Taraf gazetesi yazarı Mehmet Baransu İstanbul 5. Sulh Ceza Hakimliğince tutuklanmasının ardından Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) ile Basın Konseyi açıklama yaptı.
Bugün ayrı ayrı yapılan açıklamalarda iki örgüt de “Gazeteciler tutuksuz yargılanmalı” açıklaması yaptı.
TGC: Gazetecilik yapacak kimse kalmayabilir
“Türk Ceza Kanunu’nun 326 ve devamı maddelerinde düzenlenen suç tiplerinin gazetecilere uygulanması durumunda gazetecilik mesleğini yapacak kimse kalmayabilir. Devletin güvenliği, iç veya dış siyasal yararları bakımından, niteliği itibarıyla, gizli kalması gereken bilgileri temin eden kişi veya bunları açıklayan kişi hakkında 8 yıla varan hapis cezaları öngörülmektedir. Böylesi ağır yaptırımların gazetecilik mesleğine uygulanması ise mesleğin özüne aykırılık oluşturacaktır.
“Devlet sırrı kavramı ülkemizde hala düzenlenmemiş, tartışmalı ve çok değişik yönleriyle incelenmesi gereken bir kavramdır. Kanunlarımızda bilgi ve belgelerin sır olmasına ya da gizli bilgi olmasına kimin tarafından karar verildiği de tam belli değildir.
“Hukuk devleti ilkesi önceliğinde idarelerin/resmi kurumların işlemlerinin halkın gözü önünde cereyan etmesi temel ilkedir. Devlet makamlarınca keyfi olarak, istedikleri bilginin yasaklanabileceğinin kabul edilmesi halinde demokratik düzen ve toplumsal barış zedelenecektir.
“Mehmet Baransu’nun geçmişteki çalışmaları Türkiye Gazetecilik Hak ve Sorumluluk Bildirgesi’ne göre tartışmalı olsa da resmi makamların her istediği bilginin açıklanmasını yasaklamak yetkisi, demokratik bir düzende kabul edilemez.
“Hukuka aykırı eylemler sır sayılmaz. Kamuoyunun haber alma hak ve hürriyetinin kısıtlanması, ancak Anayasa’nın olanaklı kıldığı hallerde kabul edilebilir. Gazetecinin görevini yaptığı için cezalandırılması basın özgürlüğüne aykırılık teşkil etmektedir.”
Basın Konseyi: En büyük yara gazetecilerin
“Gazeteci Mehmet Baransu'nun, Balyoz davası sonucu Başsavcılık tarafından terör ve örgütlü suçlar bürosunca ,önce evinde 10 saatlik arama yapılmasını, gözaltından sonra da ellerine kelepçe vurularak tutuklanmasını kabul edemeyiz.
“Çünkü normal demokrasilerde, gazeteciler, gazetecilik faaliyetleri nedeniyle tutuklanmazlar. Hele kaçma şüphesi de yoksa ellerine kelepçe vurulamaz. Geldiğimiz noktada, Türkiye'de oynanan demokrasi oyununda görüyoruz ki, demokrasimiz yaralıdır. Özellikle basın, gazeteciler büyük yara almıştır.
“Getirilen bu durumdan basın olarak biz hiç memnun olmadığımızı defalarca söyledik. Bugün, demokrasimiz adına utanç duyarken, gazetecilerin tutuklu yargılanmalarını, gazetecilik faaliyetleri açısından tehdit olarak görüyoruz. Elindeki belgeleri araştırıp yayınlamak bir gazetecinin normal faaliyeti olduğu gibi, kaynağının gizliliğini korumak da demokrasilerde olmazsa olmazımızdır.
“Bu ilkenin ihlali, kabul edilemeyeceği gibi, haber kaynağı belgelerin de basın organınca istenildiği zaman bazı makamlara teslim edilmesi ya da servis yapılması da yanlıştır.
“Gerçek demokrasilerde, gazeteci hiçbir güce hizmet yarışına girmeden, doğru, tarafsız, çıkar gözetmeden haberciliği ile toplumu aydınlatır.
'”’Başımıza neler gelecek’' korkusu ile özgür habercilik yapılamaz. Bu korku ve endişe ortamı, oto sansürü beraberinde getirir ki, kaybeden önce halktır, halkın haber alma özgürlüğünün yitirilmesidir.
“Bugün hapishanelerde tutulan gazeteciler hakkında öncelikle delillerin biran önce ortaya konulmasını ve gazetecilerin tutuksuz yargılanmalarını istiyoruz, bekliyoruz.”
Ne olmuştu?
Pazartesi günü Baransu'nun evi Terörle Mücadele Şubesi polislerince basılmış, evinde uzun saatler arama yapılmıştı. “Suç işlemek amacıyla örgüt kurmak” ve “Devletin gizli kalması gereken belgelerini temin etmek, açıklamak ve yok etmek” suçlamaları yöneltilen Baransu tutuklanmıştı. (EA)