
Ak Parti milletvekili Tolga Ağar tarafından tecavüze uğrayıp intihar ettiği söylenen Yeldana Kaharman kardeşimizin olayında olduğu gibi, Aleyna Çakır kardeşimizin ölüm olayında olduğu gibi hiçbir suçlu ceza çekmeyecektir.
Çünkü bir kişinin yargılanıp ceza alması için asıl olan tek şey adli tıp raporudur. Adli tıp raporlarının gerektiği bedel ödenerek nasıl çıkarıldığını Burhan Hoca’nın Whatsapp yazışmalarından net olarak görebilirsiniz.
Tolga Ağar’ı kurtarmak için adli tıp raporu hemen hazırlanıyor, Aleyna Çakır kardeşimizin ölümünden sorumlu tutulan Ümit Can Uygun’un kurtulabilmesi için gerekli adli tıp raporu da şahsın babası Süleyman Soylu’nun yakın arkadaşı olduğu için gerektiği şekilde hemen hazırlanıyor.
Ancak unutulan bir şey var, Ümit Can Uygun dışarıda özgürce gezerken bu sefer başka bir kardeşimizin, Esra Hankulu’nun ölümüne sebep oldu. Gerçi bu paylaşımdan sonra adli tıptan artık istediği raporları çıkaramayacakları için kurtulabilmesi pek mümkün olmaz.
Ancak Süslü Süleyman kibir budalası olduğu için ve de gücün sahibinin kendisi olduğunu düşündüğü için belki bu şahsı gene kurtarır.
"Altun her şeyi bildiğini sanıyor"
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun Bey tüm yasadışı suçlara bulaşmış olan Süslü Süleyman’a destek tweeti atmanın haricinde başka bir işi daha çok iyi yapıyor. Gazetecileri ve de muhalif yayın organlarını, tabii ki sosyal medya kullanıcısı vatandaşlarımızı devamlı tehdit ediyor.
Fahrettin Altun Bey’e de şunu söylemek isterim, her şeyin iyisini bildiğinizi zannedip herkesi tehdit ediyorsunuz. Ancak Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığını telefonlarını bağlamak için kullanan birçok başdanışmanın ve kurul üyelerinin bu gücü şahsi menfaatleri için kullanıp gayrı yasal işlerini bu şekilde yaptırdıklarını nasıl anlayamıyorsunuz?
Eğer ki şu ana kadar anlayamadıysanız delilleriyle ispatlı olan bu paylaşımdan sonra artık öğrendiniz. İnsanları tehdit edeceğinize, Süslü Sülüye destek mesajları yazacağınıza, neredeyse ülkedeki tüm sistemi işlemez hale getiren, yozlaştıran bu soruna çözüm bulun. Ayrıca ülkemizin ormanları yanıyor." (RT)