Diren, "Politikacılar için kaldırım taşı değiştirmekle transseksüelleri şehir dışına atmak arasında hiçbir fark yok. Bu düşünce gizli devlet politikası ürünü, olaya şehir düzenleme mantığıyla bakıyorlar" dedi.
Kılıç'sa Gökçek'in sözlerini "insanları provoke edici, cinayete sevk ettirecek bir söylem" olarak değerlendirdi.
"Transseksüeller Geri mi Dönsün?"
CNNTürk Kanalı'nda yayınlanan Ankara Kulisi programına katılan Gökçek son günlerde çok tartışılan içki yasağını savunurken transseksüellerine yönelik ayrımcılık içeren sözler sarf etti.
Gökçek, Antalya gibi turizm illerinde "kırmızı bölgeler" oluşturulmasına yönelik soru üzerine ise, "Ankara'da transseksüeller, yoğun şekilde Cinnah Caddesi'de bulunurdu. Emniyet güçlerince buradan gönderildiler. Şimdi bunlar, Eryaman'da Göksu Parkı civarına gitti. Bunları geri mi döndürelim'' dedi.
Gökçek, bunu, "abartılı örnek" olması için söylediğini, dinlenme parkı gibi tesislerde içki yasağı olması gerektiğini savundu.
Gökçek, "Tıpkı cüzzamlılar gibi içkili yerlerin, şehir dışına topluca taşınmasını savunuyor musunuz" sorusunu, "Ben böyle bir şeyi savunmuyorum" diye yanıtladı.
Diren: "Şehir düzenleme mantığıyla bakıyorlar"
Baver Diren, "Gökçek konuya 'şehir düzenleme' mantığı ile bakıyor ve transseksüelleri gizlenecek, utanılacak, hayat dışı varlıklar olarak görüyor. Bu duruma sosyolojik, ekonomik veya psikolojik açıdan bakmak bir kenara kaldırım taşı değiştirmekle transseksüelleri sürgün etmek arasında onun için hiçbir fark yok" dedi.
Diren'e göre Gökçek'in zihniyeti, yine kendi ürettikleri politikanın ürünü olarak transseksüellerin tehlike arz etmesi ve çözüm olarak şehir merkezindeki seçkin, mutlu insanlara hizmet olarak transseksüelleri şehir dışına atmak.
"Transseksüelin çıkamadığı sokakta mafya dolaşabiliyor"
"Oysaki bu ülkede mafya, azılı katiller, uyuşturucu satıcıları rahatça sokakta yürüyebiliyor ancak transseksüeller bakkala, bankaya, postaneye gidemiyor, sokakta yürüyemiyor" diyen Diren bunun nedeninin transseksüellerin özgür iradelerini kırmamalarından, kendi hissettikleri şekilde yaşamalarından ve toplumsal değerlerle oynamalarından, boyun eğmemelerinden kaynaklandığını söyledi.
Transseksüellerin fevri olması normal
Diren, yapılan açıklamanın kendilerini şaşırtmadığını, bu açıklama ile transseksüellere ancak devletin belirlediği yerlerde var olabilecekleri yani hayatın içinde asla olmamaları gerektiği mesajının verildiğini belirtti ve empati kurulduğunda zaten tedirgin olarak yaşayan transseksüellerin böyle açıklama ve uygulamalar ile fevri olmasının normal olduğunu ifade etti.
"Cinayete sevk ettirici bir söylem"
Şevval Kılıç ise bianet'e "İnsanları provoke edici, cinayete sevk ettirecek talihsiz bir demeç. Transseksüelliği insanlık dışı kabul eden bir zihniyetin yorumu. Suç ile aynı anda insanların aklına transseksüelin gelmesi amaçlanmış.
Üstelik transeksüelleri suça teşvik eden ve onları fuhuş yapmaktan başka hiçbir çıkar yol bırakmayan da aynı çağdışı zihniyet. 12 Yıl evvel de transseksüeller İstanbul'dan Eskişehir'e aynı zihniyet ile sürüldüler" dedi.
"Transseksüeller de bu ülkenin vatandaşlarıdır"
Gökçek'in transseksüel nüfusundan haberdar olmadığını, kaldı ki transseksüellerin de bu ülkenin vatandaşları olduğunu belirten Kılıç "Eğer güvenlikle ilgili bir sorun varsa çözüme giden yol aranmalıdır. Suçu onaylamak yerine şartların transseksüeller adına iyileştirilmesi ve ekonomik seviyelerinin düzeltilmesi ya da kendi başlarına ayakta kalmaları adına iş fırsatları verilmeli" dedi.
Kılıç Habitat zamanında da aynı uygulamanın yapıldığını, sadece Cinnah caddesinde değil, Merter ve bir çok yerde illegal şekilde uygulamaların yaşandığını vurguladı ve "Emniyet güçleri zaten transseksüelleri hiçbir zaman ciddiye almadı, almıyor, şiddet uyguluyor. Politikacılar da bu yorumlarıyla halkı transseksüele karşı kışkırtıyor" dedi.
Ankara Barosu dava açtı
Diğer yandan Ankara Barosu, İçişleri Bakanlığı'nın içki genelgesinin iptali ve yürürlüğünün durdurulması istemiyle Danıştay'a dava açtı.
Bir süredir belediyelerle yazışma halinde bulunan ve dava açma hazırlığı yapan Ankara Barosu Avukatı Kemal Vuraldoğan, genelgenin kamu yararını sağlamasının mümkün olmadığını, genelge ile hukuka olan inancın zarar görme ihtimalinin bulunduğunu belirtti. (EÖ/KÖ)