Türkiye 2014 yılındaki kuraklığın ardından yeni bir kuraklık dönemi yaşıyor.
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, ekim ayında yağış ortalaması 20,5 mm yani ortalamanın (49,2) yüzde 58,3 altında olduğunu, geçen yıl ekim ayına oranla ise yüzde 75,3 azalma olduğunu açıkladı.
Şu anda Türkiye’deki barajların doluluk oranı ise 35,4’e inmiş durumda. Aşırı kuraklığın ardından gelen yağmurlar ise içimize su serpmeye yetmiyor maalesef.
"İklim değişikliğinin sonucu"
Boğaziçi Üniversitesi’nden ve Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli'nin (IPCC) yazarlarından Doç. Dr. Barış Karapınar, bianet’e yaşanan son kuraklığı değerlendirdi.
Karapınar, iklim değişikliği nedeniyle Türkiye’nin son yıllarda yaşadığı kuraklığın sıklığının ve yoğunluğunun arttığını bunun da bilim insanların beklediği bir gelişme olduğunu söyledi.
“Türkiye’nin içinde bulunduğu Akdeniz çanağı, dünya genelinde iklim değişikliğinden en fazla etkilenecek bölgelerden biri. İklim değişikliği her bölgeyi farklı şekillerde etkiliyor. Türkiye’de ortalama yağış azalması, sıcaklık artışı ve aşırı iklim olaylarının artışı şeklinde yaşanıyor ve bu böyle devam edecek.
"Aslında kuraklık 10-20 yılda bir yaşanması normal bir hava olayı. Ancak Türkiye’de yaşanan kuraklığın sıklığı ve yoğunluğu artıyor. Yani iki senede bir kuraklık yaşanmaya başlıyor. Anormal olan bu, bunun da sebebi iklim değişikliği. Daha dar bölgelerde dönemsel yaşanan kuraklıklar artık daha geniş alanlarda ve daha derin yaşanmaya başladı.
"2014'teki kuraklık tarımı yüzde 20 etkiledi"
"2013-2014 yılında yaşanan kuraklık tarımda toplam üretimin yüzde 20’ye kadar azalmasına neden oldu. Özelikle Çukurova, İç Anadolu, İç Ege ve Orta Karadeniz’de tarım ciddi anlamda etkilendi. İstanbul gibi büyük şehirlerde barajlardaki su seviyesi kriz noktasına kadar indi. O dönemden sonra da bölgesel ve dönemsel kuraklıklar yaşandı."
"Üretim düşecek, fiyatlar yükselecek"
Karapınar, kuraklık gibi aşırı iklim olaylarından en çok çiftçinin ve yoksulların zarar gördüğünü söyledi.
“Kuraklıktan en çok tarım etkileniyor, yani çiftçiler. Özellikle sulama sistemlerinin olmadığı, yağmura bağımlı tarım yapan çiftçiler büyük zarar görüyor. Orta Anadolu, Orta Ege, Güneydoğu Anadolu Bölgesi gibi…
"Mesela ekim-kasım-aralık aylarında buğday arpa ekildiği için bu kuraklıktan etkilenecek. Üretim kaybı olacağı için de fiyatlar artacak. Bundan en çok da gelirinin büyük bölümünü gıdaya ayıran yoksullar etkilenecek.
"Biyoçeşitlilik, ormanlar etkilenecek"
"Yan etki olarak da daha fazla tarım ithal edilecek, bu da ticaret açığının artmasına neden olacak. Barajlar nedeniyle şehirlerdeki su kullanımı da etkilenecek.
"İnsan merkezli bakışın dışına çıkarsak ekolojik sistemler doğrudan etkilenecek. Orman, biyoçeşitlilik, akarsu rejimleri ve onların bağlantılı olduğu ekosistemler etkilenecek.”
Neler yapılmalı?
Kuraklığa karşı uzun vadeli uyum politikaları geliştirilmesi gerektiğini söyleyen Karapınar şöyle devam etti:
“10, 20, 30 senelik planların yapılması lazım. Suyun yüzde 70’i tarımda kullanıldığı için tarımda su kullanım verimliği sağlanmalı. Vahşi sulama yöntemlerinden vazgeçilerek doğa dostu tarım yöntemleri geliştirilmeli. Su ihtiyacı düşük ürünlere geçiş sağlanmalı. Çağdaş teknolojiler ile su verimliliği yüksek, kuraklığa direnci yüksek tohumları geliştirilmeli.
"Meteorolojik öngörülerle çiftçiler yönlendirilmeli. Çiftçilerin zararını karşılayacak sigorta sistemleri geliştirilmeli. Şehirlerde verimli su kullanımı sağlanmalı. Tabii bunun yanında iklim değişikliğinden en çok etkilenecek ülkelerden biri olan Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadele için karbon salımını düşürmesi gerekiyor. Ancak maalesef bunu yapmıyor.” (NV)